Kendinizden de fark ediyor musunuz?
Çok asabi ve agresif bir toplum olduk.
Kavgalar, cinayetler, yaralamalar.
Bu toplumu bu hale ne getirdi?
Ekonomik şartlar? Aşılar? Saygı ve sevgi eksikliği?
Yolda, otobüste, kahvede, köyde, şehirde, metroda, işyerinde, apartmanda, sitede, aile içinde, evin içinde, yaşamın her alanında, özellikle trafikte, aklınıza gelecek her yerde kavga var. Kadın,verkek, genç, yaşlı fark etmiyor.
Sadece kavga boyutunda kalsa gene bir derece. Her yerde kavga olduğu gibi herkes de silah, kesici alet, sopa v..b… var. Bu öldürücü aletlere neden ve nasıl bu kadar kolay ulaşabiliyorlar?
Gün geçmiyor ki televizyon veya gazetelerde cinayet haberleri, yaralama olayları görmeyelim. Yol vermedin, sinyal vermedin, yan baktın, omuz attın, beni aldattın, borcunu ödemedin, kirayı artırmadın, çok kira istedin, kıskandım, gözünün üstünde kaşın var. Kavga, kavga, kavga, kavga, kavga…
İş artık toplumsal cinnet boyutuna geldi. Annesini, babasını, karısını çocuğunu, arkadaşını, dostunu öldüren, öldürene. Kayınvalide, kayınpeder, baldız, kayınbiraderler de nasiplerini alanlardan. Komşu, otobüs şoförü, motorsiklet sürücüsü, kurye fark etmiyor. Veli öğretmeni, hasta sahibi doktoru, araç sahibi vale’yi öldürmeye devam.
Aslında Türk örf ve adetlerine göre yetiştik. Yetiştiğimiz aile ortamları, aile terbiyesi bize sevgi, saygı, merhamet olarak aşılandı. Toplumumuz böyle değildi. Böyle görmedik böyle yetişmedik. Bir köpeğe çarpmamak için koca kamyonu deviren şoför trafik kazası yapınca karşı taraf da ki kişilerden biri ile kavga edip karşı taraftan birkaç kişiyi yaralıyor ya da öldürebiliyor.
Gidişat iyi değil. Kimin gücü kime yeterse iş buna döndü.
Büyüğe saygı, küçüğe sevgi kalmadı. Her şeyden önemlisi insana sevgi kalmadı.
Çokta karamsar tablolar çizmek istemiyorum ama gerçekler bunlar.
Gerçekten neler oluyor bize?
MANİSA’NIN TRAFİĞİ
Manisa merkezde trafik sorunu katlanarak büyüyor.
Zaten var olan park sorunun yanında şimdide özellikle sabah ve akşam saatlerinde ana arterlerde trafik akışında çok sıkıntılı zamanlar yaşamaya başladık.
Had safhada bir karışıklık var. Otoparkların yetersiz ve pahalı olması, alternatif yolların olmayışı, düzensiz ve ikinci sıra park yapmalarla sorun katlanıyor.
Araç sayısının artması, şehir merkezinin dışa doğru yayılamaması, merkezde sıkışıp kalması, fabrika giriş çıkış saatlerinin aynı zamanlara denk gelmesi gibi etkenler krizi daha da büyütüyor.
Tüm bunların üstüne birde yolların prestij!!! hale getirilme çalışmaları işin tuzu biberi oluyor.
Bu gidişat iyi bir gidişat değil. Sorun kartopunun çığa dönüşmesi gibi hızla büyüyor. Bir an önce gerekli önlemlerin bilimsel olarak ele alınması gerekiyor. Bunun için üniversitelerde ilgili birimler var. Gelip şehirde incelemeler yapıp çare üretiyorlar. Onların ürettikleri çözümler doğrultusunda çalışmalar yapılması gerekir. Yoksa deneme yanılma yöntemi ile şehir trafiğine çare aranılmaz.
Bu konuda şehir yöneticilerine de, şehirde yaşayanlara da iş düşüyor. Tüm paydaşlar üzerlerine düşeni yapsalar sorunlar en azından en aza iner.