ZEUGMA: Balkondaki Çifte Kumrular

Bugün sohbetimiz suya sabuna dokunmayacak. Dedikodu sevmeyen,  gıybetten hoşlanmayanlar  davetlimdir…

Kahveler benden!

Yanında yarısı sütlü, yarısı bitter çikolata hazır. Ne anlatacağımı merak ettiniz değil mi? 

Küçük bir anket yapsak, katılanların hepsi ne konuşacağımı tahmin etse, hepiciği yanılır demek kehanet sayılmaz

İddiaya girenlere, sınıf öğretmeni kesinlikle kırık not verir. J)

Yanılıyor muyum?

Muhabbetimiz yüz yüze olsa sohbet tadından yenmezdi.

Laf çok uzadı , sizde sabırsızlandınız.

İsterseniz ufak ufak ucundan kıyısından konuya girelim.

Ben anlatırken sizde araya girer, muhabbete renk katarsanız tadından yenmez.

İkamet ettiğim apartman bahçeli evlerde.  Adından da anlaşılacağı üzere, apartmanının kocaman bir bahçesi var.

Bahçede yedi veren, her renk gül açmış! Aynı zamanda Limondan Ayvaya meyve ağaçları ve dalında mevsimi bekleyen meyveler. (limon, mandalina ayva vs)

 Daha önce adını bulunduğu sokağa veren,  dalları caddeye uzanmış, kocaman çam ağacı…

Manzarayı siz zihninizde karakalem çizerken, bende dallara birkaç kuş kondurayım.

Öncelikle Kumru!

Güvercin

Serçe

Çamın dalında hiç eksik değil!

Eksik olan bir tek Ala Karga.

Hâlbuki saksağan dala konmayı, ağzındaki peyniri kurnaz tilkiye kaptırmayı çok sever.

Biliyorum bu hikâyeyi okuyanlar, o eskidendi. Eski çamlar bardak oldu derken: çocukluk anılarıyla buluştu bile.

Bizim Çamın Kumruları, sabahın erken saatlerinden başlayarak, gün boyu ötüyor.

Her sabah,  Ezan vakti, yatak odamda kumruların guguk guguk sesleriyle uyanıyorum.

Ne zaman bu sesi duysam,  kumru ne diyor diye can kulağıyla dinledim. Ve uzun süre; guguk guguk, olarak algıladım.

Ve aradan yıllar geçti!

Bir sabah yine kendimi sese kaptırmış dinlerken, sır kendini açıverdi. Kumru açık seçik, ardı arkasına “ Sen Yarattın” diyordu.

 Hiç te şaşırmadım.

Yalnız kuşlar mı?

Yaratılan her ne varsa, taş toprak, çiçek böcek vs kendini yaratanı zikretmiyor mu?

İşte beni sen yarattın diyen kumrulardan birisi, bu gün ben bahçede, güller arasında gül koklarken, uçtu cam balkonumun önüne konuverdi.

Ürkek ürkek sağa sola baktı, balkon mermerinin üzerine küçük bir hatıra bıraktı uçtu gitti.

Bahçeden bir solukta eve çıktım. Biraz kırılmamış bulgur alıp balkona koydum.

Uzun süre gelmesini bekledim.

Biz birine kızınca, kuş beyinli der geçeriz.  Gördüm ki kuşlar insanlardan daha dikkatli ve tedbirli.

Enine boyuna incelemeden önüne konulan yeme balıklama dalıvermiyor.  

O gün bu gündür, Kumru ürkek ürkek geliyor,  kendisi için tuzak olmadığından emin olunca,  bıraktığım yemi yiyor, doyunca uçup gidiyor.

İlk günkü gibi mermere iz(?) bırakıp kirletmiyor.

İyi güzel de bu yazı nerden çıktı?

Sabah kalktım, balkona baktım kumrunun yemi bitmiş. Dolabı açtım aşure için aldığım yarmadan yem kutusunu doldurdum. Ben mutfakta kahvaltıya oturunca, Kumruda uçtu geldi o balkonda, ben mutfakta, göz göze bakışarak,  birlikte keyifli bir kahvaltı yaptık. 

Sonra onun Eşi uçtu geldi. Buğday tanelerini birlikte topladılar.  Önce bu anı ölümsüzleştireyim diye düşündüm.

Sonra ürkütmeyim diye resimlerini çekmekten vaz geçtim. Bir daha ziyaretlerinde mutlaka fotoğrafları albümümde yerini alacak.

Şaka bir yana, uzun zamandan beri bu kadar keyifli kahvaltı yaptığımı hatırlamıyorum.

Bu mutluluğuma siz değerli misafirleri de ortak etmek istedim.  İyi Etmiş miyim?

Umarım kahvelerinizi beğendiniz, ev sahipliğimden hoşnut kaldınız. Unutmayın kapım her zaman açık size, her zaman beklerim.

Çifte kumrular gibi sözü nereden gelir? - Bi'Soru Bi'Cevap