Geçtiğimiz hafta bir engelliye şiddet olayının daha görüntüleri kamuoyuna yansıdı, böylece yaklaşık 15 yıldır belgeleriyle ortaya koyduğum taşeron tarafından işletilen engelli bakım merkezlerinde yaşanan 'Engelli Zulmü' gerçeği tüm çıplaklığı ile gözler önüne serildi.
Tabi bu aysbergin görünen yüzü, daha nice yaşanan, yaşatılan, üzeri kapatılan, bilinen ama bilmezden gelinen şiddet olayları oluyor, canlar yanıyor, masumlar cehennem azabı çekiyor, ölüyor.
Siz suçlunun şiddeti uygulayan hasta bakıcı, hemşire veya orada görevli bir personel olduğunu sanıyorsunuz; evet sığ bir bakış açısıyla öyle görülebilir, ama gerçek suçlular her zaman dışarıda ve tepede olanlardır.
Diğer gazeteci meslektaşlarım gibi yazmayacağım, işin uzmanı ve takipçisi olan Gazeteci/Sosyal Hizmet Uzmanı olarak yazacağım; ülkemizde engelliye, yaşlıya, hastaya şiddet olayının sorumlusu mevcut iktidar ile yönetimindeki Aile Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve bakanıdır.
Çünkü tamamen Devlet güvencesinde olması gereken korunmaya muhtaç engellilerimizi Devlet korumasından uzaklaştıran ilk hamleyi 2006 yılında Anayasaya aykırı yasa çıkaran AKP iktidarı yapmıştır.
Bu mevzuata göre ilgili bakanlık yasama marifetiyle kendine ait devlet kurumları tarafından, yine kendi gözetimi, denetimi ve koruması altında bulunan engelli bakım görevini özel sektöre, yani taşerona devretmiştir, yani kendi öz evladını üvey anneye teslim etmiştir.
Anayasa'nın 128'inci maddesi der ki: “Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür.”
Yani Anayasamıza göre ülkemizde 'Korunmaya Muhtaç Çocuk' (KMÇ) ve 'Korunmaya Muhtaç Yaşlı' (KMY) gibi 'Korunmaya Muhtaç Engelli' ( KME) de devlete ait ve devlet memurlarının görev yaptığı bakım merkezlerinde bakılmalıdır, bu onların huzuru, güveni ve mutluluğu için gereklidir, zorunludur.
Gelin görün ki devletin kanatları altında yaşaması gereken korunmaya muhtaç engelliler bu Anayasaya aykırı yasa ve yönetmelik değişikliğinden sonra patronundan müdürüne, hemşiresinden bakıcısına kadar tamamı özel şahıslardan oluşan taşerona devredilmiş ve acımasızca terkedilmiştir.
O dönemde Savunma, Emniyet ve Adalet gibi önemli devlet kurumlarımıza sızan, tabi ki Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı içinde de etkili olan, terörist oldukları henüz bilinmeyen AKP destekli FETÖ militanlarının marifetiyle tasarlanan bu senaryo ile biçare muhtaç engelliler örgütün taşeronlarına teslim edilerek, yönetmeliklere ve mevzuata aykırı ruhsat verdikleri derme çatma bakım merkezlerine yerleştirildiler.
İşte o tarihten sonra başlayan 'Engelli Zulmü', ne yazık ki bakanlık içindeki kripto militanların ve faaliyetlerinin tam olarak temizlenemeyişi nedeniyle süregelmektedir.
Devletimizin FETÖ ile mücadelesi kapsamında devam eden operasyonların tamamlanmasıyla;
1. KME hizmet yönetmeliğinin Anayasamızın 128'inci maddesine uygun hale getirilerek kamulaştırılması ve engellilerimizin devletin şefkatli kolları altında bakımının sağlanması,
2. Bugüne kadar devletimizin kasasından her bir engelli için, her ay, iki asgari ücret tutarındaki parayı almak için tüm bu acı ve gözyaşına neden olan FETÖ bağlantılı yetkililerin ve taşeronların belirlenerek hak ettikleri gerekli cezaya çaptırılması,
3. FETÖ ile bağlantıları olmasa da, halen Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve taşra teşkilatlarında yönetici ve denetçi olarak görev yaptıkları halde, akrabaları ve arkadaşları üzerinden bu kurumların sahibi olan veya ortaklıkları bulunan, bu nedenle gerekli denetim görevlerini yerine getirmeyen, yaşananları görmezden gelen ve sümen altı eden sorumluların da tespit edilerek hak ettikleri gerekli cezaya çaptırılması; vicdanları bir nebze de olsa rahatlatır mı?
Bence rahatlatmaz, ama tekrarını önler.
Sakın haberlere aldanmayın ve asla unutmayın;
Engelliye şiddeti uygulayan bakım merkezinde olsa da, şiddetin sorumluları bakanlıkta, ballı makamlarda oturmaktadır.