Yazarlar mesleği gereği hayatlarının büyük bir kısmını kitap fuarlarında geçiriyorlar. Bazen imza günü, bazen sohbet söyleşi günü, bazen satış danışmanı bazen de reklam ve tanıtım günü için fuarlara gidiyorlar. Hâliyle hayatlarının büyük bir kısmını fuarlara ayırıyorlar.
Kitap fuarları kültür faaliyetlerinin en değerlisi, en kıymetlisi ve en zenginidir. Kitap fuarları en güzel kültür hizmetidir. Kitapseverlerin toplandığı ve belki de dünyanın en samimî sohbetlerinin yapıldığı yerledir. Onlarca, yüzlerce binlerce yayınevlerinin ve yazarların katıldığı harika bir kültürel şölendir. Bin bir çeşit, renkli renkli, kokulu, süslü ve göz alıcı 7’den 70’ e herkese hitap eden kitapların sergilendiği fuarlar...
Evet buraya kadar her şey çok güzel, hoş ve eğlenceli. Fakat birazdan bahsi geçecek konular için aynı şeyleri söyleyemem.
Şimdi sizlere
Bir fincan kahve mi yoksa bir adet kitap mı?
Diye sorsam. Ne cevap verirsiniz?
Sizler bu sorunun cevabını düşünürken bende sizlere ehemmiyetli, önemli iktisadi bir konudan bahsedeyim. Belki de bir çoğumuzun ilk defa duyacağı ama hayatımızın her anında her saatinde yaşadığımız bir şey.
Bu kavram “fırsat maliyeti”dir. Diğer bir değişle alternatif maliyet yada daha açık bir ifadeyle “her şeyin bir bedeli vardır ” sözünün iktisadî karşılığıdır. Biraz kafanız karışmış olabilir. Daha bilimsel bir açıklama ile hemen bu karışıklığı giderelim. Bu kavramın en sade bilimsel açıklaması şöyledir. “ iktisadi bir seçim yapılırken vazgeçilmek zorunda kalınan ikinci alternatiftir.”
Şimdi tekrar sorumuza dönelim.
Bir fincan kahve mi yoksa bir adet kitap mı?
Elbette bu sorunun tek bir cevabı yok. Kahve sevenlere göre cevap kahvedir. Kitap sevenlere göre de kitaptır.
Mesela bir stada takımımızın maçına gidip birkaç saatimizi harcamak yerine evimizde zaman geçirebiliriz. Maça giderek para ve zamandan vazgeçmiş oluruz. Bu vazgeçtiğimiz her kavram fırsat maliyetimizdir. Konunun biraz daha anlaşıldığına inanıyorum. Fırsat maliyetini gelin sorumuz üzerinde değerlendirelim. Bir fincan kahve ve bir adet kitap seçiminde neler kazanıp neler kaybediyoruz birlikte gözlemleyelim.
Evet o vakit işe sorumuzla başlayalım.
Bir fincan kahve mi yoksa bir adet kitap mı?
Diyelim ki bir fincan kahveyi seçtik. Bizim fırsat maliyetimiz kitap için ayıracağımız zaman ve paradır. Bu zaman ve para dan vazgeçerek içmesi 15 dakika sindirilmesi birkaç saat sürecek olan kahve keyfi yaparız.
Diyelim ki bir adet kitabı seçtik. Bizim fırsat maliyetimiz bir fincan kahve için ayıracağımız zaman ve paradır. Bu zaman, para ve içmesi 15 dakika sindirilmesi birkaç saat sürecek olan kahve keyfinden vazgeçip okuması birkaç saat sindirilmesi ise koca bir ömür sürecek olan bir adet kitap keyfi yaparız.
Evet gördüğümüz gibi bir yanda içmesi 15 dakika sindirilmesi birkaç saat sürecek olan kahve keyfi iktisadi seçim. Diğer yanda ise okuması birkaç saat sindirilmesi ise koca bir ömür sürecek olan bir adet kitap keyfi iktisadi seçim.
Sizce hangisi daha kârlıdır ?
Siz karar verin.
Burada önemli bir nokta daha var. Kahveyi seçersek tüketici bir toplum, kitabı seçersek de üretici bir toplum olacağımızdır.
Aslında burada konunun basit bir seçim olmadığını toplumun geleceğine etki eden kritik bir seçim olduğunu anlıyoruz. Sözümüzü daha da uzatmadan asıl konumuza dönelim. Başlarken kitap fuarlarından bahsetmiştik. Eğer nasıl gidiyor?
Diye soracak olursanız. Açıkçası maalesef hiç te iyi gitmiyor. Müşteriler kitapların pahalılığından şikayetçi oluyorlar. Alım güçlerinin düşüklüğünden yakınıyorlar. Hâliyle kitap almaktan vazgeçip fuar alanından ayrılıyorlar.
Peki ama nereye gidiyorlar biliyor musunuz?
Ey! Dostlar
Abiler, ablalar ve kardeşler.
Nereye gidiyorlar biliyor musunuz?
En yakınlarındaki kafeye kahve içmeye. İçmesi 15 dakika sindirilmesi birkaç saat sürecek olan kahve keyfi yapmaya...
Karşılığında neyden vazgeçiyorlar?
Okuması birkaç saat sindirilmesi ise koca bir ömür sürecek olan bir adet kitap keyfinden vazgeçiyorlar. Sebep olarak da kitapların pahalılığı ve alım güçlerinin düşük olduğunu belirtiyorlar. Lakin unuttukları bir nokta var ki oda “ bir adet kitabın bir fincan kahveden daha ucuz” olduğu.
Şimdi derdimi daha iyi anlaşmışsınızdır. Aslında bu seçim “ gelecekte üretici toplum olmak istemiyoruz. Gelip geçici, kısa ve hazır keyiflerle tüketici bir toplum olmak istiyoruz” demektir.
Ey! Dostlar
Abiler, ablalar ve kardeşler.
Bir fincan kahve mi?
Bir adet kitap mı?