Sorunların içinde boğulmuş mu hissediyorsun? Çıkışsız ve çaresiz mi kaldın? Dışarısı sana bir çözüm sunamadı mı? Belki de asıl bakman gereken yeri unuttun: Kendine dönmeyi. Seni içine dönmekten alıkoyan şey ne? Hayatında olumsuz koşullara yol açan asıl şeyin olumsuz düşünce hapishanesi olduğunun farkında da olabilirsin. Ama kontrolü bırakıp teslim olmak seni korkutuyor. Kontrolü bırakırsan bilinmezlik içinde kaybolmaktan korkuyorsun. Çünkü şimdiye kadar en iyi yaptığın şey geçmişe sıkı sıkıya sarılmaktı. Çünkü geçmiş güvenliydi, tanıdıktı, ailendi, çocukluğundu, sana bir şekilde hoş geldin diyen dünyandı.
Ama geçmişte yaşamayı, geçmişteki olumsuz durumları ve şartları sürdürmeyi seçtiğin sürece, olduğun yere saplanıp kalırsın. Geçmişin kurbanı olmamak ve kendin için yeni bir yaşam yaratmak konusunda bilinçli bir karar verdiğinde, hayat da seni desteklemeye başlar. Bence değişim, iyi ya da kötü, hayatında olan biten çoğu şeyden sorumlu olduğunu bilmekle başlıyor. Bu da şu demek: Düşüncelerin duygularını yaratır ve duyguların biyokimyasal olaylardır, sen istesen de istemesen de bumerang gibi sana geri dönerler. Hayatını bu duygu ve inançlarına göre yaşarsın. Bu, hayatında ters giden şeyler için kendini suçlamak değildir, başına gelenler için sorumluluk almaktır. Suçlamak ile sorumluluk almak arasında büyük fark vardır.
Suçlamak kendi gücünden vazgeçmek demektir, “ben” ve “onlar” diye bölünmektir. Sorumluluk almak ise gücünü eline almaktır, kendinle buluşmaktır. Eğer sorun yerine çözümü düşünmeyi bir fırsat olarak görüyorsan, gücün var demektir. Daima bir seçeneğin vardır. Bu, kim olduğunu ve hayatını inkar etmek değildir. Sadece, şu anda kim olduğuna nasıl bir katkıda bulunduğunu kabul etmek demektir. Bunun için de kendinle yüzleşmen gerekir.
İçe dönmek korkutur. Çocuklar genelde etrafındaki yetişkinlerin zihinsel atmosferine göre cevap verirler. Dolayısıyla erken yaşlarda korku ve suçluluğu öğrenerek ilerleyen yaşlarda kendileri için bu deneyimleri yeniden yaratmaya devam ederler. Bununla yüzleşmek acı verir. Çünkü eninde sonunda hayatından sorumlu olduğun gerçeği yüzüne çarpar. Oysa başkalarını suçlamak daha kolaydır. Sana geçmişte ve şimdi bu kadar kötülüğü yapanlara kızmak, zihninde onları cezalandırmak garip bir haz verir. Bu haz bağımlılık yapar. Aslında geçmişe olan kızgınlığı serbest bırakıp özgürleşebilecekken kendini zihnine hapsetmeyi seçersin.
Oysa geçmiş sadece zihninde olan bir şeydir. İçinde yaşadığın ve nefes aldığın an şimdidir. Hissettiğin an şimdidir. Deneyimlediğin an sadece şimdidir. Yarının tohumlarını şimdide ekersin. Yarında bir şey yapamazsın ve geçmişte de yapabileceğin bir şey kalmamıştır. Bir şeyleri sadece bugün yapabilirsin. Asıl önemli olan şu anda ne düşünmeyi, neye inanmayı ve ne söylemeyi seçtiğindir. Düşüncelerinin ve duygularının bilinçli kontrolünü eline aldığında kendinle buluşursun. Kontrol zihninde değil, sende.
Geçmişin acı verici ve hayatın adaletsiz olduğu düşüncesi, sadece bir bakış açısıdır. Bu düşünceleri destekleyen çok kuvvetli kanıtların olabilir, eminim haklısındır da. Ama haklı olma ve adalet düşüncesine saplanıp kalmak bazen çözümü görmemizi engeller. Kendinden vazgeçmeden başka bir yerden bakmak mümkün. Belki de baktığın yeri değiştirmelisin.
Kendinle buluşmak, kendine verebileceğin en güzel hediyedir. Kendinle buluşmak, bağımlılıktan kurtulmaktır. Kendin için doğru seçimleri yapmaktır, başkalarını cezalandırmak veya memnun etmek için değil, kendin için sorumluluk almaktır. Kendini destekle. Kendini azarlamak hiçbir işe yaramaz. Kendini desteklemeye istekli ol. Bu kendini narsistçe sevmek anlamına gelmez.
Başkasından istediğin şefkat ve anlayışı kendine göster, diğerlerinin de sana sevecenlikle yaklaştığını göreceksin. Çünkü kendine şefkat ve anlayış göstermek, dünyadaki en çekici şeydir. Bu da hayatına neyi çektiğinin kontrolünü alabilirsin demektir. Kontrolü ele almanın ilk koşulu ise teslimiyettir. Senden daha büyük bir sistemin parçası ve varlığının bir amacı olduğunu kabul edip sorumluluk alırsan, teslim olursun. Sahip çıkacağın şey değerlerindir, yargıların ve eleştirilerin değil. Eleştiriyi, azarlamayı ve kendine acımayı bırak, kabullen ve teslim ol. Çünkü teslimiyette güven vardır.