Milleti için yüreği yanan adam Mehmet Akif'in kişiliği ile ilgili birçok yazı okumuş biri olarak yazdığı İstiklal Marşının anlaşılabilmesi için önce Akif'in ahlakının anlaşılması ve hatta ilköğretimde ders olarak okutulması gerektiğini savunuyorum.
Döneminde Türk milletinin yaşadığı acıların katlanarak arttığını, yaşayarak görmüş olan vatan şairidir Akif.
Mehmet Akif'in çocukluğunu geçirdiği İstanbul'un Fatih semti o dönemde ilim bakımından en önemli ilçelerden biridir. İstanbulu'un sayılı eğitim veren Fatih Medresesi tam bir ilim irfan yuvasıdır. Akif'in babası da burada eğitim vermektedir.
Medrese de edebiyat, yabancı dil ve din eğitimi alan Akif, o yaşlarda edebiyata olan ilgisini okulunun içinde bulunan külliyeye bakarak "Geleceği şekillendirecekler ilme basıp Allah'a yükselenlerdir" dizeleri ile dile getirmiştir.
Mehmet Akifin küçük yaşında böyle bir dizeyi dile getirmesini tarihçi Talha Uğurluel 'Geleceği gören Akif' olarak yorumlamasına neden olmuştur.
Babasının vefatından sonra çıkan büyük Fatih yangınında oturdukları evleri yanan Mehmet Akif'in omuzlarındaki yük de her gün büyümektedir.
Ailesini geçindirmek için bir an evvel meslek sahibi olması gerektiğini düşündüğünden okulundan ayrılarak Ziraat ve Baytar mektebine gider. Okulu birincilikle bitiren Akif, vatanının içinde bulunduğu zor durum nedeni ile edebiyata açılan kapıdan girmeye karar vermiştir.
Bir yanda cephede kaybeden müslümanlar diğer yandan batılıların İslam dinine karşı çirkin saldırıları bulunmaktadır. Akif edebi yeteneği ile tanınsa da bu kez din alimi olarak halkının yardımına koşacaktır.
Tarihçi Uğurluel, o dönemi şöyle açıklıyor: Avrupa'da makaleler yazılıyor. İnanç unsurlarımızı karalama faaliyetleri var. İslamiyetin çağ dışı bir din olduğunu açık açık yazıyorlardı. Bu hezeyanlara verilen ilmi cevaplar elbette olmalıydı. Bu cevapları da iyi yetişmiş vatan şairi Mehmet Akif verecekti.
Mehmet Akif kurtuluş hareketinin destekçisi olarak Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşları tarafından Ankara'ya davet edilmesi ile birlikte İstiklal mücadelesinin resmi sözcüsü olacaktır.
Akif, Kurtuluş Savaşı sırasında il il dolaşarak camilerden halka bu mücadelenin bir din karşıtlığı olmadığını, vatan savunması olduğunu anlatmıştır. Milli mücadele aleyhine nerede bir hareket görse duysa Mehmet Akif oraya gidiyordu. Tarihçiler o dönemi anlatırken Milli Mücadelenin iki cephesi olduğunu belirtmişlerdir. Biri maddi Cephe askerin savaştığı diğeri ise manevi cephedir.
Manevi cephenin kumandanı ve sözcüsü Mehmet Akif olmuştur. Halka, doğruları anlatmak için en iyi seçimdi Mehmet Akif...
Milli mücadelenin ruhunu yansıtmak ve artık ayağa kalkacak bir gücü kalmayan milletin yüreklendirilmesi için bir şey yapılması gerekiyordu.
Bizim hikaye misali okuduğumuz tarih tüm acıları ve yoklukla mücadele içinde yaşanıyordu.
20 yıldır savaşan bir toplum, yiyecek ekmeği bile zor bulan insanlar bıkmış ve tükenmişti. Onları cepheye çağırabilmek için tekrar yüreklendirmek gerekiyordu. Moral kaynağı olacak o marşın yazılması şart olmuştu.
Yazılan 6 şiir arasında Akif'e ait bir şiir bulunmadığını gören dönemin Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver, Akif marş yazılması karşılığında 500 lira ödül konulmasına içerlediği için marş yazmamıştır. O dönem için 500 lira epeyce büyük bir paradır.
Ömrünü İstiklal’e adayan Akif’in maddiyat ile olan ilişkisi her zaman geçimini sağlayacak kadar olmuş daha öteye geçmemiştir.
Mehmet Akif başka dertlerin peşinde koşan onurlu bir adamdır. Onun duygusunu iyi anlamak için okullarda ayrıca bir ders olarak okutulmasını talep etmemizde bu durumdandır. Sadece ders olarak okutmak değil tiyatro oyunlarına konu olması ve hatta öğrenen öğrenciler tarafından belgeseller hazırlanması gereken önemli bir şahsiyettir.
500 liranın bir hayır kurumuna bağışlanacağı sözünü alan Mehmet Akif ikna olmuş ve Tacettin Dergahına kapanarak ölümsüz İstiklal Marşını yazmıştır.
KORKMA! diyerek başladığı İstiklal Mücadelesi Marşında bir milletin kaderinin manevi temsilcisi olmuştur.
12 Mart 1921 yılında kabul edilen İstiklal Marşı, cephede, camilerde ve evlerde okunmuş ve bir toplumun uyanışı böyle başlamıştır.
Şehit kanıyla alınan vatan topraklarına Allah bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın!
Sağlıkla Kalın