Sehirin yolları Roma’lılardan
Kalma gibiydi.
At arabaları taslı, tozlu
Yollarda zıplaya zıplaya
İlerliyordu…
Hani arabada hamile biri olsa
Erken doğum yapardı!
Gecenin karanlığında
Atların nalları taslardan zaman zaman
Kıvılcım çıkardığında
Sanki ateşten bir araba yol alıyor sanrılarına
Kapılırdınız.
Gel, git zaman.
Yollar Arnavut kaldırımlarına dönüştü
Ardılında sarkı sözleri oldu
“Dün, seni gördüm rüyamda
Arnavut kaldırımlı taş sokakta”
Yağmur yağdığında sular
Kaldırım tasları arasından toprağa
Karışır, toprak suya doyardı.
Doygunluk salt toprakta değildi.
Yağan yağmurda
Sırılsıklam olana dek
Tek basına yada
Sevdiğinle el ele yürümekte
Ruhlarda romantizm açlığını giderirdi.
Demişti ya sair.
“Ben yağmurdan yastan değil
Askından sırılsıklamım!”
O günden bu yana,
Arnavut kaldırımları
Sarı sokak ışıkları, usumuzda iz düşümü kaldı.
“Delikli zurna çıktı
Mertlik bozuldu” der Köroğlu.
Asfalt icat oldu Arnavut kaldırımları
Bozuldu…
İzmir’de bir belediye başkanına
“Asfalt Osman” lakabı verildi.
Tozlu, taslı
Arnavut kaldırımlı yollar ile
Dağ, tepe, orman, bağ, bahçe
Ziftlenip asfalta dönüştürüldü.
“Gidemediğin yer senin değildir.”
Araba firmalarının sloganı yapıldı!
Tam olarak, çağın gereği olan
Demir Ağlarla Öremedik
Ana Yurdu Dört Baştan!
Lakin
Denizi, ormanı, yesillikleri ziftleyerek basımıza çorap ördük!
Yetinmedik!
“PRESTİJLİ YOLLAR “yaptık
Sehrin cadde ve sokaklarına
Hepsi,
Işıklı, yaldızlı on numara 5 yıldız!
Yerüstüne yapacaksın seçim yatırımı
Görsün vatandaş.
Alt yapı yokmuş!Kent’i su basıp,
Kanalizasyonlar patlıyormuş!
Ortalığı insan dışkısı götürüyormuş!
Ne önemi var?
Sür yaldızı! sıkır sıkır olsun sehir!
Faruk Nafiz Çamlıbel yeni bastan yazsın;
“Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı,
Bir dakika araba yerinde durakladı.
Neden sonra sarsıldı altımda demir yaylar”
……..
Bozuk düzen taşların üstünde tıkırdıyan
Tekerlekler,yollara bir şeyler anlatıyor” diye başlayan
HAN DUVARLARI siirini.
“ Alt yapısı olmayan,
Paraların, yollara dolgu malzemesi yapıldığı
PRESTİJLİ YOLLARI gördükçe
İçim, kilit tası ile dösenmis gibi oluyor!
Dilim, düsüncelerim kilitleniyor!
Öyle ya!
Prestijli yollar yoksa
Prestijli sehirde olmuyor!
İçinde
Sanatçı, yazar, çizer, ressam, heykeltras
Düşünürve bilim insanı olmayan
Prestijli Bir sehir kimin umurunda?
Nasıl olsa bütün yollar Roma’ya çıkıyor!