Türkiye’de 26 Mart 2016'dan bu yana devam eden kalıcı yaz saati uygulaması, öğrenciler, öğretmenler ve veliler arasında rahatsızlık yaratıyor. Elektrik enerjisinden tasarruf amacıyla yürürlüğe giren bu uygulamanın eğitim üzerinde olumsuz etkiler yarattığı ifade ediliyor. Sabahçı grup öğrencileri, hafta içi gün doğmadan okula gitmek zorunda kalıyor. Bu durum, öğrencilerin uykulu ve yorgun bir şekilde ders başı yapmasına neden oluyor. Öğrenciler özellikle ilk iki dersi verimsiz geçirirken, uzmanlar bu durumun akademik başarıyı olumsuz etkilediğini belirtiyor. Ayrıca, karanlıkta okula gitmek zorunda kalan öğrencilerin, başıboş köpekler gibi güvenlik sorunlarıyla karşı karşıya kalması, aileleri endişelendiriyor. Uzmanlar, kalıcı yaz saati uygulamasının öğrencilerin biyolojik ritmini bozduğunu ve gün ışığından yeterince yararlanılamadığı için enerji tasarrufu sağlamadığını savunuyor. Uygulamanın, hem çocukların sağlığına hem de güvenliklerine zarar verdiği vurgulanırken, eğitimde de verimliliği düşürdüğü ifade ediliyor. Veliler ve eğitimciler, kalıcı yaz saati uygulamasının gözden geçirilmesi gerektiğini ve özellikle öğrencilerin daha sağlıklı bir şekilde okula gitmeleri için çözüm üretilmesi gerektiğini dile getiriyor. Manisa’da bulunan ikili eğitim gerçekleştiren okullarda ise 30 dakika ders işleniyor. Bu ders dakikası da yeterli olmuyor. Manisa’da yaşayan vatandaşlar, yetkililerden yardım talep ediyor. Konu ile ilgili Manisa Meydan Gazetesi’ne özel açıklamalarda bulunan Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Manisa Şube Başkanı Mehmet Ramazan, hiçbir öğrencinin bu uygulamada dersten verim alamadığını ileri sürdü.
“Dersler verimli geçmiyor”
Eğitim Sen Manisa Şube Başkanı Mehmet Ramazan, 2016 yılından bu yana yaklaşık 8 yıldır yaz saati uygulamasında ısrar edildiğini dile getiriyor. Mehmet Ramazan, “Özellikle batı illerimizde, güneş ışığından yeterince faydalanılamadığı için çeşitli sıkıntılar yaşanıyor. Güneş erken batıyor ve geç doğuyor, bu da büyük sorunlara yol açıyor. Hiçbir öğrenci karanlıkta ders almak zorunda kalmamalıdır, çünkü bu durum verimliliği düşürüyor. Öğrenciler de bu durumu dile getiriyorlar. Valiliklere, okullarda ders sürelerinin düzenlenmesi için yetki verilmiş durumda. Bazı okullarda ders süreleri 30 dakika olarak belirlenmiş. Ancak özellikle ilkokullarda, dersin ilk 10-15 dakikası toparlanma süreciyle geçiyor. Bu zaman harcandığında geriye ders anlatmak için yeterli bir süre kalmıyor. Oysa bu sorunu çözmek için çok basit bir yöntem var. Neredeyse tüm Avrupa ülkeleri yaz saati uygulamasından vazgeçip kış saati uygulamasına geçiyorlar. Bu sayede güneş ışığından daha fazla faydalanıyor ve enerji tasarrufu sağlıyorlar. Avrupa ülkeleri 22 Ekim'de kış saati uygulamasına geçtiler. Böylece hem güneş ışığından daha fazla yararlanıyorlar hem de enerji tüketimini azaltıyorlar. İş ve okul saatlerinde enerji tüketimi artıyor, bu yüzden yaz saati uygulaması enerji tasarrufu sağlamıyor. Karanlıkta eğitim alındığında ışıklar açılmak zorunda kalınıyor ve bu da gereksiz enerji tüketimine yol açıyor. Bu uygulamaya ısrarla devam etmek anlamsız ve herkes için mağduriyet yaratıyor. Bu durum, sağlıklı bir eğitim ortamı olmaktan çıkıyor” diye konuştu.
“Önümüzdeki günlerde benzer sorunlarla karşılaşacağız”
Manisa’da bazı okullarda ders sürelerinin 30 dakika olduğunu öne süren Mehmet Ramazan, son olarak şunları söyledi: “Manisa’daki bazı okullarda ikili eğitimde ders süreleri 30 dakikaya düşürüldü. Ancak öğrencilerin her zaman derse hazır olduğu düşüncesi yanıltıcıdır. Devlete soruyoruz: Neden yaz saati uygulamasında ısrar ediliyor? Bu uygulama her alanda sorunlara neden oluyor. Eğer böyle bir uygulamada ısrar edilecekse, ders süreleri yeniden düzenlenmelidir. Örneğin, 7 saat ders yerine 6 saat ders yapılsın ama ders süresi 40 dakika olsun. Bu, daha iyi bir çözüm olarak değerlendirilmektedir. Öğretmenlerin derslerini bölmeden farklı çözümler üretilmelidir. Okullarda hâlâ temizlik sorunu yaşanıyor. Bazı okullarda hastalıkların başladığını öğretmenlerimiz bize bildiriyor. Önümüzdeki günlerde benzer sorunlarla karşılaşacağız. Sağlıktan tasarruf edilmez; bunu anlatmamız ve anlamamız gerekiyor.”