Son günlerde sosyal medya kullanıcıları arasında hızla yayılan ve kısa sürede akım haline gelen ‘Ghibli Akımı’, eğlenceli yönünün yanı sıra bazı riskleri de beraberinde getiriyor. Kullanıcılar, kendi fotoğraflarını popüler Japon animasyon stüdyosu Ghibli tarzında anime karakterlerine dönüştüren yapay zeka uygulamalarını sıklıkla tercih ediyor. Ancak bu görüntülerin işlenme ve saklanma biçimi, uzmanları endişelendiriyor. Bilişim uzmanlarına göre, yapay zekanın kullanıldığı her alanda belirli riskler söz konusu. Ses, frekans, görüntü ve doku analizlerini yapabilen bu sistemler, elde ettikleri verileri nasıl kullanacakları konusunda şeffaflık sunmuyor. Özellikle sosyal medya platformlarında paylaşılan kişisel verilerin üçüncü taraflarla paylaşılma ihtimali, kullanıcılar için ciddi bir tehdit oluşturuyor.

Uzmanlar, sosyal medyada yaşanan her yeni trendin veri güvenliği açısından değerlendirilmesi gerektiğini belirtiyor. Ghibli Akımı gibi görsel işleme uygulamalarının masum gibi görünse de kişisel verilerin kötüye kullanılması riskini barındırdığını ifade eden bilişim uzmanları, kullanıcıların bu tür uygulamalarda temkinli davranmaları gerektiğini vurguluyor.  Özellikle yüz verisi gibi biyometrik bilgilerin, izinsiz kullanımı durumunda büyük güvenlik açıkları yaratabileceği ifade ediliyor. Konu ile ilgili Meydan Gazetesi’ne özel açıklamalarda bulunan Bilişim Uzmanı Şener Kul, sosyal medya kullanıcıların veri gizliliğine dikkat etmesi gerektiğini kaydetti. 

“Kötü niyetli kişiler bu verilere erişebilir”

Bilişim Uzmanı Şener Kul, yapay zekanın olduğu her platformda potansiyel bir tehlikenin olduğunu dile getirdi. Kul;

“Ghibli kelimesi, aslında ünlü Japon animasyon stüdyosu “Studio Ghibli”yi ifade eder. Son dönemde “Ghibli Yapay Zekâ” diye adlandırılan araçlar, animasyon benzeri görseller üretebiliyor.  Bu aracın ürettiği görüntüler gerçekliği birebir yansıtmasa da yapay zekânın kullanıldığı her alanda potansiyel bir tehlikenin varlığını göz ardı etmemek gerekir. Yapay zekâ, ses frekanslarından görüntü ve doku analizlerine kadar birçok veriyi işleyebilir ve isterse kayıt altına alabilir. Bu veriler kötü amaçlarla kullanıldığında, istenmeyen içeriklerin üretilmesi veya kişisel verilerin ifşa edilmesi gibi ciddi problemler ortaya çıkabilir. Her ne kadar bu tür uygulamalar kişisel veri koruma politikalarından bahsetse de internette yaptığımız her işlem bir veridir. Bu verinin birçok yedeği (kopyası) farklı yerlerde saklanabilir ve aslında dijital dünyada hiçbir şey tam anlamıyla silinmez. Kötü niyetli kişilerin bu verilere erişmesi, maalesef çok da zor değildir” diye konuştu. 


Sorunları en aza indirmek için tedbir gerekiyor!

Yapay zekayı iyi anlayarak yeni dünyaya hazırlanmanın öneminden bahseden Şener Kul, son olarak şunları söyledi:

“Yakın gelecekte, bankalardaki sesli aramaları yanıtlayabilecek yapay zekâ asistanları veya görüntülü görüşmelerde birebir bizim avatarımız olarak konuşabilecek uygulamalar hayatımıza girecek. Bu teknolojiler kötü niyetle kullanıldığında, ses taklitlerinden kimlik sahteciliğine kadar pek çok riski beraberinde getirebilir. Dolayısıyla gelişmeleri yakından takip etmek ve bu teknolojilerin getirdiği risklere karşı farkındalık sahibi olmak çok önemli. Bu noktada yapay zekâ teknolojilerinden tamamen uzak durmak yerine, onların nasıl çalıştığını ve neler yapabileceğini anlamak kritik önem taşıyor. Teknoloji doğru kullanıldığında sınırsız bir bilgi kaynağı olsa da yanlış kullanıldığında insanlar için ciddi sorunlar yaratabiliyor. Yapay zekâya ‘öcü’ gibi bakmak yerine, bu yeni dünyaya hazırlıklı olmak geleceğimiz için iyi bir adım olacaktır. Sosyal medyanın tehlikeleri, yapay zekâ devreye girmeden önce de sıkça tartışılıyordu; ancak yapay zekâ ile birlikte riskler daha görünür hâle gelebilir. Çünkü paylaştığınız fotoğraflar, konum bilgileri, kişisel ve ticari paylaşımlarınız hepsi detaylı bir veri havuzu oluşturur. Kötü niyetli kişiler bu verileri farklı şekillerde kullanabilir. Bu nedenle sosyal medyada; günlük hayatınızı birebir yansıtan ayrıntılı paylaşımlar yerine, daha mesleki veya genel içerikli paylaşımlar yapmak, kişisel veri güvenliğiniz açısından bir nebze de olsa koruma sağlar.  Özellikle yüz tanıma sistemlerinin yaygınlaştığı ve kişisel verilerin kolayca işlenebildiği bir dönemde, hem fotoğraflarınızı hem de kimlik bilgilerinizi sınırlı paylaşmak sizi çeşitli tehlikelerden koruyabilir. Yapay zekâ uygulamaları hızla gelişiyor ve hayatımızın pek çok alanına etki ediyor. Bu araçların sunduğu olanaklar kadar, yanlış veya kötüye kullanımları da gündemimizde olmalı. Kendi kişisel verilerimizi mümkün olduğunca korumak, hangi platformlarda ne paylaştığımıza dikkat etmek ve yapay zekânın potansiyel risklerini öğrenerek önlem almak, gelecekte karşılaşabileceğimiz sorunları en aza indirmemize yardımcı olacaktır.”

İstanbul'da okullar 2 gün tatil İstanbul'da okullar 2 gün tatil

Muhabir: ALİ GÖZEN