Sabah uyandığımda,  kuşluk vakti çoktan geçmişti. Güneş hızla öyleye doğru yol alırken,  sımsıcak yatağımdan çıkıp çıkmamakta kararsızdım. Gözlerimi kapatmış, saf bilincimle sessizce konuşuyordum.  Geçmişe mi yürüsem, geleceğe mi yolculuk etsem derken; içimden bir ses tembellik etme kalk iki satır yaz dedi…
-Ne yazayım diye sordum!
-Kuran kursları kapansın de!
- Ne diye bağırmış, yüksek sesle kendi kendime çığlık atmışım…
- Sonra kendime geldim.
- Beni tefe koyup çalalar dedim.
-Yalnız çalsalar iyi, birde harmandalı oynatırlar.
-Ben harmandalı kursuna katıldım, lakin oynamaya oynamaya unuttum.
-Kaşlarını çattı!
-Karalı bir ses tonuyla, korkma biraz yürekli ol dedi.
-Nasıl Yürekli olayım?
-Devletin tapisinde din kamuflajı giymiş vampirler söz konusu.
-Diyanetin başında ise İstiklal savaşını keşke Yunan kazansaydı diyen bir meczubu, evinde ziyaret eden biri (?).
-Kalemimi çiğ çiğ yerler dedim!
-Beni hiç duymamıştı…
-Belli ki senin dünyadan haberin yok der gibi baktı yüzüme…
-Çok konuşacağına, vampirlere rağmen sosyal medya ve yazılı basında yer bulan şu haberi bir bak.
-Şaşırmıştım…
“Her şeyi görmeyeceksin, duymayacaksın, bilmeyeceksin.” diye vaaz veren Ömer Işıktekin, kuran kursunda 20 çocuğu mağdur ve 5 çocuğa tecavüz etmekten 77 yıl hapis cezası aldı. 
’le birlikte, Tarık Bektaş’a 25 yıl, Hacı Serkan Bektaş ise 37 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı.”  
“Ümraniye’de Fıkıh-Der-e bağlı kaçak Kur’an kursunda yatılı kalan çocukları istismar davasında karar çıktı.
Mahkeme heyeti, iyi hal indirimi uygulayarak tutuklu sanıklardan Ömer Işıktekin’e 76 yıl 11 ay, Tarık Bektaş’a 25 yıl, Hacı Serkan Bektaş’a ise 37 yıl 6 ay hapis cezası verdi. Diye manşetteydi haber.
Allah var ya ben bu haberi atlamıştım. Zira son günlerde haber ajanslarını dinlemiyor, gazete okumuyordum.
Gel de Mevlana Celalettin Rumi’nin “ İki parmağının ucunu göz kapağı üzerine  koy! Bir şey görebiliyor musun dünyadan? Sen göremiyorsun diye bu âlem yok değildir” vecizesini yâd etme…
Kalktım elimi yüzümü yıkadım, geçtim klavyenin başına…
Şimdi konuşma sırası bendeydi. Biraz önce sıcacık yatağımda yatırmadın beni.
Hadi bakalım. Şimdi sıra sende.
-Sen söyle ben yazayım dedim.
-Gülümsedi.
-Hadi yeme beni!
-İstersen sen yazının kralını yazarsın.
-Beni böyle ufak tefek işlere bulaştırma.
-Sen yaz birlikte okuruz dedi.
-Yine iş başa düştü.  İçimden “ görelim Mevla neyler neylerse güzel eyler” dedim ve tuşlara vurmaya başladım.
Değerli okuyucular ve de gerçek samimi Müslümanlar…
Gelin bu düşünce yolculuğuna birlikte çıkalım!
-Önce kendi kendimize soralım.
- Küçücük çocukları ana kucağından alıp,  kuran kursu adı altında; bilime karşı, Allah yerine kula kulluk etmeyi öğreten sistem din eğitimi midir?
-Çağdaş dünya uzayda gezegenler arasında yolculuk ederken, Şıh’a Şeyh’e biat eden yapılanmanın dinle, kuranla ne ilgisi var?
-Türkiye Cumhuriyetinin kurucusuna düşman, rejim aleyhtarı nesil yetiştirmek hangi akla ve vicdana hitap ediyor?
-Birleşmiş Milletler kayıtlarına göre Dünya üzerinde toplam 208 ülke mevcut!  Her Kıta’da muhtelif sayıda değişik rejimlerle yönetilen birçok devlet söz konusu.
-Devletlerarasında gayrisafi milli geliri düzgün dağıtanlar ise büyük çoğunlukla demokrasi rejimi ile yönetilenler.
-Onun içindir ki İslam ülkeleri vatandaşı İslam’la yatıp Kuran’la kalkanlar, kendi ülkelerini terk edip, Kiliselerde ibadet edilen, çan çalınan ülke vatandaşı olmak için, sinesini kurşuna siper ederek ülkesinden kaçıyor.
-Ege denizinde boğulmayı göze alan, insan kaçakçılarına yem olanın haddi hesabı yok!
-Kuran’ı Kerim’de birçok ayette; Siz hiç düşünmez misiniz, Akıl etmez misiniz? Diye soruyor.
Değerli okuyucular biz ne zaman düşünecek akıl edeceğiz? Kuran Kurslarında, Cemaat ve vakıf yurtlarında çocuklarımıza yapılan istismar( tecavüz) İlk mi?
Yoksa Ömer Işıktekin vukuatı son mu olacak?
Açık ve seçik diyorum ki, “Kuran Kursları” vakit geçirilmeden kapatılsın! 
Anne ve Babalar küçük çocuklarını bu kurslara göndermesin.
Kendi adıma konuşuyorum. Ben hiç kuran kursuna gitmedim. Kuran’ı 7 kez anlayarak okudum. Üstelik yalnız Kuran’la kalmadım. İncil’i Tevrat’ı Zebur’u okudum. Semavi 4 Kitap kitaplığımda mevcut. Bununla yetinmedim. Buda’yı, Zerdüşt’ü/ Mevlana Celalettin Rumi- Şems-i Tebriz’i, Hac Bektaş Veliyi, Yunus’u ve daha birçok,  aydınlanmış insanları inceledim okudum.
Ve bir kere daha bilinçli diyorum ki, kuran Kursları bir eğitim sistemi değil. Cumhuriyet, Atatürk ve Rejim karşıtı nesil yetiştirme kurumudur.
Türkiye Cumhuriyeti Mustafa Kemal Atatürk’ün ifade ettiği gibi “ilelebet payidar kalacaksa” Kuran kursları vakit geçirilmeden acilen kapatılmalıdır.

                                 

 
Yazı/Arşi!den.