Filistin’de öldürülen gazetecilerin sayısının korkunç olarak nitelendiren Filistinli Gazeteci Muhammed Ebu Takiyye, “Filistin’de 7 Ekim’den bu zamana kadar, işgalci İsrail’in yürütmekte olduğu soykırım savaşında 202 gazeteci şehit edildi. Bunlar aslında çok korkunç bir rakam. Dünya tarihinde böyle bir olay, böyle bir vahşet yaşanmamıştır. Hiç yaşanmamıştır. Hatta dünya savaşlarında bile bu kadar gazetecinin öldürülmesi hiç yaşanmadı. Filistin’de bu kadar gazetecinin öldürülmesi savaş suçudur. Gazetecilere yönelik daha büyük bir soykırım yürütülüyorlar. Bunun sebebi basit bir şekilde bakacak olursak. İsrail Gazze’yi sessiz bir şekilde işgal etmek istedi. Hiçbir yabancı kuruluşunun yabancı gazetecinin girişine izin vermedi sağlamadı. Dünyaya aktarılmasına izin verilmedi orada. Neredeyse bütün şehit edilen gazeteciler yakınlarımızdı. Daha önce çalıştığımız gazeteciler var. Bazıları sahada birlikte çalıştığımız insanlar var idi. Bugun gazeteciler saldırıya maruz kalıyor. Çalıştığımız ofis hedef alınmıştı biz oradayken. Ona rağmen gazetecilik yapmaya devam ettik. Bugün Gazze’de 300’den fazla kullanılan stüdyo ofis işgalciler tarafından yok edildi ve gazetecilerin ölmesini istiyorlar. İsrail, insanlık tarihinde çok vahşi ve kanlı bir yapı olarak tarihi kayıtlara geçecek” diye konuştu.
“Gazeteciler haberin kendisidir”
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nde Filistin’de olan gazetecileri takip ettiklerini söyleyen Ebu Takiyye, “Ama inanın orada gazetecilik yapmak imkansız. İşgalci İsrail’in sunduğu şartlarda bir ağacın bile sağ kalması mümkün değil. Gazeteciler haber yapan değil, haberin kendisidir. Çadırlar, bombalar altında yayın yapıyorlar. Bunlarla savaşıyorlar. Dünyaya İsrail’in yaptığı soykırımı duyurmak zorundalar. Şartların olmamasına rağmen haber yapıyorlar. Gazze’de gazetecilik yapmak bir savaşa girmekten ibarettir. Bunu herkes çok iyi biliyor. Bu inanılmaz durumu açacak ne kadar kelime ve söz varsa bütün bunları anlatmaktan aciz kalabiliriz. O gazeteciler normal bir şekilde çalışmıyorlar. Ailesini kaybetmiş ama hâla çalışmaya devam ediyor. Zulmü duyurmaya devam ediyor. İnsanların açlıktan ve soğuktan öldüğünü söylüyoruz. Bu şartlarda gazeteciler de yaşıyor. Her şeye rağmen gazeteciliğe devam ediyorlar. Gazetecilik yapmak orada kutsal bir görevdir. İnsanlık mücadelesinin bir parçasıdır. Gazze’de yaşayan herkes insanlık mücadelesi bulunuyor” şeklinde konuştu.
“İlk röportajı ben yapmıştım”
Artık insanlık ve İsrail’in savaşını izlediklerini dile getiren Muhammed Ebu Takiyye, son olarak şunları söyledi: “Artık gizli kalmasını istedikleri her şeyin gösterildiğini görüyoruz. Onlarca insanın sürgüne gönderildiğini tüm dünya biliyor. İsrail'in gerçek yüzünü görüyoruz. İsrail ile insanlık savaşı sürüyor. Aslında savaş diyemiyoruz. Savaşın bir ahlakı bir kuralı var. İsrail soykırım gerçekleştiriyor. Ancak burada hiçbir kural ve ahlâk yok. Gazetecilerle birlikte olaylara çok şahit olduk. Gazetecilik yapmak bu halkın çocuğu olarak, bütün bunlara maruz kalan biri olarak bir taraftan bunları kutsal kılıyor, bir taraftan bunları ağır kılıyor. Bunları yaşamak ve anlamak çok zor. Bunun önemi ve değeri çok yüksek. Bizim yaptığımız iş hayati bir önem taşıyor. Gazetecilik bununla sınırlandırılamaz. 2014’de bir olay yaşadık. Bir gün bombalanmış bir eve geldik. Sağ kalan bir kişi vardı. Yaralanmış durumda. Hastaneye kaldırıldı. Geri kalan 52 insan 3 katlı binada şehit edildi. Yaralanmış tek kalan sağ kişi, bir saat sonra bombalanan evine getiriliyor. Cenazeye katılmak istiyor ve geldiğinde kendisi ile ilk röportaj yapan gazeteci ben olmuştum. İnanın hayatımda ilk defa ne yapacağımı ne soracağımı hiç bilemedim. Ama mikrofon uzattım çok etkilendim. Metanetini ve inancı beni o kadar vurdu ki. O kişiye mikrofon uzattığımda ailem aklıma geldi. Ailem o an uzağımdaydı Evin bombalanmasını çok ağır bir şeydi. Ama yinede evinin dik duruyordu. Allah’a dua ediyordu. Orada gazetecilerde böyle inançlı ve azimli. Ama adamın metanetle ve inançla antıtıklarını yazdığımız yazılarla veya mikrofonla aktarmak mümkün değil. Hepsi yetersiz kalabilir. Ama zulmü durduramıyorsak herkese duyuracağız. Bütün meslektaşlarımın gününü kutlarım.”
