2021 yılının son çeyreğine girmiş bulunmaktayız. Cumhuriyetimizin yüzüncü yılına iki yıl gibi kısa bir süre kaldı. Bu hafta resmi gazetede yayınlanan orta vadeli programda gelecek üç yılın yol haritası sunulmuş oldu. Yeni ovp de eski hedeflerden büyük bir sapma olduğunu, cumhuriyetin yüzüncü yılında iktisadi sorunların devam edeceğini görmekteyiz.
Yeni ovp de enflasyonun yıl sonunda 16,2 olarak gerçekleşeceği tahmin edilmekte. Konuya teknik açıdan yaklaşacak olursak bu rakam yıl sonunda ulaşılması çok zor görülmektedir. Şu anki mevcut durumda üfe ile tüfe arasında 26,27 puanlık fark bulunmaktadır. Üretici fiyatlarına gelen zamlar henüz tüketiciye yansımamışken yıl sonunda enflasyonun %19 dan 16 ya düşmesi çok zor bir durumdur.
Cumhuriyetin yüzüncü yılında işsizliğin çift haneli rakamlarda ve yüksek büyümenin devam edeceğini görmekteyiz. Gelir dağılımında dengesizliğin 0.41 olması büyümeden elde edilen gelirin toplumun tabanına yayılmadığının göstergesidir.
Önümüzdeki yıllarda ihracatta yeni rekorlarla birlikte aynı şekilde ithalatta da yeni rekorların kırılacağı, cari açık sorunun devam edeceği görülmektedir. İhracat artışı sadece büyümeyi sağlar. Büyüme bütün dünya ülkelerinin sorunudur. Az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin büyümeden daha büyük sorunu kalkınmadır. Büyüme niceliksel bir durum iken kalkınma niteliksel bir durumdur. Kalkınmanın önemli koşullarından biriside gelir dağılımında adaletin sağlanmasıdır.
Buradaki önemli hususlardan birisi kamu kesimi bütçe açığının çok ciddi oranda artacak olmasıdır. Hükümetin buradaki amacı kamu yatırımlarını kısarak cari işlemler açığını azaltmak olacaktır.
2011 yılında2023 için ilan edilen resmi hedeflerde milli gelirin 2 trilyon dolar, kişi başı gelirin 25 bin dolar, ihracatın 500 milyar dolar olması tahmin edilmekteydi. Bugün geldiğimiz noktada bu hedeflerin artık hayalden öteye geçemeyeceği açıktır. Türkiye cumhuriyeti yüzüncü yılına kronikleşmiş ekonomik sorunlarıyla girecektir.