57 yıllık yaşama 11 savaş, 24 madalya, 7 nişan. 13 kitap, 1 ülke ve milyonlarca özgür insan…
Bir ulusun bağımsızlığını kazanması için adanmış bir hayat…
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, vefatının 86. yılında özlem ve minnetle anıldı. Anıtkabir ve Dolmabahçe… Ülkenin dört bir yanında vatandaşlar, Atatürk'ün hatırasına saygı sunmak için toplandı. Manisa’da da saatler 9.05’i gösterdiğinde hayat 2 dakikalığına durdu. Şehir sessizliğe büründü ve siren sesleri Manisa’yı kapladı. İki dakika boyunca Manisalılar Ata’sına olan sevgisini, saygısını, özlemini bu sessiz duruşla sergiledi. Bayraklar yarıya indi. Yüreklerde ise aynı duygu saygı, sevgi, minnet…
Mustafa Kemal Atatürk kimdir?
Mustafa Kemal Atatürk 1881 yılında Selânik'te Kocakasım Mahallesi, Islâhhâne Caddesi'ndeki üç katlı pembe evde doğdu. Babası Ali Rıza Efendi, annesi Zübeyde Hanım'dır. Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu, ilk Cumhurbaşkanı’dır.
57 yıllık ömrünü Türk Halkının bağımsızlığına adamıştır. Ömrü cephelerde geçmiş, genç yaşında askeri dehasıyla, halkına duyduğu derin sevgi ve özgürlük tutkusu ile bir ulusun lideri olmayı başarmıştır. Cumhuriyet'in kurucusu, bir milletin kurtuluşuna liderlik eden bir başkomutan, çağdaşlaşma yolunda millete rehberlik eden bir başöğretmen olmuştur. Vefatının üzerinden 86 yıl geçmiş olsa da Onun Türk Halkına kazandırdığı değerler hala diridir. O'nun mirası, her geçen gün daha da büyüyerek yaşamaya devam etmektedir
Çanakkale'den Sakarya’ya, Kurtuluş Savaşı’ndan Cumhuriyetin ilanına kadar bir milletin kaderini değiştiren bir lider. O yalnızca bir komutan değil, aynı zamanda bir öğretmendi. Türk milletinin bağımsızlık için gösterdiği direncin simgesiydi. "Çanakkale geçilmez!" dedirterek düşmana, bir ulusun geleceğini şekillendirdi.
24 yaşında Şam'da 5’inci Ordu'da, 26 yaşında Selanik'te 3’üncü Ordu'da, 28 yaşında Hareket Ordusu'yla İstanbul'da, 29 yaşında Picardie Manevraları'nda, 30 yaşında Trablusgarp'ta Şark Gönüllüleri Komutanlığı'nda, 31 yaşında Balkan Savaşları'nda, 32 yaşında Edirne'de,33 yaşında Sofya'da, 34 yaşında Çanakkale'de tümen komutanı, 35 yaşında Diyarbakır'da kolordu komutanı, 36-37 yaşında Suriye ve Filistin'de ordu ve ordular grubu komutanlıkları, 38 yaşında Anadolu'da başlattığı Kurtuluş Savaşı ile milletinin başında yer aldı.
Kısaca O, 57 yıllık bir ömre, 11 savaş, 24 madalya, 7 nişan, 13 kitap, bir ülke ve milyonlarca özgür insan sığdıran bir liderdir.
Çanakkale’den kurtuluş’a, bir ulus diriliyor
Mustafa Kemal Atatürk, Çanakkale Savaş’ında "Çanakkale Geçilmez" dedirterek dünya sahnesine çıkmış, Conkbayırı'ndan Anafartalar’a kadar uzanan destanıyla milletine olan sadakatini defalarca kanıtlamıştır. Mustafa Kemal askerlerine "Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum!" emri cephenin kaderini değiştirmiştir.
Mustafa Kemal, Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’na katılmış olduğunu, 27 Ekim 1913’ten itibaren Ataşemiliter olarak görev yaptığı Sofya Büyükelçiliği’nde öğrenmiştir. Bu durumu, “bir felaket” olarak değerlendirmiş, aktif görev almak amacıyla Başkomutanlık Vekâleti’ne başvurarak rütbesine uygun görev istemiştir.
18 Mart 1915'te Çanakkale Boğazını geçmeye kalkan İngiliz ve Fransız donanması ağır kayıplar vermiş ve Gelibolu Yarımadası'na asker çıkarmaya başlamıştır. 25 Nisan 1915'te Arıburnu'na çıkan düşman kuvvetlerini, Mustafa Kemal'in komuta ettiği 19. Tümen Conkbayırı'nda durdurmuştur. İngilizler 6-7 Ağustos 1915'te Arıburnu'nda tekrar taarruza geçmiştir. Anafartalar Grubu Komutanı Mustafa Kemal 9-10 Ağustos'ta Anafartalar Zaferini kazanmıştır. Bu zaferi 17 Ağustos'ta Kireçtepe, 21 Ağustos'ta II. Anafartalar zaferleri takip etti. Çanakkale Savaşlarında yaklaşık 253 bin şehit verildi.
Dünyanın en önemli muharebeleri arasında yer alan, 1914 yılında başlayan 1.Dünya Savaşı'nın seyrini değiştirecek bir etkiye sahip olan Çanakkale Savaşında Mustafa Kemal, Çanakkale'de bir kahramanlık destanı yazıp İtilaf Devletlerine "Çanakkale geçilmez!" dedirtti. Ülke çapında Mustafa Kemal Atatürk'e olan inanç çok daha güçlü noktaya ulaştı.
19 Mayıs 1919 Kurtuluş ateşi
9 Mayıs 1919, "Ya istiklal ya ölüm" parolasıyla yürütülen Kurtuluş Savaşı'nın başlangıcı olarak tarihe geçti.
Mondros Mütarekesi'nden sonra İtilaf Devletleri'nin Osmanlı topraklarını işgale başlamaları üzerine; Mustafa Kemal 9. Ordu Müfettişi olarak 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktı. Atatürk’ün Samsun’a ayak basması kurtuluş yolunda atılmış önemli adımlardan biriydi. Samsun’a çıktığında yanında sadece inanmışlığı ve halkına olan güveni vardı. 19 Mayıs 1919'da Mustafa Kemal, bağımsızlık meşalesini yaktı ve tüm ülkeyi bir araya getirdi.
Atatürk Samsun’a çıkmasının ardından 22 Haziran 1919'da Amasya'da yayımladığı genelgeyle "Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararının kurtaracağını" ilan edip Sivas Kongresi'ni toplantıya çağırdı. 23 Temmuz - 7 Ağustos 1919 tarihleri arasında Erzurum, 4 - 11 Eylül 1919 tarihleri arasında da Sivas Kongresi'ni toplayarak vatanın kurtuluşu için izlenecek yolun belirlenmesini sağladı.
Kurtuluş Savaşı 15 Mayıs 1919'da Yunanlıların İzmir'i işgali sırasında düşmana ilk kurşunun atılmasıyla başladı.
Cumhuriyetin ilanı ve ilk Cumhurbaşkanı
23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni açarak halkın egemenliğini ilan etti. Atatürk, dünyada eşi ve benzeri olmayan bir ilke daha imza attı. Çocuklara verdiği değeri göstermek için TBMM’nin açılış gününü çocuklara bir bayram olarak armağan etti. O günden beri 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak tüm yurtta kutlanmaya başladı.
23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi açılması ile Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması yolunda önemli bir adım atılmış oldu. Meclis ve Hükümet Başkanlığına Mustafa Kemal seçildi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi, Kurtuluş Savaşı'nın başarıyla sonuçlanması için gerekli yasaları kabul edip uygulamaya başladı.
24 Temmuz 1923’te Lozan Antlaşması imzalanmış, yeni Türk Devleti’nin bağımsızlığı kabul edilmişti. İkinci dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin toplanmasından 2 ay sonra 13 Ekim 1923’de Ankara Türkiye Devleti’nin Hükümet Merkezi oldu. Mevcut rejimin isminin de bütün açıklığı ile konulması, yeni devletin başkanının seçilmesi gerekiyordu.
29 Ekim 1923 yılında Cumhuriyet ilan edildi ve Atatürk ilk cumhurbaşkanı seçildi. Kurduğu Cumhuriyet ile Türk milletine bağımsız bir gelecek sundu. Egemenliğin kayıtsız ve şartsız millete ait olduğunu dünyaya haykırdı. Atatürk, "En büyük eserim" dediği Cumhuriyet'i de gençlere emanet bıraktı.
Cumhuriyetin ilanı ile “Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir” kuralı, artık devlet yönetiminde, en belirgin şekliyle yerini aldı.
Cephe dışında Atatürk, kitap müzik zeybek…
Atatürk, bir liderden çok daha fazlasıydı. O, tarihin akışını değiştiren, halkını peşinden sürükleyen, her alanda ilham veren bir liderdi. Kitapları, müziği, hayata bakışı, doğaya duyduğu sevgi…
Kitap okumayı, müzik dinlemeyi, zeybek oynamayı, ata binmeyi ve yüzmeyi çok severdi. Zeybek oyunlarına, güreşe, Rumeli türkülerine aşırı ilgisi vardı. Tavla ve bilardo oynamaktan büyük keyif alırdı. Sakarya adlı atıyla, köpeği Fox'a çok değer verirdi. Zengin bir kitaplık oluşturmuştu. Akşam yemeklerine devlet ve bilim adamlarını, sanatçıları davet eder, ülkenin sorunlarını tartışırdı. Temiz ve düzenli giyinmeye özen gösterirdi. Doğayı çok severdi. Sık sık Atatürk Orman Çiftliği'ne gider, çalışmalara bizzat katılırdı.
Atatürk özel yaşamında sadelik içinde yaşamıştır. 29 Ocak 1923'de Latife Hanımla evlenmiştir. Çocukları çok seven Atatürk Afet (İnan), Sabiha (Gökçen), Fikriye, Ülkü, Nebile, Rukiye, Zehra adlı kızları ve Mustafa adlı çobanı manevi evlat edinmiştir. Gençlere çok güveniyordu. En büyük eserim" dediği Cumhuriyet'i de gençlere emanet bırakmıştır. Atatürk, “Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir” diyerek başladığı Gençliğe Hitabesini “Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!” diyerek bitirmiştir.
1938 sozsuzluğa yolculuk
10 Kasım 1938 saat 9.05'te yakalandığı siroz hastalığından kurtulamadı. İstanbul'da Dolmabahçe Sarayı'nda hayata gözlerini yumdu. Tüm yurda derin bir sessizlik ve büyük bir acı hakim oldu. Atatürk’ün acısı herkesin yüreklerini yakıyordu. O gün ve 86 yıldır her 10 Kasım’da bayraklar yarıya indi, sirenler çaldı. 86 yıldır bitmeyen bir özlem ve hasret bir ulusun yüreğinde yandı. Sadece bir millet Ata’sını kaybetmemişti. Dünyadan bir lider gitmişti. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün 10 Kasım 1938 tarihinde vefatı, sadece Türkiye'de değil çok sayıda dünya ülkesinde hüzün ve gözyaşıyla karşılandı. Dost ülkelerde bayraklar yarıya indi, ulusal yaslar ilan edildi ve hatta okullar tatil edildi.
Atatürk 21 Kasım 1938 günü törenle geçici istirahatgahı olan Ankara Etnografya Müzesi'nde toprağa verildi. Anıtkabir yapıldıktan sonra naaşı görkemli bir törenle 10 Kasım 1953 günü ebedi istirahatgahına gömüldü.
Yıl 2024 Atatürk…
Yıl 2024, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 86. Yıl dönümü. Atatürk yurt genelinde 7’den 70’e herkes tarafından hasret ile özlem ile saygı ile minnet duygularıyla anıldı. Tüm yurtta olduğu gibi Manisa’da da saat 9.05’te zaman durdu ve sirenler iki dakika boyunca çaldı. İki dakika boyunca tüm yurtta olduğu gibi Manisa’da da hayat durdu. Yüreklerde bitmeyen bir hasret ve özlem ile…
“Unutmayınız ki Atatürk; Bir isim değil ölümsüz bir fikirdir.”
Kaynak: Atatürk arşivi