M.Ö. 7. Yüzyılda Anadolu'da yaşayan Lidyalılar ilk madeni parayı kullanmışlardır. Yüzde yetmiş beş altın ve yüzde yirmi beş gümüş karışımıyla elde edilen elektron alaşımından oluşan bu madeni paranın buluşu, dünyada pek çok olgunun değişmesine ve medeniyetlerin gelişmesini sağlamıştır. Herodot’un açıklamalarından bunun doğruluğunu kabul eder insanlar.

       Asırlardır dünyaya hükmeden devletlerin, imparatorlukların ve krallıkların en büyük zenginlik olarak gördükleri bu yeşil kağıtlar, gücün göstergesi olarak tanımlanır. Bir çağı kapatan ve diğer çağı açan bu yeşil ve madeni paralar hem devletler üzerinde ve hem de insanlar üzerinde büyük etki eder. Dünyadaki savaşların, barışların ve anlaşmaların ana sebebi hep bu para denilen kağıtlar üzerine kurulmuştur.

      Çağımızda insan değerinin zenginlikle ölçüldüğü ve kimin parası çoksa, onun makamının daha büyük olduğu, çoğu insan tarafından kabul edilir. Tüketim çağı olan bir zamanda yaşıyoruz ve gösterişin, paranın en kıymetli olduğu bir ortam var maalesef. Parası olmayan insanın, adam yerine konulmadığı ve insan değerinin parayla eşdeğer olduğu bir çağ ve zaman dilimi! Ne kadar paranız varsa, o kadar değer görürsünüz diye bir tabela asılsa dünyamıza veya yazılsa, gerçekten abartı olmaz.

      Bu sadece ikili insan ilişkilerinde değil, devletler arasında da geçerlidir. Fakir olan bir devletin sözünün dinlenmediği ve zengin olan ülkelere saygı gösterildiğini hepimiz bilmekteyiz. Tabii ki bu yeşil kağıtlar, insan medeniyeti kadar önemli olsalar da bir o kadar da zararlıdır çünkü milyonlarca insan bu yeşil kağıtlara daha çok sahip olmak için öldürülmüş, insanlar yerlerinden yurtlarından sürgün edilmiştir. Hiçbir millet, diğer bir milletten daha temiz değildir çünkü her toplum yeşil kağıtların esiri olmuş ve bütün düzenlerini bu kağıtlar üzerine inşa etmişlerdir.

      Çokça para, çokça saygıyı getirir(!) Bir eve milyonluk arabayla gelen bir insana saygı ve hürmet güzel olurken, yaya olarak veya toplu ulaşımla eve gelene saygı ve sevgi daha düşük seviyede olur. Örneğin; evlilik çağındaki bir genç kadının, evleneceği erkeğin maddi durumuna bakması ise bunun en büyük göstergesidir. Genç kadının ailesi bile, evlatlarını, zengin biriyle birlikte olmasını ister. Çarpık bir yapılaşmayı ve toplumu ortaya çıkarmıştır.

       Kâğıt paraların zararları olduğu kadar, yararlarını saymaya kalksak bir kitap yazılabilir tabi ama insani ilişkileri bitirdiği de bir gerçektir. İşçilerin, emekçilerin ikinci ve üçüncü sınıf olarak görüldüğü ortaya çıkmıştır, lortlar saraylarında saltanatın keyfini yaşarken, “Ekmek bulamıyorlarsa, pasta yesinler.” diyen narsist ve toplumdan uzak yönetenler ortaya çıkmıştır.

      Para, insanları birbirinden ayırmış, örf ve adetlerin bitmesine sebebiyet vermiş, toplum düzenini tamamıyla bozmuş bir kâğıt parçasıdır. Kendisi küçük ama etkisi büyük bir insan buluşudur bu yeşil kağıtlar. Babayı, oğluna, toplumu ise devlete düşman eden bir yapısı vardır çünkü adaletli olmayan gelir dağılımından dolayı zenginler mutlu ama fakirler mutsuzdur. Zenginler sırtını, fakirlere dönmüş ve onların gelirde adalet sözlerini duymazlıktan gelmişlerdir.

      Devletler parayı, para da kişileri yönetir. İnsanoğlu hiçbir zaman bu kağıtlara doymaz ve daha çok olmasını ister, bir yandan hayatını sürdürmek için bunlara ihtiyaç vardır ama bakıldığı zaman dünyada adalet sağlandığında, herkesin refah içinde olacağını çoğu aklını kullanmayı bilen insanlar anlar ama zenginler ve devletin desteklediği insanlar buna karşı çıkar çünkü onlara lüks hayatlar lazımdır(!)