Dünya genelinde milyonlarca insanı etkileyen zihinsel sağlık sorunu ‘Bipolar bozukluk’. Sizler için Uzman Psikolojik Danışman Harun Ülger’e bipolar bozukluk ile ilgili sorular sorduk.
Bipolar bozukluk, dünya genelinde milyonlarca insanı etkileyen aşırı duygu durumu. Bipolar bozukluğa sahip bireylerin belki de hayatları boyunca mücadele edeceği bu rahatsızlık hakkında ne kadar çok şey biliyoruz? Bipolar bozukluk nedir, nasıl tedavi edilir, ve bu rahatsızlığı olan bireylerin yaşam kalitesini artırmak için neler yapılabilir? Sorularını Uzman Psikolojik Danışman Harun Ülger Manisameydangazetesi’ne verdiği röportaj ile cevapladı.
"Bipolar bozukluk nedir ve en çok hangi yaş gurubunda ortaya çıkar?"
Bipolar bozukluğun zihinsel bir sağlık sorunu olduğunu ifade eden Harun Ülger, bu rahatsızlığın duygu durumunda aşırı dalgalanmalardan kaynaklı olduğunu belirtti. Bipolar bozukluğun ergenlik veya erken yetişkinlik döneminde ortaya çıktığını söyleyen Harun Ülger;
“Bipolar bozukluk, dünya genelinde milyonlarca insanı etkileyen, duygu durumunda aşırı dalgalanmalara yol açan ciddi bir zihinsel sağlık sorunu olarak karşımıza çıkıyor. Depresyon ve mani arasında gidip gelen bu bozukluk, bireylerin yaşam kalitesini önemli ölçüde düşürebiliyor. Ancak, günümüzde bipolar bozukluğun tedavisinde kaydedilen ilerlemeler, hastaların yaşamlarını daha dengeli ve kontrol edilebilir hale getirme konusunda umut verici. Bipolar bozukluk, genellikle ergenlik veya erken yetişkinlik döneminde ortaya çıkarak, yaşam boyu sürebilecek bir durumdur. Bu rahatsızlığa sahip bireyler, yoğun duygusal dalgalanmalar yaşarlar; manik dönemlerde aşırı enerjik, bazen tehlikeli davranışlar sergilerken, depresif dönemlerde ise derin bir umutsuzluk ve çaresizlik hissine kapılabilirler. Bu duygusal dalgalanmalar, bireylerin hem kişisel hem de profesyonel yaşamlarını zorlaştırabilir.” ifadelerini kullandı.
“Bipolar bozukluğun tedavi süreci neden hayati öneme sahiptir ve tedavi edilmediğinde ne gibi riskler ortaya çıkabilir?”
Tedavinin hayati öneme sahip olduğunu ve bireylerin tedavi edilmediği takdirde, intihar riskinin artabileceğini açıklayan Harun Ülger;
“Tedavi süreci, bipolar bozukluğu olan bireyler için hayati bir öneme sahiptir. Tedavi edilmediği takdirde, bu bozukluk ciddi sonuçlara yol açabilir; intihar riski artabilir, iş ve sosyal hayat olumsuz etkilenebilir. Ancak, günümüzde kullanılan tedavi yöntemleri, bireylerin yaşam kalitesini artırmada etkili olmaktadır.” dedi.
“Bipolar bozukluğun tedavi süreci nasıl işler, hangi tedavi yöntemleri kullanılır, ve bireylerin bu süreçte dikkat etmeleri gereken noktalar nelerdir?”
Tedavinin ilk adımının doğru tanı koymak olduğunu vurgulayan Harun Ülger, tedavinin ilaç ve psikoterapinin bir kombinasyonu olduğunu söyledi.
Harun Ülger;
“Bipolar bozukluğun tedavisinde ilk adım, doğru bir tanı konulmasıdır. Tanı konulduktan sonra, tedavi genellikle ilaç tedavisi ve psikoterapinin bir kombinasyonunu içerir. İlaçlar, duygu durumunu stabilize etmek ve aşırı dalgalanmaları kontrol altına almak için kullanılır. En yaygın kullanılan ilaçlar arasında duygudurum düzenleyiciler, antidepresanlar ve antipsikotikler yer alır. Psikoterapi ise, bireylerin hastalıkla başa çıkma becerilerini geliştirmelerine yardımcı olur. Bu süreçte, bilişsel davranışçı terapi (BDT) ve aile terapisi gibi yöntemler sıkça tercih edilir. Tedavi sürecinde, bireyin kendi duygu durumunu izleme ve tetikleyicileri tanıma becerisi de büyük önem taşır. Düzenli uyku, sağlıklı beslenme ve stres yönetimi, bu bozukluğun yönetiminde kritik rol oynar. Ayrıca, yakın çevrenin desteği de tedavi sürecinde önemli bir etken olabilir.” dedi.
Uzman Psikolojik Danışman Harun Ülger son olarak Manisameydangazetesi mikrofonlarına bipolar bozukluk ile ilgili şu açıklamalarda bulundu;
“Sonuç olarak, bipolar bozukluk, doğru tedavi ve destekle yönetilebilir bir durumdur. Bilimsel araştırmalar, bu alandaki tedavi yöntemlerini sürekli olarak geliştirmekte ve hastaların yaşam kalitesini artırmak için yeni yollar sunmaktadır. Bipolar bozuklukla yaşayan bireylerin toplumsal hayatta yer almalarını kolaylaştıracak bu tür gelişmeler, toplum sağlığı açısından da büyük bir öneme sahiptir.”