‘Benim Hikayem’ başlığıyla hikayesini anlatan Nehir Ozan, 6 Şubat’ta yaşanan deprem anında yaşadığı anları ve sonrasında yaşananları kaleme aldı. Okuyanların duygulandığı yaşanmış gerçek hikâye, okul idaresince birinci olarak seçildi.
Okul idaresi tarafından hikaye yarışmasına katılan ve yarışmada başarılı bulunan ilk 3 öğrenci okul tarafından ödüllendirildi. Yarışmada Nehir Ozan birinci, Menekşe Nergis Akbulut ikinci, Yüksel Bera Topaç ise üçüncü oldu. Okul Müdürü Durmuş Küçük, yarışmada dereceye giren öğrencilere başarılar dileyerek hediye takdiminde bulundu. 3G sınıfı Öğrencisi Nehir Ozan’ı Sınıf öğretmeni Emine Yoca ayrıca kutlayarak, başarılarının devamını diledi.
İşte Nehir Ozan’ın kaleme aldığı o duygu dolu hikaye:
“Size bir hikâye anlatacağım bu benim hikâyem Şubat ayının ilk haftasıydı. Gece yarısı bir gürültüyle uyandık. Önce hafif bir sallantı, ardından hızlı, sonra daha da hızlı sallantıyla sallanmaya başladık. Korkuyordum ama annem ve babamın yanımda olması bu korkumu kıran tek şeydi. Deprem biter bitmez evlerimizden dışarıya çıktık, bir daha dönmeyeceğimizi bilircesine. Zaten öylede oldu. 5 gün boyunca evimizin yanında bir arabada bekledik. Küçük bir arabanın içerisinde uzun süren gün ve geceler birbirini takip etti. Herkes bir şekilde hayatta kalma çabası içerisindeydi. Ailem yanımdaydı ama aklım hep sınıf arkadaşlarımdaydı. ‘Acaba kurtulabildiler mi?’ diye hep bu soruyu sordum kendime. Cevabının henüz bulamadım. O acı günlerde ulaşamadığım arkadaşlarımdan özür dilerim. Lütfen beni affedin. Ben arabanın içerisinde beklerken annem ve babam üşümemek için ateş yakmışlardı. ‘çocuklarım acıktı’ diyerek bir abla ölümü göze alarak evine girdi. Tencere, bulgur, yağ getirmişti. Yanan ateş üzerinde kar sularıyla pişen o pilavın ve babamın bulup getirdiği portakalların tadını asla unutamam. Depremden sonraki gün çevre illerden bizlere yiyecek, içecek getirmek için yarışa giren insanlar oldu. Yardımlaşmanın önemini ilk defa bu kadar iyi anladım. Bize yardım elini uzatan herkese teşekkür ediyorum. Malatya’dan Salihli’ye geldik. Bizi burada ablalar, ağabeyler karşıladı. Öğretmen evine gittik. Orada bir kitap gözüme çarptı. Kitabı aldım ve kapağını açtım. Benden büyük bir abla kapağa bir not bırakmıştı. Notta, ‘Sana bırakabileceğim tek kıymetli eşyam bu kitabım’ diye yazı vardı. Cümleler o kadar anlamlı müthişti ki bu dilimizin güzelliğini ve zenginliğini yansıtıyordu. Kitaba bir numara bırakmıştı. Aradım, sevginin diliyle yazdığı not için teşekkür ettim. Yaklaşık 1 yıl önce Malatya’daydım şimdi Salihli’de. Yeni bir yer, yeni arkadaşlıklar, yeni bir yaşamla işte bu benim hikâyem”