Hayatın bana öğrettiği en önemli derslerden birisi de  al-ver dengesidir. Hayat denge üzerinedir. Hayatın hangi alanı olursa olsun, arkadaşlık, aile veya ikili ilişkiler,  para, iş, sağlık farketmeksizin dengeyi bozduğumuzda sistem bizi dengeye getirmek için zorlar. Sürekli veren el konumunda olmak hayatımızın akışında tıkanıklıklara sebep olur. Bunu en iyi şu örnek açıklar. Sürekli nefes verirseniz ölürsünüz, sürekli nefes alırsanız da ölürsünüz. Nefes alıp vermek gibidir hayatın akışı. Dengeyi bozmamak lazım. Sürekli veren konumunda olursak ve verileni alamaz isek bir süre sonra bu durum bizleri yorduğu gibi gelecek olanları rızkımızı da engellemiş oluruz. ''Rızık Allah'tandır, kullar vesiledir '' sözünü içselleştirdiğimizde al-ver dengesini kurmamız kolaylaşır. Oysaki çoğumuz bırakın bir ikramı bazen bir iltifatı dahi alıp kabul edemiyoruz. Birisi bize güzel bir şey söylediğinde otomatik aynı cevabı veriyoruz '''O senin güzelliğin''. Doğru cevap ''Teşekkür ederim'' olmalı, Bizlerde başka zamanda başkasını onurlandıra bilmeliyiz. Aynı şekilde bizlere verilen ikramı da alabilmeliyiz , basit bir bisküvi bile olsa , yemeyecek dahi olsak teşekkür edip almalıyız. Kuralı hatırlayın o bisküvi sizin rızkınız, kul vesilesi ile Yaradanın ikramı. Alıp kabul edin, yemeseniz bile sonrasında siz de başkasına verebilirsiniz. Onu almamak Yaradanın ikramını kabul etmemek belki de ileride gelecek olan çok daha büyük nimetleri engellemek demektir hayatımızda.
Dengede kalmanız dileğiyle...