Sporda özellikle futbolda transfer sözcüğüne alışığız.
Transfer mevsimi, transfer dönemi, ara transfer gibi.
Bir sporcu takımından başka bir takıma ücret karşılığında transfer olur.
Artık o takımın oyuncusudur.
Ta ki başka bir takıma gidinceye kadar ya da jübile yapıncaya kadar.
Bu durum nahoş olarak karşılanmaz.
Eşyanın tabiatına aykırı değildir.
Tam tersine uygun, makul görülür ve kabul edilir.
Bir yerde sporcunun akıttığı terinin karşılığı ve ekmek parasıdır.
Peki, siyasi transferlere ne demeli?
Sizleri bilmem ama ben oldum bitti bu siyasi transferlere sıcak ve olumlu bakmıyorum.
Tamamen Seçmen iradesine saygısızlık olarak görüyorum.
Düşünün bir seçimde en büyük irade kimde? Cevap seçmende.
Peki, seçmenin iradesini değiştirmeye hangi güç yeter?
Cevap hiçbir güç yetmez, yetmemelide.
Seçimlerde muhtarlık ve bağımsız adaylar dışında tüm seçimler aday ismiyle değil, parti adına yapılır.
Belediye, il özel idare meclis üyeleri, Belediye Başkanları, Milletvekilleri gibi tüm adaylar bir partinin şemsiyesi altında seçime girer ve seçilir.
Artık seçildikten sonra seçildiği makamın gerektirdiği hizmetleri yapmakla görevlidir.
Sorumluluğu da kendisini seçen seçmenlere karşıdır.
“Ben seçildiğim parti ile anlaşamadım, beni seçen seçmenlerinde iradesine saygı duymuyorum ve başka bir partiye transfer! Oluyorum”
Bence böyle olmamalı.
Peki, ileriki günlerde yeni transfer olduğun parti ile de anlaşamasan oradan da başka bir partiye mi gideceksin?
Seçilen seçildiği partide hizmetine devam etmeli, anlaşamazsa da hem partisinden hem de görevinden istifa etmeli.
Seçim önce parti değiştirmeler normaldir.
Benim anlatmak istediğim seçime girip, kazanıp hizmet zamanı parti değiştirmenin yanlışlığını vurgulamaktır.
Bunun tersini düşünenlerde vardır mutlaka en başta transferini gerçekleştiren seçilmiş kişi.
O da onların düşüncesi.
Yaş itibari ile ben hatırlıyorum hatırlayanlarda vardır mutlaka 95-96 yıllarında bir Afyon milletvekilimiz vardı. Bu konularda uzmandı. Bir ay içersinde üç parti değiştirmiş adının başına da “fırıldak” sıfatı takılmıştı. Transfer olduğu partiler de ideolojik olarak bir birine zıt partilerdi.
Burada söz konusu transferi yapan parti ya da partilere de şaşırmamak elde değil. Bu gün mensup olduğu partiden ayrılıp gelen, kendisini seçen seçmenin iradesine saygısızlık yapan, yarın yeni geldiği partiden de başka bir partiye gitmeyeceğini kim bilebilir ki.
Bu tip transferler kamuoyunda da çeşitli söylentilere yol açar.
Transferi sorgulamalar başlar.
Olmayan bir eylemi olmuş gibi anlatımlar başlar.
“Şüyuu vukuundan beter” diye bir sözümüz var.
Yani gerçekleşmeyen bir işin dilden dile gerçek gibi anlatılması.
Bu tip söylemlere yer verilmesine meydan bırakılmamalı.
Seçilen seçildiği yerde kalmalı ya da partisinden istifa ediyorsa seçildiği makamdan da istifa etmeli.
Siyasette transfer olmamalı.
Siyasi transfer
İbrahim Akbalık
Yorumlar (1)