Her insan yanılabilir.
Göz aldanması,
Gönül aldanması,
Fikir aldanması olabilir.
Kocaman bir deveyi bir eşeğin çekmesi, devenin büyüklüğü hakkındaki olumlu görüşlerinizi değiştirebilir.
Bir doksan boyundaki boksör ün bir atmış beş boyundaki adamdan dayak yiyip nakavt olması size Allah, Allah dedirtebilir.
Lüks bir restoran ta sunulan krallara layık bir sofrada mükemmel bir ziyafet çekerken kendinize, tesadüfen gördüğünüz mutfağın pislik yuvası hali midenizi bulandırır yediklerinizi bir kenar da çıkartırsınız.
Çok beğendiğiniz bir karşı cinsin mankenleri kıskandıran fiziğine hayran olurken konuşmaya başladığınızda, devamlı pot kırması, cahilliği ya da ter kokusu hayranlığınızı birden bitiriverir.
Seyretmeye ve koklamaya kıyamadığınız gülün dikeni teninize geçtiğinde ilk anda duyduğunuz acı size gülün güzelliğini unutturur ve bir anda duygu karmaşasına sürükler
Seyrettiğiniz illüzyonist gözünüzde insanüstü bir yaratıkken, yaptığı numarayı bir şekilde öğrendiğinizde “vay be bizi nasıl kandırdı aslında basit bir numara bu” dersiniz
Bunun gibi yüzlerce örnek sayabiliriz. Bazı yanılgılarda ve aldatılmalarda, yanılanların ve aldatılanların hatası olduğu gibi, Yanıltanların ve aldatanlarında
Hatası hatta hatandan öteye insanlık suçu vardır. İnsanlara kendilerini dağ gibi gösterip aslında ufak bir rüzgârda dağılan kumdan oluşan tepecikten başka bir şey olmadığı ortaya çıktığında insanların gözünde aldatılmanın verdiği hüzün, sinir, hayal kırıklığının telafisi mümkün olmuyor.
İnsanın ağaçtan düşmesinden
Çatıdan düşmesinden
Kaldırımdan düşmesinden
Sandalyeden düşmesinden
Daha kötüsü,
Gözden düşmesidir.
Diğerlerinden düştüğünde düşenin belki bir yerleri kırılır ama Gözden Düştüğünde bir yerleri kırılmasa da, gözünden düştüğü kişinin hayallerini kırdığı gibi, birde kalbini kırar. Kalbi kırılan insanın kalbinin, hayalleri yıkılan insanın hayallerinin onarılması çok zor olur.
Bunlar ikili ve toplumsal ilişkilerde böyle iken siyasette de farklı değildir.
Büyük umutlarla güvenip, büyük projeler, büyük hizmetler beklediğiniz
gözünüzde ve gönlünüzde başköşeye oturttuğunuz siyasetçinin peşinden gidersiniz, seçilmesi için elinizden geleni yaparsınız aylarca paranız pul, karınız dul olur. Geceniz gündüze, gündüzünüz gecelere karışır.
Sizce artık onun elinde sihirli değnek vardır seçilecek ve bir anda değneğini kullanacak. Her yer günlük gülistanlık olacak. İstediğiniz olur. Sevinirsiniz. “Tamam” dersiniz tercih edilen geldi. Diğeri gitti oda iyi idi ama bak bu neler yapacak. Göreceksiniz diyerek göğsünüzü gere, gere dolaşmaya başlarsınız. Ama zaman geçtikçe ilk önce kafanızın içi karma karışık olur. Sonra kafanız öne eğilmeye başlar, Omuzlarınız düşer. Çevrenize cevap veremez hale gelirsiniz. Sorulardan kaçmaya başlarsınız. Pişmanlık kaplar tüm vücudunuzu hücrelerinize kadar. Ben bir hata yaptım demeye başlarsınız. Kafanızı iki elinizin avuçları arasına alır düşünmeye başlarsınız. Ama üzülmeniz boşuna dönüşü yoktur artık. Telafisi yoktur geçen ve geçecek zamanın.
Kimse Kaf dağında sanmasın kendini
Her dağın karı bir gün erir
Dev aynasında görmesin kendini
Her ayna camdandır bir gün kırılır