I. KONUYLA İLİŞKİLİ KAVRAMLAR

A. Batıl Kavramı

Batıl kavramı; doğru ve haklı olmayan; çürük; bozuk; sakat; boş; hukuken geçersiz; dayanaksız; temelsiz; beyhude; hüküm ifade etmeyen anlamına gelmektedir. Batıl olma hali, hukuken geçersizliği ifade ettiğinden, bir evliliğin batıl olması da evliliğin geçersiz olması sonucunu doğurmaktadır.

B. Butlan Kavramı

Butlan kavramı da, geçersizlik anlamına gelmektedir. Butlan kavramı, bir hukuki duruma; batıl kavramı bir hukuki sonuca işaret etmektedir.

C. Mutlak Butlan Kavramı

Mutlak butlan halinde, işlem gerçekleşemez halde olup; hukuka uygunluğu imkansız durum söz konusudur.

D. Nisbî Butlan Kavramı

Nisbî butlan; hukukta kendiliğinden geçersiz olma, kanuna, kamu düzenine, ahlaka aykırılık hali olup; nisbî butlan halinde işlem hukuken vardır, ama yapıldığı andan itibaren geçersizdir.

E. Evlenme Kavramı

Evlenme; nişanlanmadan sonra, batıl olan evlilikler ile boşanmadan önce düzenlenen, doğrudan Aile Hukuku’nun inceleme alanına giren, farklı cinsiyetteki iki kişi arasında meydana gelen ve hukuken evlilik birliği çatısı altında ortak yaşamı ifade eden bir hukuki müessesedir.

II. BATIL OLAN EVLENMELER

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu batıl olan evlenmeleri, mutlak butlan ve nispi butlan halleri olmak üzere iki ayrı başlıkta düzenlemiştir. Zira iki farklı butlan durumuna yol açan sebepler birbirinden farklılık arz etmektedir.

A. Mutlak Butlan

1. Kanundaki Düzenleniş Yeri

Türk Medeni Kanunu’nun 145. maddesinde mutlak butlana yol açan sebeplere yer verilmekle; sayılan hallerde evlenmenin mutlak butlanla batıl olduğu belirtilmiştir. Başka bir ifadeyle, sayılan hallerde evlilik mutlak butlan sebebiyle geçersiz olmaktadır.

2. Mutlak Butlana Yol Açan Sebepler

Mutlak butlan sonucunu doğuran sebepler şunlardır:

a. Eşlerden birinin evlenme sırasında evli bulunması,

b. Eşlerden birinin evlenme sırasında sürekli bir sebeple ayırt etme gücünden yoksun bulunması,

c. Eşlerden birinde evlenmeye engel olacak derecede akıl hastalığı bulunması,

d. Eşler arasında evlenmeye engel olacak derecede hısımlığın bulunması.

3. Mutlak Butlan Davası

3.1. Mutlak Butlan Davası Kimler Tarafından Açılır?

Mutlak butlan davası, Cumhuriyet savcısı tarafından re'sen açılan davalardandır. İşbu dava, ilgisi olan herkes tarafından da açılabilmektedir.

3.2. Mutlak Butlan Davası Açma Hakkının Sınırlandığı ve Kalktığı Haller

Türk Medeni Kanunu’nun 147. maddesinde dava hakkının sınırlandığı ve kalktığı hallere yer verilmiştir. Bu kapsamda sona ermiş bir evliliğin mutlak butlanı Cumhuriyet savcısı tarafından re'sen dava edilememekte; fakat her ilgili, mutlak butlanın karar altına alınmasını isteyebilmektedir. Yine ayırt etme gücünün sonradan kazanılması veya akıl hastalığının iyileşmiş olması durumlarında mutlak butlan davası, yalnızca ayırt etme gücünü sonradan kazanan veya akıl hastalığı iyileşen eş tarafından açılabilmektedir. Evliyken yeniden evlenen bir kimsenin önceki evliliği, mutlak butlan kararı verilmeden önce sona ermişse ve ikinci evlenmede diğer eş iyiniyetli ise, bu evlenmenin butlanına karar verilememektedir. Görüldüğü üzere; ilk halde, mutlak butlan davasını açma hakkı, Cumhuriyet savcısı yönünden kalkmakta; ikinci halde, hem Cumhuriyet savcısının hem de ilgililerin dava hakkı ortadan kalkmakta; son halde de, evlenmenin butlanı kimse tarafından istenememekte ve bu halde dava hakkı tümden ortadan kalkmaktadır.

B. Nisbî Butlan

1. Kanundaki Düzenleniş Yeri

Nisbî  butlana yol açan sebepler, birden çok madde halinde düzenlenmiş olup; Türk Medeni Kanunu’nun 148-151 arası maddelerinde yer almaktadır.

2. Nisbî Butlana Yol Açan Sebepler

Nisbî butlan sonucunu doğuran sebepler şunlardır:

a. Ayırt etme gücünden geçici yoksunluk

b. Yanılma

c. Aldatma

d. Korkutma

3. Nisbî Butlan Davası

3.1. Nisbî Butlan Davası Kimler Tarafından Açılır?

Nisbî butlan davası, eşler ve eşlerin yasal temsilcileri tarafından açılabilmektedir. Nisbî butlan davası yönünden Cumhuriyet savcısının ve ilgililerin dava hakkı yoktur.

3.2. Eşlerin Dava Hakkı

a. Ayırt etme gücünden geçici yoksunluk halinde; evlenme sırasında geçici bir sebeple ayırt etme gücünden yoksun olan eş, evlenmenin iptalini dava edebilmektedir.

b. Türk Medeni Kanunu’nun 149. maddesinde sayılan yanılma hallerinde, eşlerden biri evlenmenin iptalini dava edebilmektedir. Bu haller; evlenmeyi hiç istemediği veya evlendiği kişiyle evlenmeyi düşünmediği hâlde yanılarak bu evlenmeye razı olunması ve eşinde bulunmaması onunla birlikte yaşamayı kendisi için çekilmez bir duruma sokacak derecede önemli bir nitelikte yanılarak evlenilmesi halleridir.

c. Türk Medeni Kanunu’nun 150. maddesinde sayılan aldatma hallerinde, eşlerden biri evlenmenin iptalini dava edebilmektedir. Bu haller; eşinin namus ve onuru hakkında doğrudan doğruya onun tarafından veya onun bilgisi altında bir başkası tarafından aldatılarak evlenmeye razı olunması ve davacının veya altsoyunun sağlığı için ağır tehlike oluşturan bir hastalığın kendisinden gizlenmesi halleridir.

d. Türk Medeni Kanunu’nun 151. maddesinde yer aldığı üzere; kendisinin veya yakınlarından birinin hayatı, sağlığı veya namus ve onuruna yönelik pek yakın ve ağır bir tehlike ile korkutularak evlenmeye razı edilme halinde, korkutmaya maruz kalarak evlenmeye razı edilen eş, evlenmenin iptalini dava edebilmektedir.

4. Hak Düşürücü Süre

Türk Medeni Kanunu’nun 148-151 arası maddelerinde yer alan nisbî butlan hallerinde iptal davası açma hakkı, iptal sebebinin öğrenildiği veya korkunun etkisinin ortadan kalktığı tarihten başlayarak altı ay ve herhâlde evlenmenin üzerinden beş yıl geçmekle düşmektedir.

5. Yasal Temsilcinin Dava Hakkı

Küçük veya kısıtlının, yasal temsilcisinin izni olmadan evlenmesi halinde; izni alınmayan yasal temsilci, evlenmenin iptalini dava edebilmektedir.

6. Nisbî Butlan Davası Açma Hakkının Kalktığı Haller

Yasal temsilcilerin dava haklarının olduğu hallerde; evlenen (küçük veya kısıtlı) kimsenin, sonradan on sekiz yaşını doldurması suretiyle ergin olması veya kısıtlı olmaktan çıkması ya da karının gebe kalması hallerinde, evlenmenin iptaline karar verilememekte ve yasal temsilcinin dava hakkı kalkmaktadır.

C. Mirasçıların Dava Hakkı

Evlenmenin butlanını dava etme hakkı, mirasçılara geçmemekte; ancak mirasçılar, açılmış olan davayı sürdürebilmektedir.

III. BUTLANI GEREKTİRMEYEN SEBEPLER

A. Genel Olarak

Butlan, geçersizlik sonucunu doğuran bir hukuki durum olduğundan; butlan hali, hukuk aleminde önemli  ve ağır sonuçlara yol açmaktadır. Bu kapsamda kanun koyucu tarafından önem ve tehlikelilik durumları da dikkate alınarak ağırlık yönünden derecelendirme yapılmış ve bazı haller mutlak butlan, bazı haller de nisbî butlan sebebi sayılmıştır. Bazı hallerin ise, butlanı ve batıl sonucunu doğurmaması gerektiği kabul edilmiştir. Bu hallerde butlanı gerektirmeyen sebepler karşımıza çıkmaktadır. Söz konusu sebeplerin varlığı halinde; butlanla sakat ve batıl olmanın, hukuki durum ile sonuca yönelik ağırlığı dikkate alınarak, meydana gelen olumsuzluğun yahut eksikliğin, geçersizlik yaptırımıyla karşılaşması ölçülü bulunmamakta ve sayılan hallerde sonuç, butlanla sakat olmayıp batıl sonucunu doğurmamaktadır.

 

B. Butlanı Gerektirmeyen Haller

1. Bekleme Süresine Uymama

Bilindiği üzere; kadının, evliliğin sona ermesinden başlayarak üç yüz günlük bekleme süresi bulunmaktadır. Kadın bu süreçte evlenememektedir. Bu hal geçici evlenme engeli olup, yalnızca kadınlar için geçerlilik arz etmektedir. Bu durumda kadının evlenmesi geçici olarak yasaktır. ‘Peki kadının, bekleme süresi devam ederken evlenmesi halinde ne olacaktır’ sorusu karşısında ise, bu soruyu Türk Medeni Kanunu’nun 154. maddesi yanıtlamakta ve yasal düzenlemede, kadının bekleme süresi bitmeden evlenmesinin, evlenmenin butlanını gerektirmediği belirtilmektedir.

2. Şekil Kurallarına Uymama

Evlenme töreni, evlendirme memurunun ve iki tanığın önünde açık olarak gerçekleştirilmektedir. ‘Evlendirmeye yetkili memur önünde yapılmış olan bir evlilikte kanunun diğer şekil şartlarına uyulmaması halinde, sonuç ne olacaktır’ sorusu karşısında; Türk Medeni Kanunu’nun 155. maddesi, bu soruyu, evlendirmeye yetkili memur önünde yapılmış olan bir evliliğin, kanunun diğer şekil kurallarına uyulmaması sebebiyle butlanına karar verilemeyeceği şeklinde yanıtlamaktadır.

IV. BUTLAN DAVALARINDA YETKİ VE YARGILAMA USULÜ

Türk Medeni Kanunu’nun 160. maddesi ile butlan davalarında yetki ve yargılama usulüne ilişkin olarak boşanmaya ilişkin hükümlere atıfta bulunulduğu görülmektedir. Bu kapsamda evlenmenin butlanı davasında, yetki ve yargılama usulü bakımından boşanmaya ilişkin hükümlerin uygulanmaktadır.

V. BUTLAN KARARI 

A. Genel olarak

Batıl bir evlilik, ancak hâkimin kararıyla sona ermekte ve mutlak butlan hâlinde dahi evlenme, hâkimin kararına kadar geçerli bir evliliğin bütün sonuçlarını doğurmaktadır.

B. Butlan Kararının Hukuki Sonuçları

1. Butlan Kararının Çocuklar Yönünden Hukuki Sonuçları

Türk Medeni Kanunu’nun 157. maddesinde yer aldığı üzere, mahkemece butlanına karar verilen bir evlilikten doğan çocuklar, ana ve baba iyiniyetli olmasalar bile evlilik içinde doğmuş sayılmakta ve çocuklar ile ana ve baba arasındaki ilişkilere, boşanmaya ilişkin hükümler uygulanmaktadır.

 

2. Butlan Kararının Eşler Yönünden Hukuki Sonuçları

a. Aile Hukuku Yönünden Hukuki Sonuçları

Evlenmenin butlanına karar verilmesi halinde; evlenirken iyiniyetli bulunan eş, bu evlenme ile kazanmış olduğu kişisel durumunu korumakta ve eşler arasındaki mal rejiminin tasfiyesi, tazminat, nafaka ve soyadı hakkında boşanmaya ilişkin hükümler uygulanmaktadır.

b. Miras Hukuku Yönünden Hukuki Sonuçları

Dava sonucunda, evlenme sırasında iyiniyetli olmadığı anlaşılan sağ kalan eş, yasal mirasçı olamayacağı gibi daha önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflarla kendisine sağlanan hakları da kaybetmektedir.