Sevgili okuyucularım;

            Bugün Ege’nin incisi, Didim’de çevre savunucularının, Kent aktivistlerin ve sosyal medya kullanıcılarının feryat sal çevre duyarlılıkları, tamamen yok edilmek üzeredir. Çok seslilik, Didim’deki merkezi idare, yerel yöneticiler ve yaşayan halkının çaresizliklerini dile getirirken, Didim’in artık yivi olmayan bir kente dönüştüğünü kabullenmiş bir toplumun mevcudiyetini görmüş oluyoruz.

      Didim’in incisi koyları Ölümle Savaşıyor. Çıkarlara dayalı basın haberleri halka güven vermemekle birlikte, halkın haber alma haklarını ört bas etmektedirler. “Müstesna olarak, gerçek habercilik yapan yerel basındaki bazı duyarlı olanları tenzil ediyorum.”   Yerel gazetelerden birinin yayınladığı bir habere göre, üç hafta öncesine kadar, Didim’in batı kıyı bölgesinde bölgesindeki bölgesel bir su ürünleri şirketi, Didim’in Güzelim bir koyunda Balık çiftlikleri oluşum alanı için feda edileceğinin sinyalini vermiş oldu. Geçmişte yaşanan balık çiftliklerinin olumsuzluklarının ve çirkin kalıntı görüntüleri halen Akbük çevresinden temizlenememiştir. Deniz suyu kirliliklerinin seviyeleri ve hacmi hakkında düzenli olarak istatistikler ve yayınlananlara göre, ancak kıyıların durumu o kadar kötü konumdaydı ki, şirketlerin rant verileri yöre halkının üzerine kabus gibi çökmüştü. Sosyal medya kullanıcıları, politik-sosyal aktivistler ve çevre savunucuları da dahil olmak üzere çeşitli gruplar, Didim'i çevreleyen ekolojik trajediye odaklanmak için birkaç gün önce geniş bir kampanya başlatacaklarının duyumunu almış oldum.

     Hadi kolay gelsin diyelim.

       Dünyanın sekizinci harikasına sahip olan Didim aynı zamanda dünyada çalışan halkın başkaldırdığı ilk (Grev yapılan) bir kent olma özelliğini taşımaktadır.     

     Artemis Mabedinin. Mimarı Panienie Mileti Dephnis’un eserine sahip olmaktadır. Tapınak yapım işi uzun yıllar sürer ve bu arada Milet’in hazinesini de bir hayli sarsar. Hatta mabedin inşaatında çalışan usta ve işçiler ücretlerini alamadıkları için ücretlerini alıncaya kadar çalışmazlar. Bir anlamda bu iş bırakma eylemi tarihin ilk grevi sayılmaktadır.

    Osmanlı imparatorluğu zamanında Kent ismini yoran (Yeronda) olarak sürdürmüş. 1955 depreminden sonra devlet tarafından yaptırılan afet evlerine halkın yerleşiminden sonra “YENiHiSAR” adını almıştır. Sonrasında isim benzerliğine meyil vermemek için dünya üzerinde sadece bir yerde bulunan ve kök olarak “DIDYMAION” ‘dan gelen “DIDIM” ismine sahip olmuştur

        Didim den 20 km kuzeydeki Milet şehri çok önem taşımaktadır. Milet kent sakinleri kendi hastalıklarının tedavisine şifa aramak için 20 Km. mesafeyi yürüyerek geldikleri ve diğer yöre halklarının geleceklerini öğrenme ve dertlerine çare bulma isteklerini karşılamak için yapılmış olan. Apollon Tapınağına “DİDİYMEİON” “KUTSAL YOL” dedikleri yolla yürüyerek gelerek Tıp Biliminde Şizofren hastalıklarının ilk tedavi merkezi niteliğine  sahip olma zözelliği taşımaktadır. İlk çağ yazarları bu tedavi merkezini ve “Kutsal Yol” nitelendirme özelliğini günümüze kadar taşımışlardır. Bizler bu özelliği koruyabildik mi? Elbette hayır. İnanç Turizmi yok edilmiş oldu.

   Tarihe geçmişte birçok alanda damgasını vuran Didim, bu gün duyarsızlar (Yivsiz) kenti özelliğini taşımaktadır. Tarihteki kök sel irsi dokusuna sahip olamadığı gibi, doğanın karşılıksız verdiği güzellik nimetlerine de sahip çıkılmadığı görülmektedir.

    Merak ediyorum;  Yerel öneticiler neden tarihsel “İRS” araştırmasını uluslararası sempozyumlara taşımamaktadırlar. Uluslararası kültür festivali 2 kez yapılmak istense de başarılı olunamamıştır.

     CHP İstanbul Milletvekili Akif Hamzaçebi'nin de katıldığı .Didim Belediye Başkanı Ahmet Deniz Atabay’in konuk olduğu, Halk TV kanalında yayınlanan Serhan Asker ile Görkemli Hatıralar programının canlı yayınını izledik.  Aytepe parkında gerçekleşen canlı yayın programına halk müziğinin güçlü seslerinden Güler Duman ve Caner Yiğiter seslendirdiği parçalarla programa renk kattıları görüldü. Başkan Atabay ile CHP İstanbul Milletvekili Akif Hamzaçebi programda Didim gündemiyle ilgili sorulara değindiler. Didim’in tanıtım çalışmalarına yer verilirken.

   “Milat’tan önceki yıllarda yaşayan insanlar büyü, fal gibi şeylere çok inanırlardı diyorlardı. Bu inançları onların yaşamlarını yönlendiren en büyük faktördü Dinsel duyarlılıkları karışık ve değişikti. Kendilerince her yararlı ve güzel şeyin ayrı bir tanrısı olduğu var sayılırdı. Örneğin; Deniz Tanrısı Poseiden, aşk tanrısı Eros, Şarap Tanrısı Baküs “Dionysos”, Işık ve Güneş Tanrısı Apollon gibi.”

      Sormak istiyorum iyi güzelde, sizler neden bu sektörlerin harekete geçmesini sağlamıyorsunuz. Didim’i kendiniz için galiba kalıcı ikamet olarak görmüyorsunuz. Kent sorunu hepimizin sorunudur. Yerel yöneticiler Halk ve STK meclisleri oluşturarak halkın yönetime katkı ve katılımları sağlana bilinir. Tabi oluşturulan meclisler güdümlü meclis olmamalıdır. Didim üzerine yazılacak, anlatılacak çok şeyler var, isterim elimizi bizlerde taşın altına koyalım. İlgi ve bilgi alanlarında yardımcı olalım. Didim’in tanıtımını Uluslararası boyutlara taşıyalım. Severek yaşadığımız kentimizi gelecek nesillere yaşanacak bir konumda bırakalım.

    Sağlıklı yaşayın, sağlıcakla kalın.