İlişkilerde güven arayışı, insanın psikolojik olarak duygusal ve fiziksel olarak bağlanma ihtiyacını karşılama ve ilişkiyi sürdürme ihtiyacını da içeren bir psikolojik ihtiyaçtır. İlişkilerde güven, duygusal bağlanmanın temeli ve bileşenidir. Bir ilişkide güven aramak, karşı tarafa duygusal olarak bağlanma ve bu bağı güçlendirmeye adım atmak demektir. Güven bir ilişkide sağlıklı bağlanabilmenin temelini oluştururken güçlü ilişki evinin de duvarlarını oluşturur.
Güven, bireylerin ilişki içinde kendilerini rahatça ifade etmelerine, alan yaratmalarına ve daha kaliteli bir ilişki yaşamalarına imkan sağlar; iletişimi ve etkileşimi güçlendirir. Bu bağlamda insanın doğumundan itibaren aradığı duygulardan birisidir. Bağlılıkla birlikte ilişkilerin gelişimine imkan sağlar.
Güvensizlik sorunu, birçok ilişkide karşılaşılan bir zorluktur. Geçmiş travmalar, aldatılma deneyimleri veya düşük öz saygı gibi faktörlerden güvensizlik sorununa sebep olabilir. Güvensizlik, hem kendimize hem de partnerimize olan inancımızı sarsabilir ve ilişkilerimizi zayıflatabilir. Güvensizlik duygusu, ilişkilerdeki en büyük engellerden biri olabilir.
İlişkilerde güvensizlik aslında bir durumdur. Bu durum, partnerilerin birbirine yeterince açık olmadan, duygusal veya fiziksel olarak güvenlik, sadakat ve niyetlerine dair şüphe veya endişe duyması ile oluşur. Bunun altında kaygılı oluşmuş bir bağ veya tetikleyiciler vardır. Bazen de kişilerin geçmiş yaşam hikayeleri, ilişkileri veya travmaları, iki kişi arasında şüphe oluşturacak bir durum gelişmemiş olsa dahi, güvensizlik duygusunu tetikleyebilir ve oluşturabilir. Bu bazen de sebepsiz oluşan güvensizlik duygusu altında ise önceki ilişkiler hakkındaki bilgi kirliliklerine sebep olabilir. Dolayısıyla çiftlerin geçmiş yaşamlarından bilgi aktarımlarında şeffaflık ve kaygı yükleme arasında bir denge kurmaları çok önemlidir.
İlişkilerde güvensizlik durumunda sürekli şüphecilik, anda kalamama, kıskançlık, kontrol duygusu, duygusal manipülasyonlara yer açar ve ilişkinin kalitesi düşer. Bunun sonucunda düşük benlik saygısı olan bireyler oluşur. Bu tarz bireyler yersiz güvenliksiz duygusuna, sevilmeme kaygısına ve aynı zamanda güvensizlik duygusuyla manipüle etmeye veya edilmeye çok açıktırlar. Bağımsız olamazlar ve karşı tarafın bağımsızlığı da rahatsızlık verici olabilir. Bunun dışında bireysel sınırları tanımazlar ve istismar etmeye yatkınlık gösterirler. Sınırlar, güvensizlik sorunlarını ele almak için önemlidir, çünkü kişisel alanı korumak ve saygı sınırları belirlemek, ilişkide daha iyi bir denge sağlar.
İlişkilerde iki kişi arasında güvensizlik ise genellikle tutarsızlık, iletişimsizlik, ilgisizlik, yalan aldatma gibi, partnerin diğer partneriyle olan ve güven zedeleyici davranışlardan oluşur. Bu davranışlar kişinin ve karşı tarafın benlik saygısının yitirilmesine ve öz güveninin sarsılmasına sebep olmaktadır. İlişkilerde duygusal bağın azalmasıyla ilgilinin azalması da ilişkiyi bitirmek veya iyileştirme durumuna gelmediğinde de güvensizlik duygusu aradaki iletişimin kötüleşmesi ve uzaklaşma ile oluşur. Kısacası güvensizlik ve şüphecilik; kontrol ihtiyacı, kıskançlık ve duygusal manipülasyon ile şekillenir.
Kişinin kendisini anlaması ve tanıması, ilişkilerin sağlıklı gelişimi için temel bir adımdır. Kendimizi anlamadan, geçmiş deneyimlerimizden ve içsel inançlarımızdan kaynaklanan duygusal reaksiyonlarımızı anlamadan, güven sorunlarımızı çözmemiz zorlaşır. Dolayısıyla öncelikle güvensizlik hissinin kökenine inerek iç diyalog gerçekleştirmek, partnerlerimizi ve ilişkimizi yıpratmamızı engelleyecektir. Diğer taraftan ilişkilerde güvensizliği ortadan kaldırmak için en temelinde ilişkilerdeki iletişim sorununu çözmek gerekir. Konuşmak ve çözümcü adımlar atarak bağı güçlendirmek, aşırı kontrol yerine şeffaflıkla sağlıklı bağlar kurmak, geçmiş deneyimleri geride bırakarak yeni ilişkide güven ortamına yer açmak, iyi ve açık iletişim ile sınırlar belirlemek, sağlıklı bir ilişki ortamı yaratır.
İlişkinin en güzel hali bağımsız iki bireyin, kendilerine ve karşılarındaki bireyin bağımsız kişiliğine yer vererek; sağlıklı, güvenli bir ortamda yaşamı paylaşabilmesidir.