Bu sefer ki yazım da, size ney’in olgunlaşma, evresinden bahsetmek istiyorum.
Kamışı koparıyorlar, sonra güneşte kurutuyorlar, güneşte kururken kamış, yandım diyor.
İlk önce kopardılar sonra beni yakıyorlar, sonra bir usta geliyor, kızgın bir alevde, kızdırdığı demir ile kamışın içinde, delikler açıyor. Kamış diyor ki, “neydim ,ne oldum” şaşırıyor.
Sonra bir Neyzen geliyor ve üflemeye başlıyor. Çıkan hu, sesini duyan ney bile şaşırıyor. Aslında sonradan anlıyor, onun olgunlaşması, için bir gelişme süreciydi bunlar.
Kişinin kâmile, ermesi söz konusuydu. Maneviyatın süzülüşü idi o.
Kendini arayan bir insan diye şiir yazdım. O yüzden size ilk önce bu hikayeyi anlatmayı uygun gördüm.
Yukarıdan aşağıya kendini arayan insan diye yazarsanız da daha yakışır olacağına inanıyorum
Kabul ediş ise sessizliğin.
Ebedi olacaktır, senin sesin.
Nurdan bir yol açılsın,
Duyduğun ney olsun senin sesin.
İrdele, sorgula, yargıla öğrenmiş olsun, sessizliğin.
Ne kadar bilirsen, o kadar susarsın aslında.
İncitmekten korkarsın, yaradılanı yaradandan ötürü.
Aynadaki suretine bakınca, ne göreceksin ne görmeli.
Rahman ve rahim olandır varoluş sebebin.
Ayetler bir toprakta bir yaprakta uyanışta.
Yorduysa hayat seni, şükretmeli çünkü Rabbim istiyor, tekamül etmeni.
Anne karnı huzuru deriz ya o euzu besmele
Nafile kalır tüm sesler Gönül uyanınca.
İnsancıl yoruluş, kaygı ve nefisler
Neydim ne oldum ne olacağım demeler
Sersefilim yaradılışın ihtişamı karşısında
Ancak anlıyor, gerçek acizliği, varoluşu sorgulayınca.
Ney gibi hamdım, piştim ben sen oldum Rabbim.
Yani özümüzde hepimiz biriz, seninle, onunla, rabbimle ve bir gün hepimiz umarım bunu hatırlar ve hayatımızı ona göre yaşarız. Çevremizdeki tüm canlılara o şekilde davranırız.
Tabii ki bunu da biraz da nasip etsin.
Rabbim hepimize, her birimize nasip eder inşallah.
Allah'a emanet olun, sevgiler saygılar.