İzmir’in Bayraklı ilçesinde yaşayan ve asıl mesleği tekstil teknikeri olan Ahmet Özdemir, çocukluktan bu yana toprakla iç içe büyüdü. Zaman içerisinde tohumlara olan ilgisi sebebiyle memleketi Manisa’nın Salihli ilçesinde kurduğu serada ata tohumu üretmeye başladı. Özdemir, seyahat ettiği köylerden de ulaşabildiği farklı türde meyve ve sebzenin tohumlarını alarak onların da üretimini yaptı. Daha sonra elinde bulunan meyve ve sebze tohumlarını ‘yerel tohum hareketine’ destek amacıyla çevresindeki insanlara ücretsiz bir şekilde göndermeye başladı. Ahmet Özdemir şimdi ise talebin artması üzerine elindeki; biberden patlıcana, mısırdan salatalığa, kabaktan kavuna kadar binbir çeşit ata tohumunu, 10 yıldır Türkiye’nin dört bir yanına ücretsiz bir şekilde gönderiyor.
Toprakla olan hikayesinin çocukluktan başladığını anlatan Özdemir,
“Köyde anneanne ve dedemin yanında çocukluğunu geçirmiş bir köy çocuğuyum. Yaklaşık 8 yıl boyunca köyde dedemden ve ananemden kalma ata tohumlarla ekolojik tarım yaptım. Bunları İzmir'de, pazarlarda bunları satarak geçimimi sağlamaya başladım. 10 yıldır da yerel tohum hareketini sürdürmekteyim. Türkiye'de aslında gizli bir yerel tohum hareketi var. İnsanlar birbirleriyle takas yapıyor, birbirlerine tohum gönderiyor ve bu tohumların çoğalması için mücadele ediyorlar. Biz de arkadaşlarımla birbirimize sürekli olarak tohum gönderiyoruz” ifadelerini kullandı.
Ürettiği ve gönderdiği tohumları sosyal medya hesabından paylaştığını aktaran Özdemir, sözlerine şunları ekledi:
“Görsellerin altına insanlar ‘bu tohumdan temin edebilir miyiz?’ diye yorum yazıyor. Ben de kış bitimi, yaz başlangıcı gibi onlara söz veriyorum. Bana iletişim bilgilerini veriyorlar. Daha sonra tohumların paketlenme işlemi yapılıyor. Alıcıların adres bilgilerini de listelere ekleyip tohumları anlaşmalı bir kargo şirketiyle ücretsiz olarak Türkiye’nin her yerine gönderiyorum”
Bin bir çeşit tohum bulunuyor
Elinde bulunan ürünlerden bahseden Özdemir,
“Domates, biber, patlıcan, kavun, karpuz, kabak, su kabakları ve özellikle tıbbi aromatik bitkilerden; fesleğen, reyhan, kekik çeşitleri, yeşillik grubundan; marul, roka, maydanoz, tereler bulunuyor. Özellikle kışlıklarda lahana, karnabahar tohumları çok sıklıkta. Coğrafyamız çok zengin ve fazlasıyla yerel çeşide sahibiz. Biz maalesef sistemin dayatmış olduğu 3-4 çeşit meyve ve sebzeyi pazarlarda görüyoruz. Eğer meraklısıysak, geziyorsak da ülkemizin çeşitli coğrafyalarında bu üretimi yapan yerel üreticilerimiz var, köylü teyzelerimiz var. Onlardan bu tohumları tedarik edebilirler. Onların ürettiği kavunu, karpuzu satın alarak hem ona katkı sunabilirler hem de o kavun ve karpuzun yerel çeşit olduğunu sorduktan sonra o meyvenin tohumlarını üretim için de kullanabilirler” cümlelerini aktardı.
Özdemir aynı zamanda aynı zamanda gezgin olduğunu, gezdiği yerlerde yapılan tarımı, oradaki ürün desenini incelemeyi çok sevdiğini söyledi. Birçok tohumu da pazarlarda yaşlı üretici teyzelerin yetiştirdiği ürünlerden aldığını belirten Özdemir, şunları ekledi:
“Bir söz vardır, ‘ne verirsen elinle o gelir seninle’ diye. Ben de insanlara tohum verdikçe kendi tohum çeşitliliğim arttı. Tanıdığım birçok köylü tohumlarını bana güvenerek teslim ediyor.”
“Evimin bir odasını tohumları depolamak için ayırdım”
Elinde bulunan tohum envanterinden de söz eden Özdemir,
“Evimin bir odasını tohumları depolamak için ayırdım. Her 3-4 yılda bir tohum çeşitliliğimi yenilemek zorundayım. Çünkü tohumun embriyosu zarar görmemeli. Geçen sene çalıştığım 100 farklı çeşidi bu sene daha farklı bir 100 çeşitle çalışıyorum. Elimdeki tohum envanterimde şu an yaklaşık 550-600 civarı domates, 400-450 civarında biber, 250 civarında patlıcan, 100 civarında da kavun, karpuz ve kabak çeşitlerim var. Tohumları bozulmasın ve kurtlanmasın diye küçük kavanozlarda, odun külü, çıra ve reyhan gibi kokulu ürünlerle saklıyorum. Ödemiş'in kebapçı domatesinden Kayseri’nin Yamula patlıcanına, Sarıgöl’ün Emcelli biberinden Ödemiş'in katır alacası cinsi karpuzuna kadar envaiçeşit coğrafyalara özgü tohumlarımız mevcut” diye konuştu.
“Paha biçilemez”
Yerel tohumların tatlarının çok farklı olduğunun altını çizen Özdemir,
“‘Hibrit bir domates tohumuyla, yerel atalık sürdürebilir bir domates tohumu arasında lezzette ne gibi fark var?' diye sorarlar. Bizden sonraki genç grubumuz maalesef sadece hibrit tohumlarla beslendikleri için belki hibrit tohumu yetişen ürünleri sevebilirler. Fakat lezzet olarak yerel tohum domatesler ve diğer ürünlerdeki besin değerleri kesinlikle paha biçilemez, vazgeçilemez derecede farklı. Yerel tohumların raf ömrü kısa ama biraz da çakır toplanınca içten olgunlaşmaya başlıyor zaten. Çözümü bu şekilde sağlıyorum” ifadelerine yer verdi.