Modern romanın başyapıtlarından sayılan Marcel Proust’un hacimli eseri ‘Kayıp Zamanın İzinde’ aslında 7 kitaptan oluşan bir seri. 20. yüzyıl edebiyatına adını altın harflerle yazdıran bu serinin kitapları sırasıyla; Swannların Tarafı, Çiçek Açmış Genç Kızların Gölgesinde, Guermantes Tarafı, Sodom ve Gomorra, Mahpus, Albertine Kayıp ve Yakalanan Zaman.
Edebiyat tarihçilerine göre Proust’un hayatının son 14 ilâ 17 yılında yazdığı ve yer yer otobiyografik özellikler taşıyan bu seri romanlar yaklaşık bir milyon ikiyüzelli bin sözcük ve 3.000 sayfadan oluşur. Kitaplardaki gerek duygusal gerek mekansal tasvirlerin uzunluğu ve derinliği yapıtın özgeliğini ortaya çıkarmaktadır. Maziye duyulan özlemin, yazarın geçmişi bunca ayrıntılı anlatmasıyla vücut bulması aslında bir gerçeği arayış olarak kendini gösteriyor.
İlk kitaba da adını veren Charles Swann’ın baş karakter olduğu seride, umutsuz aşklardan, ihanetlerden, yüksek sosyetenin keskin kurallarından ve doğa tasvirlerinden çokça bahsedilir. Tarihsel bağlamda da zamanın Paris’ini ve sosyal yapısını tasvir etmesi bakımından önem arz eden eser, karakterlerin iç alemlerinin ayrıntılı tasviri eserin önemli özelliklerindendir. Yazarın annesinin ölümünün ardından kaleme almaya başladığı Kayıp Zamanın İzinde taşıdığı otobiyografik detaylarıyla anne özlemini ve anne tarafından onaylanma ihtiyacını gözler önüne seriyor.
Eserde geçmiş zaman anlatılır ki bu zaten Proust’un edebi görüşü ile tamamen uyuşan bir noktadır. Proust’a göre edebiyat zaten halihazırda geçmişin anlatılmasıdır. Proust’un bu başyapıtında onun edebi görüşü ile de paralel olarak geçmiş şimdiye evrilir.