Narin'in mezarı yapıldı Narin'in mezarı yapıldı

Disleksi bireyin okuma, yazma ve heceleme zorluğu…. Peki disleksi nedir ve günlük hayatta ne gibi olumsuzluklara yol açar?
Disleksi nedir? Disleksinin günlük hayata etkisi ve belirtileri nelerdir? Sorularını Uzman Psikolojik Danışman Harun Ülger’e sorduk. Harun Ülger manisameydangazetesi.com.tr’ye yaptığı özel açıklamalar ile disleksi hakkında bilgi verdi.    

Disleksi nedir?

Disleksinin bireylerin okuma, yazma ve dil becerilerinde zorluk yaşaması olduğunu söyleyen Uzman Psikolojik Danışman Harun Ülger;


“Disleksi, bireyin okuma, yazma ve heceleme gibi dil becerilerinde zorluk yaşamasına neden olan nörolojik bir öğrenme bozukluğudur. Her ne kadar zekâ seviyeleri normal veya üzerinde olsa da, disleksiye sahip bireyler, harfleri ve kelimeleri tanımada ve işlemekte güçlük çekerler. Bu durum, eğitim hayatlarında ve günlük yaşamlarında çeşitli zorluklarla karşılaşmalarına neden olabilir.” dedi.


Disleksi  ne zaman fark edilir ve belirtileri nelerdir?

Disleksinin çocukluk döneminde fark edildiğini ancak yetişkin bireylerde de olabileceğini belirten Harun Ülger, disleksiye sahip bireylerin yazma konusunda sıkıntı çektiğini ifade ederek;


“Disleksi, genellikle çocukluk döneminde fark edilir. Çocuklar, harfleri karıştırma, heceleme hataları yapma ve okuma hızlarının düşük olması gibi belirtiler gösterebilirler. Ancak, disleksi sadece çocuklarda değil, yetişkinlerde de görülebilir. Yetişkinler de benzer şekilde yazılı materyalleri anlama ve yazma konusunda sıkıntılar yaşayabilirler.” ifadelerini kullandı. 

Okul öncesi dönemde disleksiye sahip çocuklar ne gibi zorluklarla karşılaşabilirler?

Okul öncesi dönemde disleksiye sahip çocukların, yaşıtlarına göre becerilerinin daha yavaş gelişebileceğini ve çocukların kısa süreli hafıza kullanarak kelimeleri hatırlamakta zorluk çekeceğini açıklayan Uzman Psikolojik Danışman Harun Ülger;


“Okul öncesi dönemde disleksiye sahip çocuklar, konuşma becerilerini yaşıtlarına göre daha geç geliştirebilirler. İlk kelimelerini daha geç söyleyebilirler ve cümle kurmakta zorlanabilirler. Bu çocuklar, kafiyeleri ve çocuk şarkılarını öğrenmede güçlük çekebilirler. Ritim ve ses düzenlerini tanımada zorluk yaşayabilirler. Disleksiye sahip çocuklar, harflerin seslerle ilişkisini anlamakta zorlanırlar. Bu durum, ilerleyen yıllarda okuma ve yazma becerilerinde ciddi zorluklara yol açabilir. Çocuklar, kısa süreli hafızayı kullanarak kelime ve harfleri hatırlamakta zorluk yaşayabilirler.” söyledi. 

Okul çağında disleksiye sahip çocuklar ne gibi zorluk yaşarlar? 

Okul çağında disleksiye sahip çocukların harfleri karıştırabileceğini ve düşüncelerini ifade etmekte zorlanabileceğini belirten Harun Ülger, şu açıklamalarda bulundu; 


“Okul çağında disleksiye sahip çocuklar, yaşıtlarına göre daha yavaş ve hatalı okuyabilirler. Kelimeleri doğru hecelemekte güçlük çekerler ve sık sık harfleri karıştırırlar. Bu çocuklar, yazılı ifadelerde de zorluk yaşayabilirler. Harfleri ters yazma (örneğin, 'b' ve 'd' harflerini karıştırma) yaygındır. Yazma hızları düşük olabilir ve yazıları genellikle düzensizdir. Disleksiye sahip çocuklar, okuduklarını anlamakta zorluk çekebilirler. Ayrıca, düşüncelerini yazılı veya sözlü olarak ifade etmekte de zorlanabilirler. Harf ve sayıları tanıma ve işlemekte zorlanan çocuklar, matematik problemlerinde de güçlük çekebilirler. Sayıları yanlış anlama veya yanlış yerleştirme gibi sorunlar yaşayabilirler.”


Disleksi belirtileri yetişkinlik döneminde de devam eder mi? 

Dsileksi belirtilerinin hem ergenlik hem de yetişkinlik döneminde devam edebileceğini söyleyen Harun Ülger, bireylerin organizasyon ve planlama konusunda zorluk çekebileceklerini vurgulayarak;


“Ergenlik ve yetişkinlikte disleksi belirtileri ergenlik ve yetişkinlik döneminde de devam edebilir. Okuma ve yazma becerileri yaşıtlarına göre hala daha düşük olabilir. Disleksiye sahip bireyler, zaman yönetimi, organizasyon ve planlama konularında zorluk çekebilirler. Görevleri ve sorumlulukları düzenlemek onlar için zor olabilir. Kısa süreli hafızada yaşanan sorunlar, yetişkinlikte de devam edebilir. Yeni bilgileri hatırlamakta ve öğrenmekte güçlük yaşayabilirler. Disleksiye sahip bireyler, iş ve sosyal hayatlarında da çeşitli zorluklarla karşılaşabilirler. İletişim kurma, not alma ve yazılı işleri tamamlama gibi günlük görevlerde zorlanabilirler.” dedi.

 
Dislekside erken teşhis ne kadar önemlidir? Disleksi ne gibi yollar ile tedavi edilebilir?

Dislekside erken teşhisin çok büyük önem taşıdığını açıklayan Harun Ülger, disleksiye sahip bireyler için özel hazırlanan eğitim programlarının bu süreçte yardımcı olabileceğini açıkladı.

Harun Ülger; 


“Disleksi tedavisinde, erken teşhis büyük önem taşır. Erken teşhis, bireyin ihtiyaç duyduğu özel eğitim ve destek programlarına daha hızlı ulaşmasını sağlar. Disleksiye sahip bireyler için özel olarak tasarlanmış eğitim programları, onların dil becerilerini geliştirmelerine yardımcı olabilir. Bu programlar, bireysel ihtiyaçlara göre şekillendirilir ve öğrencinin okuma, yazma ve heceleme becerilerini güçlendirmeyi hedefler. Günümüzde, teknolojinin gelişmesiyle birlikte disleksi tedavisinde çeşitli yazılım ve uygulamalar kullanılmaktadır. Sesli kitaplar, okuma ve yazma programları gibi teknolojik araçlar, disleksiye sahip bireylerin öğrenme süreçlerini destekleyebilir.” açıklamalarında bulundu. 

Disleksinin tedavi sürecinde okul ve ailenin rolü nedir? Bu sürece nasıl destek olabilirler?

Aile ve öğretmenlerin tedavi sürecinde büyük önem taşıdığını belirten Harun Ülger; disleksiye sahip bireylerin özgüven eksikliği gibi psikolojik sorunlara sahip olabileceğini söyledi. Psikologların disleksiye sahip bireylerin duygusal ve sosyal becerilerini geliştirmelerine yardımcı olabileceğini söyleyen Uzman Psikolojik Danışman Harun Ülger;


 “Disleksi tedavisinde, öğretmenlerin ve ailelerin de eğitimi büyük önem taşır. Öğretmenler, disleksiye sahip öğrencilerin ihtiyaçlarını daha iyi anlayarak, onların eğitim süreçlerine daha etkili bir şekilde katkıda bulunabilirler. Aynı şekilde, aileler de çocuklarının evdeki eğitim süreçlerine aktif olarak katılarak, onlara destek olabilirler. Disleksi, bireylerde özgüven eksikliği ve düşük benlik saygısı gibi psikolojik sorunlara neden olabilir. Bu nedenle, psikolojik destek almak da tedavi sürecinin önemli bir parçasıdır. Psikologlar, bireylerin duygusal ve sosyal becerilerini geliştirmelerine yardımcı olabilirler.”  ifadelerini kullandı.

Son olarak manisameydangazetsi.com.tr mikrofonlarına disleksi ile ilgili açıklamalarda bulunan Harun Ülger;

“Sonuç olarak, disleksi, bireyin yaşamını etkileyen önemli bir öğrenme bozukluğudur. Ancak, erken teşhis ve doğru tedavi yöntemleriyle, disleksiye sahip bireyler de başarılı bir eğitim hayatı ve sosyal yaşam sürdürebilirler. Toplum olarak, disleksiye karşı daha bilinçli ve duyarlı olmalı, bu bireylerin ihtiyaçlarına uygun eğitim ve destek programları geliştirmeliyiz. Disleksi, bir engel değil, aşılması gereken bir zorluktur ve doğru yaklaşımlarla bu zorluklar aşılabilir.” dedi

Whatsapp Image 2024 03 24 At 13.01.19

Muhabir: ELİF YILDIRIM