Yaşadığımız şehrin bazı yerleri yürüyerek gidilebilecek kadar yakın. Yeni yerleşim yerlerinin yapılması şehir merkezine olan uzaklığı arttırdı.
Artık Manisa’da mesafeler arası uzak olduğu için ya otobüslerle ya da araçlarımız ile yolculuk yapıyoruz.
Bu yolculukları, eğer iş başlangıç saatlerinde ya da 16:00 ve sonrası yapıyorsanız kendinizi metropol kentlerdeki gibi bir trafiğin içinde bulabilirsiniz.
11 Eylül tarihinde okullarında açılması ile bu kaos daha da büyüdü.
Sabahları işe gelirken İngolstadt caddesi, okula öğrenci getiren ebevenynlerin çift sıra araba parkı ile dolu.
Sanayi tarafından gelen servislere bir de okul servisleri dahil olunca seyreyleyin trafiğin durumunu. Bizler için akşam saatlerinde eve dönmek gerçekten zulüm.
Bende yol hikayeleri bitmez. Daha çok yeni, dün yaptığım bir yolculuktaki izlenimlerimi anlatayım sizlere. Ankara yolu üzerinden Manisa Lisesinin olduğu caddeye çıkan ilk kavşakta otobüs yavaşlayıp şehir içine girmek istedi ama o da ne? Bir baktık kavşakta iki araç park lambalarını yakmış bekliyor. Hatta birinin içinde sürücüsü yok. Otobüs şoförü zorla da olsa kavşağı döndü.
Macera bununla da bitmedi. Telekom durağına doğru ilerliyorduk ki bir baktık ilk sıra zaten park halinde olan araçların yanına ve tam da yolun ortasına park lambalarını yakmış bekleyen başka bir araç daha var. Otobüs şoförüne bu kaçıncı oldu dedim. Otobüs şoförünün bana verdiği cevap üzücüydü. “Biz her gün bunları yaşıyoruz” dedi.
Şehir içinde dolaştığınızda trafik polislerinin sık sık şu anonsu yaptığını duyarsınız: ‘’ikinci sıraya park etmeyin”.
Trafik polisleri ne yapsın. Sıcak demezler soğuk demezler hem trafiği düzeltmek hem de günün her saatinde anlayıştan yoksun, sürücülerle uğraşmak zorunda kalırlar.
Sürücüler, neden şehir merkezinde ikinci sıraya park ediyorsunuz? Sorununuzun cevabını, bir sürücü olarak, kendi edindiğim tecrübelerden dolayı biliyorum. Otopark sayısı yetersiz. Park edecek alan yok.
Her seçim döneminde parke taşı yapmak yerine şehir merkezinde otoparklar yapılsaydı bu sorunun ortadan kalkması için yeterli olacaktı.
Şehir merkezine gelen ve park eden araçların bir istatistiği var mı acaba? Ceza yazılıyor ise cezaya neden olan durumların da ortadan kaldırılması gerekmiyor mu?
Eğer, ceza sisteminde uygulayıcı kısmında iseniz önce yol göstermeniz gerekir. Bu durum hizmetin her alanı için geçerlidir.
Daha az araç almaya teşvik etmek, ya da şehrin içine “aracınız ile girmeyin demek çözüm” değil. Manisa’ya, geldiğimden bu yana anlam veremediğim başka bir durum ise belediye otobüslerinin ayrı yola sahip olması durumudur. Türkiye’nin pek çok şehrini dolaştım ancak belediye otobüslerine özel yol ayıran bir şehirle karşılaşmadım.
İstanbul’da bu tanıma uyan sadece metrobüsler var. Onların da saltanatı Anadolu yakasına geçmeden sona eriyor.
Belediye otobüslerine ayrı yol ayrılması belki de trafiği rahatlatmak için alınmış bir karardı. Üzerinden hayli zaman geçmiş. İşe yaramadığı belli. O halde neden bir yeni fikir üretilmiyor. Şehir merkezi neden kaderine terkediliyor.
TÜİK, temmuz ayı için Motorlu Kara Taşıtları verilerini yayınlamıştı. Bu rapora göre, Türkiye’de trafiğe kayıtlı toplam taşıt sayısı temmuz ayı sonu itibarıyla 27 milyon 754 bin 948 olurken, temmuz ayında 232 bin 253 adet taşıtın trafiğe kaydı yapıldı.
Manisa’da trafiğe kayıtlı araç sayısı 696.865 oldu.
Manisa’da trafiğe kayıtlı araç sayısı daha da artacak. 2024 yılı ve sonrasını düşünmek bile istemiyorum.
Her zaman olduğu gibi sorunları konuştuk. Çözümleri de konuşmalıyız diye düşünüyorum.
Yerel seçimler yaklaşıyor. Şimdiden Büyükşehir belediye başkan adaylarına başarılar diliyorum. Umarım yenilikçi, fikirleri genç, vizyoner bir belediye başkanımız olur.
Yeni gelecek Büyükşehir başkanına bir çözüm önerim var elbette.
Açık iletişim her zaman kıymetlidir. Bu nedenle, zamanlarını sizin ayarlayacağınız dönemlerde “Açık Kapı” görüşmeleri yapılabilir. Ama sözde görüşmeler değil. Özünden, gerçek sonuçlar çıkarabileceğimiz görüşmeler olsun.
Örneğin trafik çilesi yaşayan otobüs şoförleri, bu otobüsleri kullanan bir halk temsilcisi, şehir merkezinde olup da araç kullanmak durumunda olan esnaf, öğrenci temsilcileri, trafik polisleri, kısacası halk içinde olan kişiler toplanalım bir Belediye odasında ya da çay bahçesinde konuşalım ortak yollar arayalım. Bulduğumuz çözümlerin rasyonel olup olmadığını, risklerini sizlerle konuşalım. Yeter ki yaptığımız konuşmaların bir sonucu olsun.
Yakın zamanda partiler belediye başkan adaylarını açıklayacaklar. Manisa için farklı çözümleri olan adaylara bir bakacağım. Kim gerçekten istekli. Hangi konuya değinmiş ve hangi sorunlar için nasıl çözümler üretecek onu takip edeceğim.
Klimalı makam arabalarına binip bu sorun için bir çözüm yok diyen bir belediye başkanına bence ihtiyacımız yok.
Bu kadar süre içinde Manisa baştan başa yenilenebilirdi.
İstemek lazım azizim istemek. Ancak bu şekilde başlayıp, başarıya ulaşabilirsin.
Sağlıkla Kalın.