Eskiler dünyanın halini dönme dolaba benzetirler. Dolap sürekli döndüğü gibi günler de; iyi günler kötü günler olarak birbirini takip eder bazen kötü günler üst üste gelir iyi günlerin gelmesini erteler. Bazen de iyi günler biraz uzun sürebilir. Senin iyi günlerin başkalarının en kötü günleri olabilir.
Bazen bakarsın hayatta en güzel günlerini yaşıyorsun sevinip, etrafına neşe saçıyorsun bazen de o hayatın alt sıralarında üzüntü, kızgınlık, pişmanlıkların arasından dolaşıp duruyorsun.
Bazen en sevdiğin olmazsa olmaz dediğin nimetlerin varlığıyla bazen de yokluğuyla imtihan edilirsin. Seni yoktan var eden Allah, bazen elindekileri alarak seni imtihan eder. Bazen de elinde ebedi kalacak gibi düşündüğün şeyleri bir sel, deprem, yangınla aniden alarak imtihan dünyasının hallerini sana gösterir. Bazen yağmura hasret kalırsın bazen de yağmurda sırılsıklam olursun. Bazen çocuğun olmaz bazen çocukların olduğu halde çocuklara hasret kalırsın.
İnsana düşen; dara düştüğümüzde, bolluğa eriştiğimizde, sevincimizde ve hüznümüzde hep Allahın var ve en yakınımızda olduğunu bilerek bizi her an gözetlediğini hatırdan çıkarmamak, dengeyi korumak ve yüzümüzü her daim ona doğru çevirmektir.
Allah, Kur’an’da “(iyi/kötü) günleri insanlar arasında çevirip dururuz” buyurarak dünya hayatında imtihanların değişebileceğini önemli olanın bizi gören ve gözeten bir Rabbimizin var olduğu bilinciyle ümitsizlik ve kederden uzak durmak gerekir.
Dünyanın kendisi zaten bir imtihandır. Her gecenin bir sabahı varsa her sabahın da bir gecesi vardır. Bize düşen her zaman orta yolu takip etmeye çalışmalıyız. Şu hayatta en garanti şeyin ölüm olduğu bilinciyle hareket etmeli hayatı faydalı işlerle değerlendirmek gerekir.
Her nerede olursak olalım. Hayatımızın her anında Allah; alnımızı secdesiz, kalbimizi imansız dilimizi şehadetsiz bırakmasın, yaptığımız her işi samimi ve gösterişten uzak eylesin