Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), yeni bir bulaşıcı hastalığın hızla yayıldığını duyurdu. Son günlerde Afrika Kıtası'nda etkisini arttıran Maymun Çiçeği virüsü, sağlık yetkililerini endişelendiriyor. DSÖ, bu hastalığın küresel sağlık üzerindeki potansiyel etkilerine dikkat çekerek, ülkeleri önlem alması için çağrıda bulundu. Maymun Çiçeği virüsünün ilk belirtileri arasında ateş, baş ağrısı, kas ağrıları ve deri döküntüleri yer alıyor. Hastalığın Afrika'da özellikle yaygınlaştığı ve hızlı bir şekilde yayıldığı bildirilirken, hastalığın ölümcül olup olmadığı hakkında daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulduğu ifade ediliyor. Türkiye'de yaşayan vatandaşlar, dünya genelinde tedirginliğe yol açan bu salgının bir tehdit oluşturup oluşturmayacağını merak ediyor. Sağlık Bakanlığı, bu konuda vatandaşları bilgilendirmek ve gerekli önlemleri almak için çalışmalarını sürdürüyor. Yetkililer, herhangi bir vakaya karşı hazırlıklı olmak ve hijyen kurallarına uymak konusunda vatandaşları uyarıyor. Uzun yıllar salgın hastalıklar üzerine çalışmalar yapan Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji alanında Uzm. Dr. Emine Kübra Dindar, konu ile ilgili Manisa Meydan Gazetesi’ne özel açıklamalarda bulundu.
“Hastalık, ateş ve lenf bezlerinde şişlikler ile kendini gösterir”
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji alanında Uzm. Dr. Emine Kübra Dindar, Maymun Çiçeği virüsünün şu ana kadar nadir görüldüğünü belirterek,
“Çoğunlukla hayvanlardan insanlara bulaşan bir zoonotik bir virüstür. Son zamanlarda özellikle orta ve batı Afrika’da artan vaka sayıları ile dikkat çekmektedir. İnsanlarda teyit edilen ilk Maymun Çiçeği hastalığı 1970 yılında saptanmıştır. Virüs tipik olarak mukus veya tükürük gibi solunum salgıları veya cilt lezyonları ile doğrudan temas da dâhil olmak üzere genellikle ciltten cilde temas yoluyla yakın kişisel temas yoluyla herkese yayılır. Hastalık genellikle ciltte döküntüler, ateş ve lenf bezlerinde şişlikler ile kendini gösterir. Genellikle hafif seyreden bu hastalık, özellikle bağışıklığı zayıf olan bireyler için daha ciddi bir hâl alabilir. Ciddi hâl alması tutulan organlar ve varyantlarla ilişkili ölüme sebebiyet verebilir. Ölüm şu anki varyant ile yaklaşık yüzde 1 ve ensefalit (beyin iltihabı) ile olmaktadır. Şu anki güncel verilere göre ise son 4 ayda teyit edilen vakaların mevcut sayısı, 1970'den 2018'e kadar yaklaşık 50 yıl boyunca kaydedilen tüm vakaların 23 katıdır. Bunun sonucunda sağlık otoriteleri önem verilmesi gereken bir durum olması sebebi ile tetikte ve korunma yöntemlerini artırılması için ülkeleri uyarma gereği duymuşlardır” diye konuştu.
“Sağlık sistemimizi güçlü tutmalıyız”
Koronavirüs ile Maymun Çiçeği salgınını karşılaştırmanın doğru olmadığını söyleyen Uzm. Dr. Emine Kübra Dindar,
“Her yeni salgın, elbette ki tüm toplum nezdinde yaşanan acı anı ve tecrübeler ile endişe verici olabilir ancak her salgın koronavirüs kadar yaygın ve etkili olacak diye bir kural yok. Maymun Çiçeği virüsünün yayılma dinamikleri koronavirüsten farklıdır ve bu nedenle her iki salgını doğrudan karşılaştırmak doğru olmaz. Yine de salgınlarla başa çıkabilmek için hazırlıklı olmalı, bilimsel verilere dayalı önlemleri uygulamalı ve sağlık sistemimizi güçlü tutmalıyız” şeklinde konuştu
“Salgınlara karşı daha hazırlıklı olmamız gerekiyor”
Maymun Çiçeği salgınının veriler ışığında koronavirüs kadar yaygın olmadığını ileri süren Dr. Emine Kübra Dindar,
“Bu tür söylemler genellikle paniğe yol açabilir, bu yüzden dikkatli olunmalıdır. Maymun Çiçeği virüsü, koronavirüs kadar yaygın değil ve şu anki veriler ışığında daha ölümcül olduğunu söylemek de mümkün değil. Şahsi kanaatimle bu salgının koronavirüs gibi olacağını düşünmüyorum. Toplumun panik yerine, yetkililerin önerilerini dikkate alması ve kişisel hijyen kurallarına uyması önemlidir. Sağlık otoriteleri sürekli durumu izlemekte ve gerekli önlemleri almaktadır. Maalesef, globalleşen dünyada salgın hastalıkların görülme sıklığı artabilir. Global bir salgın beklentisi sağlık profesyonelleri için kabul edilmiş bir durum. Bunun başlıca nedenleri arasında insan nüfusunun artışı, iklim değişikliği ve hayvanlardan insanlara geçen hastalıkların bir takım sebeplerle çoğalması yer alıyor. Ayrıca, artan uluslararası seyahatler de virüslerin hızlı bir şekilde yayılmasına olanak tanıyor. Bu nedenle, salgınlara karşı daha hazırlıklı olmamız, sağlık sistemlerimizi güçlendirmemiz ve çevresel faktörleri dikkate alarak daha sürdürülebilir politikalar geliştirmemiz gerekiyor” ifadelerini kulandı.
“Her birey kişisel sağlığını korumalı”
Salgın hastalıklarla mücadelede toplumun bilinçli olmasının önemli olduğunu söyleyen Emine Kübra Dindar, son olarak şunları söyledi:
“Bilimsel bilgiyi rehber edinmek, paniğe kapılmadan doğru adımlar atmak hepimizin sorumluluğudur. Ayrıca, her bireyin kişisel sağlığını koruması ve çevresindekilere karşı duyarlı olması, bu tür hastalıkların yayılmasını önlemede kritik rol oynar. Sağlık otoritelerine güvenmeli ve onlardan gelen bilgilere uymalıyız.”