"Tarih hakkında bir şeyler bilen herkes, kadınların ayaklanması olmadan büyük sosyal değişimlerin imkansız olduğunu bilir." Karl Marx

Feminizm, kadın hakları, çocuk hakları, hayvan hakları, insan hakları diye uzayıp giden bir silsile vardır. Düşüyor ve varlığım hakkında ki sorgulama da bu vahşet beni kaygılandırıyor. Sadece basit bir eylem olan yaşama hakkı nasıl oluyor da böylesi bir karmaşa ve kargaşaya sebep olabiliyor? İnsanların din kisvesi altında birbirini katletme hakkını kendinde görmeleri dehşetle endişeye sebebiyet verir akabinde inançlarında sarsılmaya sebep olur. Nitekim inanç insanın içindedir ve bir bütün olarak varlığını tamamlama aşamasında yol gösterici bir pusuladır. Hiç bir inanç sistemi katletmeyi, vahşice birbirinin üzerinde hüküm sürmeyi emretmez. Fakat menfaatler çatışır ve kısır döngünün başlangıcından atış başlar. Bumerang gibi olduğu noktaya geri dönen bir sistemin içinde ileriye ivme kazandıracak olasılıklardan bahsetmek zor olacaktır. Yıllardır bitmeyen erk savaşları hız kesmeden devam ediyor. Gün geçtikçe net olarak anlıyorum ki mesele kadın olmak, erkek olmak meselesi değil mesele menfaat meselesi mesele çıkar meselesi. Bir canlı başka bir canlının canını yakmaktan imtina ile uzak dururken burada can almayı hukuki prosedüre dayandırarak meşru hale getirmek etik değil. Dünyada yaşam basit bir varoluşsal çabadan ibaret olması gerekirken, çirkin bir kapitalist sistemin içinde umarsızca uğraşın içinde olmak oldukça yorucu. Bugünlerde vicdan ve insanlık olarak tekrar sınavdan geçiyoruz ve muhtemelen bu sorgulama süreci insanı duyguları yaşayan herkes için acı verici oluyor. Üzgünüm insan olarak acı içindeyim.  Mahsaamini.