I. İLGİLİ KAVRAMLAR

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 3. maddesinde çeşitli tanımlara yer verildiği görülmektedir. Bu kapsamda çalışan, kendi özel kanunlarındaki statülerine bakılmaksızın kamu veya özel işyerlerinde istihdam edilen gerçek kişiyi; genç çalışan, on beş yaşını bitirmiş ancak on sekiz yaşını doldurmamış çalışanı; çalışan temsilcisi, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili çalışmalara katılma, çalışmaları izleme, tedbir alınmasını isteme, tekliflerde bulunma ve benzeri konularda çalışanları temsil etmeye yetkili çalışanı ifade etmektedir.

II. ÇALIŞANLARIN VE ÇALIŞAN TEMSİLCİLERİNİN 6331 SAYILI KANUN KAPSAMINDA HAKLARI VE YASAL İMKANLARI

6331 sayılı kanun dikkate alındığında, çalışanın çalışmaktan kaçınma hakkının olduğu görülmektedir. Zira çalışanların ciddi ve yakın tehlike ile karşı karşıya kalması halinde, kurula, kurulun bulunmadığı işyerlerinde ise işverene başvurarak durumun tespit edilmesini ve gerekli tedbirlerin alınmasına karar verilmesini talep etme hakları vardır. Bu halde kurul acilen toplanarak, işveren derhâl kararını vermek ve durumu tutanakla tespit etmek durumundadır. Alınan karar ise, çalışana ve çalışan temsilcisine yazılı olarak bildirilmek zorundadır.

Kurul veya işverenin, çalışanın talebi yönünde karar vermesi hâlinde; çalışan, gerekli tedbirler alınıncaya kadar çalışmaktan kaçınabilmektedir. Çalışanların çalışmaktan kaçındığı dönemdeki ücreti ile kanunlardan ve iş sözleşmesinden doğan diğer hakları, yasal hüküm uyarınca saklıdır. 

Çalışanlar, ciddi ve yakın tehlikenin önlenemez olduğu durumlarda belirtilen usule uymak zorunda olmaksızın iş yerini veya tehlikeli bölgeyi terk ederek belirlenen güvenli yere gidebilmektedir. Bu halde çalışanların bu hareketlerinden dolayı hakları kısıtlanamamaktadır.

İş sözleşmesiyle çalışanların talep etmelerine rağmen gerekli tedbirlerin alınmadığı durumlarda, tabi oldukları kanun hükümlerine göre iş sözleşmelerini feshedebilme hakları mevcuttur. Bu halde toplu sözleşme veya toplu iş sözleşmesi ile çalışan kamu personeli, yazılı hükümlere göre çalışmadığı dönemde fiilen çalışmış sayılmaktadır.

Ancak 6331 sayılı yasanın 25 inci maddesi uyarınca iş yerinde işin durdurulması hâlinde, çalışmaktan kaçınma hakkına ilişkin hükümler uygulanmamaktadır.

İşveren; çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olup, iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin maliyetini çalışanlara yansıtamamaktadır. Yine çalışanların iş sağlığı ve güvenliği alanındaki yükümlülükleri, işverenin sorumluluklarını etkilememektedir.

İşveren; çalışanların iş yerinde maruz kalacakları sağlık ve güvenlik risklerini dikkate alarak sağlık gözetimine tabi tutulmalarını sağlamakla yükümlü olup, çalışanların işe girişlerinde, iş değişikliğinde talep aranmaksızın, iş kazası, meslek hastalığı veya sağlık nedeniyle tekrarlanan işten uzaklaşmalarından sonra işe dönüşlerinde ise talep etmeleri hâlinde, çalışanların sağlık muayenelerinin yapılmasını sağlamak zorundadır. Bu kapsamda işverenin talep yokluğunda yasal zorunluluğunun bulunmadığı sayılan hallerde; çalışanın, sağlık muayenesinin yapılmasını talep etme hakkı vardır. Bu hak, doğrudan çalışana verilen bir hak olduğundan; işveren talep halinde, bu talebi yerine getirmek mecburiyetindedir. Sağlık gözetiminden doğan maliyet ve bu gözetimden kaynaklı her türlü ek maliyet, işverence karşılanmakta ve söz konusu ana ve ek maliyetler, çalışana yansıtılamamaktadır. Sağlık muayenesi yaptırılan çalışanın özel hayatı ve itibarının korunması açısından sağlık bilgileri gizli tutulmak zorundadır.

Açıklanan tüm hallerde, çalışanların yasal hükümlere uygun davranılmasını talep etme hakları söz konusudur. İşveren tarafından yasal yükümlülüklere ve zorunluluklara aykırı davranış sergilenmesi halinde ise; iş sözleşmesiyle çalışan işçilerin, İş Kanunu hükümlerine göre sözleşmeyi fesih hakkı ve çalışanların Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca maddi ve manevi tazminat talep etme hakkı bulunmaktadır.

İşveren, çalışanların iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri almasını sağlamakla yükümlüdür. Ancak 6331 sayılı yasanın 17. maddesi uyarınca verilecek eğitimin maliyeti, çalışanlara yansıtılamamaktadır. Yine eğitimlerde geçen süre, çalışma süresinden sayılmakta ve eğitim sürelerinin haftalık çalışma süresinin üzerinde olması hâlinde; bu süreler, fazla sürelerle çalışma veya fazla çalışma olarak değerlendirilmektedir. Aksi yönde tutum ve davranışla karşılaşan çalışanların, yasaya uygun davranılmasını isteme hakkı bulunmaktadır.

Çalışanların veya çalışan temsilcilerinin, iş yerinde iş sağlığı ve güvenliği için alınan önlemlerin yetersiz olduğu durumlarda veya teftiş sırasında yetkili makama başvurmalarından dolayı hakları kısıtlanamamaktadır.

İşveren, çalışanların kendileri veya diğer kişilerin güvenliği için ciddi ve yakın bir tehlike ile karşılaştıkları ve amirine hemen haber veremedikleri durumlarda, istenmeyen sonuçların önlenmesi için bilgileri ve mevcut teknik donanımları çerçevesinde müdahale edebilmelerine imkân sağlamak zorunda olup; böyle bir durumda çalışanlar, ihmal veya dikkatsiz davranışları olmadıkça yaptıkları müdahaleden dolayı sorumlu tutulamamaktadır.

Çalışan temsilcileri, tehlike kaynağının yok edilmesi veya tehlikeden kaynaklanan riskin azaltılması için işverene öneride bulunma ve işverenden gerekli tedbirlerin alınmasını isteme hakkına sahiptir.

Yine görevlerini yürütmeleri nedeniyle, çalışan temsilcilerinin ve destek elemanlarının hakları kısıtlanamamakta ve görevlerini yerine getirebilmeleri için işveren tarafından gerekli imkânlar sağlanmak zorundadır.

İşyerinde yetkili sendika bulunması hâlinde, iş yeri sendika temsilcileri, çalışan temsilcisi olarak da görev yapmaktadır.

III. ÇALIŞANLARIN 6331 SAYILI KANUN KAPSAMINDA YÜKÜMLÜLÜKLERİ

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, işverenlerin yanı sıra çalışanlara da bazı yükümlülükler yüklemiştir. Yasal hükümler dikkate alındığında, bu yükümlülüklerden ilkinin; çalışanların, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili aldıkları eğitim ve işverenin bu konudaki talimatları doğrultusunda, kendilerinin ve hareketlerinden veya yaptıkları işten etkilenen diğer çalışanların sağlık ve güvenliklerini tehlikeye düşürmemekle yükümlü olduğu görülmektedir.

Çalışanların; işveren tarafından verilen eğitim ve talimatlar doğrultusunda iş yerindeki makine, cihaz, araç, gereç, tehlikeli madde, taşıma ekipmanı ve diğer üretim araçlarını kurallara uygun şekilde kullanma, bunların güvenlik donanımlarını doğru olarak kullanma, keyfi olarak çıkarmama ve değiştirmeme; kendilerine sağlanan kişisel koruyucu donanımı doğru kullanma ve koruma; iş yerindeki makine, cihaz, araç, gereç, tesis ve binalarda sağlık ve güvenlik yönünden ciddi ve yakın bir tehlike ile karşılaştıklarında ve koruma tedbirlerinde bir eksiklik gördüklerinde, işverene veya çalışan temsilcisine derhal haber verme; teftişe yetkili makam tarafından iş yerinde tespit edilen noksanlık ve mevzuata aykırılıkların giderilmesi konusunda, işveren ve çalışan temsilcisi ile iş birliği yapma; kendi görev alanında, iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için işveren ve çalışan temsilcisi ile iş birliği yapma yükümlülükleri söz konusudur.

LL.M. Av. Uzm. Arb. AYŞEN GÜZEL