Müslüman’ın anayasası (düsturu) Kur’an’dır.

Kur’an doğru olarak ancak Sünnetin ışığında yorumlanabilir.

İslam hukuku vardır. Bunun on binlerce delilinden biri, İstanbul Üniversitesi’nin yayınladığı, altı ciltlik HUKUK-I İSLAMİYE ve ISTILAHAT-I FIKHİYE KAMUSU’dur.

Kur’an, Sünnet, Şeriat neyi emretmişse o insanların yararınadır, neyi yasaklamışsa onlar insanlara zarar veren şeylerdir.

İslam ceza hukukuna “ukubat” denir. İslam ceza hukuku, suçları önler, engeller. Dünyanın en âdil ceza hukuku İslam ceza hukukudur.

Halkı islamî eğitim görmüş Müslüman bir ülkede mahkemeler işsiz, hapishaneler ıssız kalır.

İslam aile hukuku, bütün medenî kanunlar içinde fıtrata en uygun ve en âdil olanıdır.

Şeriat hukuku hırsızın elini kesmekten önce hırsızlığın kökünü keser, eli kesilecek hırsız hemen hemen kalmaz.

Ahlaksızlığın, edepsizliğin, densizliğin hürriyeti olamaz.

Kadın haysiyetlerine aykırı en çirkin şey beden köleliğidir. İslam buna izin vermez.

İslam’ın temel değerlerinden biri iffettir.

Toplu taşıma vasıtalarında kadınların yerlerinin ayrı olması kadını alçaltma değil, tam aksine ona değer verme, onu yüceltme ve korumadır.

Zina hürriyeti diye bir hürriyet yoktur.

Azınlıkta kalan bazı holigan, militan, saldırgan ateistlerin ve dinsizlerin Müslüman çoğunluğa tahakküm etme hakları yoktur.

Birtakım cahil yarı Müslümanların yaptığı aykırı işler İslam’a mal edilemez ve onlar yüzünden İslam suçlanamaz. Cahiller İslam’ın ve Ümmetin temsilcisi değildir.

Müslüman yığınların İslam eğitimi almasını engellediler, bunun en büyük cezasını ileride kendileri çekecektir.

Türkiye’de Don Kişot’un yel değirmenine saldırması gibi İslam’a saldıranlar, Hollandalı eski İslam düşmanı ArnaudvanDoorn’un Müslüman olmasından hiç ibret almıyor mu?

Bizim sabıkalı, saldırgan ve şirret İslam düşmanları, Yeni Zelanda başbakanından ibret almıyor mu?

Bin parçaya böldükleri, birbirine düşürdükleri, cahil bıraktıkları Müslümanları sindirebilirler, ezebilirler ama İslam’ı durduramazlar. İslam yükselmektedir ve şu veya bu şekilde hâkim olacaktır.

Yüz bin minareden günde beş kez namaza gelin, kurtuluşa gelin diye haykırılıyor ama duyan, anlayan, gelen kaçta kaçtır?

Yüz desibel şiddetindeki sesleri duyamayan kulaklar mı tıkalıdır, yoksa vicdanlar mı daha tıkalıdır?

Diyanet’in on temel vazifesinden biri Müslüman halkı namaza çağırmaktır. Ezan okunarak bu çağrı yapılıyor fakat çeşitli sebepler yüzünden etkili olmuyor. Öyle bir davet yapılmalı ki, Müslüman halk bunu vicdanlarında duymalı ve icabet etmeli. Yani namaza camiye gelmeli. Bu nasıl yapılabilir?.. Birinci şart camilerin imamları hatipleri vaizleri vasıflı ehliyetli liyakatli ihlâslı müessir (etkili) kimseler olacak. İkincisi: Zülcenaheyn olacaklar yani hem akıllara beyinlere hitap edecekler hem de gönüllere vicdanlara...