Günümüzde çocukluk çağı lösemisinden kurtulma oranının yüzde 90’lara ulaştığını belirten Prof. Dr. Murat Elli,
“Çocuğunuzun lösemiye yakalanmasını durdurmak için yapabileceğiniz hiçbir şey yoktur. Önemli olan tedavinin terk edilmemesi, doğru zamanda, doğru ekiple, doğru merkezde tedavi verilmesidir” dedi.
2-8 Kasım Lösemili Çocuklar Haftası kapsamında önemli açıklamalarda bulunan Medipol Mega Üniversite Hastanesi Çocuk Hematoloji ve Onkoloji Bölümünden Prof. Dr. Murat Elli, “Çocukluk çağının en sık görülen kanser türünün lösemiler olduğuna dikkati çekerek lösemi, kandaki ve kemik iliğindeki beyaz kan hücrelerini etkileyen bir tür kan kanseridir. Lökosit dediğimiz beyaz kan hücreleri bağışıklık sistemimizde bizi enfeksiyonlara ve hatta kansere karşı koruyan önemli bir rol oynar. Lösemide, kemik iliğinde çok sayıda anormal beyaz kan hücresi (lösemi hücreleri) gelişmeye başlar. Lösemi hücreleri kontrolsüz bir şekilde çok hızlı çoğalarak kemik iliğini doldurarak ve sonrasında bu sonsuz çoğalma yeteneğine sahip hücreler dolaşımına karışır. Daha fazla lösemi hücresi geliştikçe, kemik iliğinde beyaz kan hücreleri, kırmızı kan hücreleri ve trombositler de dahil olmak üzere sağlıklı kan hücreleri yapmak için daha az yer kalır. Bu çeşitli semptomlara neden olur. Bazı lösemi türleri akuttur, yani hızla gelişir. Diğerleri kroniktir ve daha yavaş gelişir. Çocukluk çağı lösemileri neredeyse her zaman akuttur. Farklı kan hücrelerini etkileyen farklı türleri vardır ve her türün farklı tedaviye ihtiyacı vardır” diye konuştu.
"Löseminin bulaşması söz konusu bile değil"
Çocukluk çağı kanserlerine neyin sebep olduğunun kesin olarak bilinmediğini belirten Prof. Dr. Elli,
“Çocuğunuzun lösemiye yakalanmasını durdurmak için yapabileceğiniz hiçbir şey yoktur. Löseminin başka birinden ‘bulaşması’ mümkün değildir ve ayrıca ebeveynden çocuğa da geçmez. Lösemi belirtileri sıklıkla kemik iliğindeki sorunlardan kaynaklanır. Kemik iliğinde lösemi hücreleri biriktikçe normal kan hücrelerinin sayısı giderek azalır. Sonuç olarak, çocukta yeterli miktarda normal kırmızı kan hücresi, beyaz kan hücresi ve kan trombositleri ağır derecede azalır. Kırmızı kan hücrelerinin eksikliğinde yorgunluk, halsizlik, isteksizlik, üşüme, baş dönmesi, nefes darlığı, soluk cilt görülebilir. Beyaz kan hücreleri vücudun mikroplarla savaşmasına yardımcı olur. Bu normal hücrelerin sayıca azalmaları ya da işlevsiz olmaları enfeksiyonlara yatkınlık yapar. Lösemili çocukların beyaz kan hücresi sayısı genellikle yüksektir, ancak çoğu enfeksiyona karşı koruma sağlamayan lösemi hücreleridir ve yeterli sayıda normal beyaz kan hücresi yoktur. Lösemili çocuklarda tekrarlayan ve uzamış enfeksiyonlar görülür. Genellikle enfeksiyonun ana belirtisi olan ateştir. Ancak bazı çocukların enfeksiyon olmadan da hastalığa bağlı ateşi olabilir. Kandaki trombositler normalde kanamanın durdurulmasına yardımcı olur. Trombosit eksikliğinde kolay morarma ve kanama, sık veya şiddetli burun kanaması, diş eti kanaması görülebilir. Lösemi hücrelerinin kemik yüzeyine yakın veya eklem içinde birikmesi “Kemik veya eklem ağrısına” yol açabilir. Lösemi hücreleri karaciğer ve dalakta toplanarak bu organların büyümesine neden olabilir. Bu durum karında dolgunluk veya şişlik olarak fark edilebilir” dedi.
Genetik profilleme ile en etkili tedavi bulunur
Tanı koymak için ilk adımın kan sayımından geçtiğine işaret eden Murat Elli,
”Kaç adet kırmızı kan hücresi, beyaz kan hücresi ve trombosit bulunduğunu, sayıların normal aralıkta olup olmadığını ve anormal görünen herhangi bir kan hücresi olup olmadığını görmek için çocuğunuzun kan sayımlarını incelenmelidir. Çocuğunuzun doktoru tarafından ayrıca morarma, şişlikler veya karaciğer, dalak veya lenf düğümlerinde büyüme gibi herhangi bir lösemi belirtisi olup olmadığına bakmak için tam bir fizik muayene yapılmalıdır. Çocuğunuzun doktoru lösemiden şüpheleniyorsa analiz için kemik iliği örneğini alıp incelemesi gerekecektir. Bu testi gerçekleştirmek için çocuğunuza kısa süreliğine derin olmayan anestezi uygulanır. Böylece ağrı hissetmemesi ve rahat etmesi sağlanır. Ayrıca aynı seansta beyin omurilik sıvısı alınarak olası lösemi yayılımı açısından incelmeler yapılır. Ayrıca kan veya kemik iliği örneği ile genetik testler yapılır. İleri genetik ve moleküler inceleme ile lösemili her çocuğun kanser hücrelerindeki genetik mutasyonlar analiz edilebilir. Bu genetik profilleme çalışmaları tanıyı iyileştirmek, tedaviye yanıtı tanımlamak, çocuğunuzu izlemek dahil en etkili tedavileri bulmak için kullanabileceği değerli ipuçları sağlayabilir” dedi.
Günümüzde tedavi başarısı yüzde 90’larda
Prof. Dr. Murat Elli, değerlendirmelerini şu şekilde sürdürdü:
"Çocuk hematoloji onkoloji ekibi, löseminin tipini ve alt tipini, genetik test sonuçlarını, hastalığın tekrarlama riskini ve çocuğunuzun yaşını göz önünde bulundurarak ihtiyaçlarını karşılayacak bir tedavi planı hazırlar. 50 yıldan fazla bir süre önce herhangi bir çocuğun çocukluk çağı lösemisinden kurtulması oldukça nadirdi. Güzel olan ise bu durum yıllar içinde daha iyiye doğru değişti. Tedavideki gelişmeler sayesinde, bu hastalığa sahip çocukların hayatta kalma oranı yüzde 85-90'a yaklaşmıştır. Bu çocukların pek çoğu mutlu, üretken hayatlar yaşamaya devam ediyor. Burada önemli nokta tedavinin terk edilmemesi, doğru zamanda, doğru merkezde, doğru ekiple, doğru desteklerle tedavi verilmesidir."