AK Parti Manisa Milletvekili ve Grup Başkanvekili Bahadır Yenişehirlioğlu son günlerde ödül törenlerinde yaşananlara ilişkin sosyal medya hesabından bir paylaşımda bulundu. İsrail zulmüne tepki gösteremeyen, insanı merkezine alamayan sanatçıları hedef alan Yenişehirlioğlu sanatçıların duyarlılık noktasında daha hassas olması gerektiğini ifade etti.
Yenişehirlioğlu’nun ey ödül sen nelere kâdirsin başlıklı yazısı şu şekildeydi;
“İNSANIN ACISINDAN MAHRUM BIRAKILMIŞ SANAT EKSİK KALMIŞTIR”
Ödül, kelime anlamı itibarıyla bir başarı karşılığında verilen armağan, mükâfat olarak tanımlanabilir. Dünyada sanatsal başarıların mükafatlandırıldığı ödül törenleri, geniş kitlelerin yoğunlukla takip ettiği, sevilen ve başarılı sanatçıların ortaya çıkarttıkları performanslar doğrultusunda muvaffakiyetlerinin takdir edildiği organizasyonlardır. Sanat ise insanla doğrudan iştigal eden bir kavramdır. Bizzat insanla ilgili olan bu kavram, insanın başarı ve mutluluklarının yanı sıra elbette acısı ve üzüntüsü ile de alakalı olmak ZORUNDADIR. Yani insanın yalnızca eğlence, sevinç ve mutluluğu baz alınırsa sanat eksik kalmış, noksan bırakılmış olacaktır. Türkiye dahil dünyanın dört bir yanında düzenlenen ödül törenlerinde bir âdet hatta gelenek olarak; ödül alan sanatçının mikrofonun başına geçmesi ve bir konuşma yapması beklenir. Teşekkürlerin ifade edilmesi mahiyetinde uzatılan bu mikrofon zamanla dünya ile ilgili fikirleri beyan etmek adına bir araç ve bir turnusol haline de gelmiştir. Bu öyle bir turnusoldur ki; insana değer verenle vermeyeni, yaşam hakkına saygı gösterenle göstermeyeni, ötekini tanıyanla tanımayanı, insani değerler manzumesini içselleştirenle içselleştirmeyeni çok net bir şekilde ortaya çıkartmaktadır.
“SANATÇI DUYARLI OLMALIDIR”
Duyarlılık; sanatçı için kendini güncel tutma imkânı, geliştirme alanı ve başarı parolası olmanın yanında sorumluluklar listesinin ilk ve en değerli maddesidir. Sanatçı için duyarlılık; ruhunda ilham filizlerini besleyecek su, sosyal açlığını giderecek gıda, vicdan ciğerlerini besleyecek oksijen kadar hayatidir. Maatteessüf bu hassasiyet günümüzde kendisini akılalmaz ve önlenemez bir yozlaşmanın pençesine bıraktı ve şu anda can çekişmekte… Elbette her fikir ve düşünceye açık olmak önemli bir haslettir ancak ortada insanlık adına bir enkaz var ise; herkes eline kürek almalı, herkes çuval taşımalı ve herkes yanan ateşi söndürmek için köşe bucak vicdan çeşmesi aramalıdır. Bu aksiyonun ise bırakın sessiz kalanı olmayı, BAŞROLÜ sanatçılar olmalıdır. Topluma mâl olmak inisiyatif alabilme kabiliyetini de beraberinde getirmektedir.
“KORKAKLARA AH’LAR, VAH’LAR; CESURLARA SELÂM OLSUN!”
Bugün dünya üzerinde ödül alan her sanatçı için o mikrofon Filistin’de ve Gazze’deki masumların feryatlarını duyurmak için bir araç olmalıdır. O sahne mazlumların acısının paylaşılacağı bir platform, hayatını kaybeden kadın ve çocukların matem evi olmalıdır. O ödül zalimlik kalesine dikilecek cesaret bayrağı olmalıdır. Sarsılırken insanlık, titrerken vicdanlar, buhranlarla boğuşurken aydınlık, karanlığı görmezden gelenlere, belli mahallelere yaranabilmek için evinden olmayı tercih edenlere ve gündemine “insanı” almayanlara AH’lar VAH’lar olsun. Ve fakat umutsuz değiliz… Dili, dini, ırkı ve meşrebi farketmeksizin; herkes unutmuşken, kimse bahsetmezken, çoğunluk görmezden gelirken, ucuzluk para ediyorken “çocuklar ölmesin” diye haykıran, o sahnede zulmü zalimin yüzüne çarpan tüm cesur yüreklere selam olsun. Bizim umudumuz insandandır, insanın acısına yüz çeviren insancıktan değil.”