Çocuğun güven duyduğu ve bağlı olduğu kişi ve ortamdan uzaklaşma korkusu yaşadığını belirten Çakmakcı, ebeveynleriyle bağımlı bir ilişki biçimi geliştiren çocukların akranlarıyla ilişki kurmada güçlük yaşayabileceğini vurguladı. Okula gitme isteksizliğinin sonraki yıllarda da görülebildiğini belirten Çakmakcı, bu durumun 15 günden uzun sürmesi halinde bir uzmana danışılması gerektiğini söyledi.
İstanbul Atlas Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Psikoloji Bölümü’nden Dr. Öğretim Üyesi Hale A.Kahyaoğlu Çakmakcı, uzun bir yaz tatilinin ardından çocukların okula uyum sürecinde adaptasyon sorunu ile karşılaşabileceğini, ilk kez okula başlayan çocukların bir kısmında “okul reddi” görülebileceğini söyledi.
Sonraki yıllarda da ortaya çıkabiliyor
Okul reddinin, “Çocukların bazı ruhsal sorunlardan ötürü okula gitmeyi istememe ya da okula gitmemesi olarak sonuçlanan bir durum” olarak tanımlanabileceğini belirten Çakmakcı, “Bu durum, bazen mide bulantısı, baş ağrısı gibi somatik yakınmalarla baş gösterir. Kreş-anaokulu gibi ilk defa okul ile temas edildiğinde de görülebilirken, okul hayatının herhangi bir evresinde de ortaya çıkabilmektedir” diye konuştu.
Bağımlı ilişki biçimi de neden olabiliyor
Okula gitme isteksizliğinin altında yatan birçok nedenin olabileceğini ifade eden Çakmakcı, “İlk defa okula başlayacak olan çocuklar, bir belirsizlikle karşı karşıyadır. Güven duyduğu ve bağlı olduğu kişi ve ortamdan uzaklaşma korkusu yaşamaktadır. Hele ki zeminde kaygılı bir yapılanması varsa bu, çocuğu daha tedirgin edebilir. Kaygı bozuklukları, ayrılık anksiyetesi, son dönemde aileden uzaklaşmayla bağlantılı travmatik yaşantılar, kardeşin doğumu gibi önemli hayatî değişiklikler, aşırı koruyucu ebeveyn tutumları bazı sebeplerindendir. Ayrıca ebeveynler çocuklarıyla bağımlı bir ilişki biçimi geliştirmiş ve çocuklar yaşıtlarından ziyade ebeveynleri ile temas etmişse, akranlarıyla ilişki kurmada güçlük yaşayabilir” dedi.
İleri dönemde ortaya çıkarsa başka sorunların habercisi olabilir
Dr. Öğretim Üyesi Hale A. Kahyaoğlu Çakmakcı, ilerleyen dönemde gelişen okula gitme isteksizliğinin ise dersleri takip edememe, anlayamama ve dolayısıyla Dikkat Eksikliği ve Aşırı Hareketlilik Bozukluğu, disleksi, akran zorbalığı gibi sorunların da habercisi olabileceğini kaydetti.
Geçmesini beklemeyin
Okulu reddetme halinin yaklaşık olarak iki hafta sürmesinin normal kabul edilebileceğini belirten Çakmakcı, “Bekleyelim geçer’ denilmemelidir. Bu durum 15 günden uzun sürüyorsa mutlaka yardım almak için uzmanlara başvurulmalıdır. İhmal edilmesi halinde sorun kronikleşir” uyarısında bulundu.
Okula gitmesi karşılığında ödül verilmemelidir
Çocuğun yaşadığı bu sorunla başa çıkmasında yapılması gerekenlere dikkat çeken Çakmakcı, “Bu durumda çocuğa kızmak ve büyük tepkiler vermek içinde bulunulan durumu daha da çıkmaza sokar. Okula gitme karşılığında ödüller verilmemelidir. Bunlar yerine dil gelişimi düzeyiyle uyumlu, neden okula gitmek istemediği konuşulup çocuk ikna edilmeye çalışılır. Çocuk istediği zaman ailesinin okula gelebileceği fikrine kapılmamalıdır. Bu yüzden uyum sürecindeki aşamalı yaklaşım sonlandıktan sonra hala sorunlar devam ediyorsa uzmandan yardım alınmalıdır” diye konuştu.
Önce ebeveynler kaygılarını kontrol etmeli
Okula adaptasyon sürecinde yapılması gerekenlere değinen Dr. Öğretim Üyesi Hale A. Kahyaoğlu Çakmakcı, anne ve babalara tavsiyelerini şöyle sıraladı:
“Okul başlamadan önce ya da başladıktan sonra sık sık okul binasının civarında gezin ve çevreyi tanıtın.
Birlikte okul alışverişine çıkın ve çocuğun seçeceği defterleri kalemleri alın.
Kendi kaygılarınızı kontrol edin. Aile üyeleri eğer okulların başlamasını bir sorun olarak görüp kendileri stres olursa bu durum çocuklar tarafından hissedilir. Ebeveynlerin çocuktan ayrışma süreci de bu durumu etkiler. Ebeveynler rahat ve okul konusunda net olmalılar.
Okulla ilgili olumlu özelliklerin paylaşılacağı bir sohbet ortamı meydana getiren.
Youtuber olmak isteyen ve okumak istemeyen çocuklar furyasıyla karşı karşıyayız. Seçeceğiniz influencer’ların ve çocuklarının, çocuğunuza model teşkil etmesi önemlidir. Eğitim hayatını destekleyen kişileri seçmeye özen gösterin.
Çocukla daima onun dilinde iletişim kurmaya ve onu anlamaya çalışın.
Evde bulunmayı çok cazip hale getirmeyin. Ev her şeyin yapılabildiği bir özgürlükler diyarı olursa oradan ayrılmak istemeyecektir. Sınır ve kurallar evde de olmalıdır.
Okula başlayan çocuklara özel hikâye kitaplarından temin edin. Çocuğa model olabilecek kitap ve yaşına uygun filmleri izletin.
Aile içinde eğitimin önemi ifade edin. Eğitim ve alışkanlıklar önce ailede sonra okulda kazanılır. Aile sisteminin eğitime verdiği önem de belirleyicidir.
Okul hayatı çok sıkıcı tatil çok eğlenceli olmamalıdır. Aileler her zaman kendi içinde eğlenebileceği etkinlikler geliştirmelidir.
Tatillerde ve okul dönemlerinde kurallarda büyük değişiklikler yapmayın. Bu durum okul sürecine uyumu zorlaşır.
Gerektiğinde yardım almaktan kaçınmayın.”