Değerli hocalarım saygıdeğer umrecilerimiz
Öncelikle Allah’ın misafiri olma şerefine nail olduğunuz için sizleri tebrik ederim.
Şahsımı ve çevremden bir çok vatandaşa abes gelen bir durumu sizle paylaşmak istiyorum.
Dinimize göre ibadetler belli kategorilere ayrılmış, Farz, vacip, sünnet diye sıralanmıştır.
Farzların açık yapılmasında beis olmadığı açıkça beyan edilmektedir.
Lakin değinmek istediğim konuyu kapsayan Nafile ibadetlerin ise gizli yapılması ulu ortaya serilmemesi gerektiğini de elbette duymuş veya okumuşsunuzdur.
Halkımızın kutsal beldelere gitme aşkı bizleri adeta mesdediyor. Tabi bunun yanında yoğun bir talebin olması (yanmadan) giden gönüllerin ibadeti şova çevirmesine dönüşüyor. Yaptığı her umreyi, tavafı, sayı, ibadet kastıyla gezdiği her bölgeyi sosyal medyada paylaşarak yaptığı nafile ibadete Riya bulaştıranlar azımsanmayacak kadar maalesef çok.
Uğurlamadan tutunda uçağa biniş, iniş, Mekke’ye varış, Kabe’de poz veriş, kaçıncı umreyi yaptığından, gece kaçta yattığına, hurmaları nasıl tattığından Cebeli nur dağına nasıl çıktığına kadar herşeyi ayan beyan sosyal medya ortamında bizlerde görüyoruz.
Tabi burada amacımız kişileri suçlama değil, ne hocalarımızı, ne umrecilerimizi töhmet altında bırakmak, ibadetlerinden sevap alamadıklarını söylemek haddimize değil.
Peygamber efendim s.a.v buyuruyor ki: Mahşer günü “İbadetine riya karıştırana denir ki; git sevabını o kişiden iste” ibni mace Ey Arzın merkezine gitme şerefine nail olan seçilmiş kardeşim; Belki bir daha gidemeyeceğin o kutsal beldede Kendini imar etmeye çalış, bana bavula sakladığın zemzemden içirme, Sevr’den Arafat’tan taş getirme, Oralardan bana fotoğraf yerine doğruluk getir, edep getir, haya getir, en önemlisi nefsini terbiye ederek dön. Dön ve yaşa ki seni örnek alalım.
Rabbim ibadetlerimizi gösterişten uzak, makbul olanlardan eylesin inşallah.