Uzun bir süredir sizlerle bir arada olamadım. Biraz sağlık sorunlarım vardı çok şükür zorlu bir sürecin sonunda hepsinin üstesinden geldik diyebilirim.
Üç yıldır çektiğim bir sıkıntım vardı. Neredeyse bütün hayat standartlarımı kalitemi etkilemişti. Bu süreç içerisinde üç defa kapalı ameliyat olmama rağmen çözüm bulamadık çözüme ulaşamadık.
Bu da ister istemez bu zaman dilimi içerisinde sizlerle de zaman zaman bir araya gelmememe sebep oldu. Ancak çok şükür ki tüm sorunlarımızdan sıkıntılarımızdan kurtulmak Denizli Pamukkale Üniversitesi Hastanesinde Prof. Dr. Zafer Aybek hocanın ellerinden nasip oldu.
İnsan kendi başına gelmeden böyle bir rahatsızlığın varlığından bile haberdar olmuyor olamıyor. Çünkü bazı rahatsızlıklar bizde hala bir tabu ve bunun yıkılması lazım. Hastane de kaldığım süre içerisinde öylesine farklı farklı rahatsızlıklara şahit oldum ki sağlam geçen her günümüz için sadaka vermeye kalksak buna ömrümüz ve gücümüz yetmez. Fakat iyi insan olmak elimizde bunu başarabilirsek her şey daha güzel olur.
Manisa’da hastalığımızın teşhisini koyan Merkezefendi Devlet Hastanesi Üroloji Doktoru İlker Çelen beye hem erken teşhis için hem de bizi bu rahatsızlığın piri Prof. Dr. Zafer Aybek hocaya yönlendirdiği için teşekkür ederim. Yine Manisa CBÜ Hafsa Sultan Hastanesinden kıymetli hocam Prof. Dr. Talha Müezzinoğlu’na bu süreçte destek olduğu ve teşhisi onayladığı için teşekkür ederim.
Evet zor bir ameliyat tek ameliyat gibi görünse de bence iki ameliyat bir arada gibi. Çünkü rahatsızlığımız üretra darlığı (İdrar yolu daralması) ve ameliyatı Üretrapilasti. Ağız içinden doku alınıp idrar yolu yeniden yapılıyor. Mucize gibi bir şey. Cenabı Allah derdi verdiği gibi dermanı da yine aynı vücudun içerisinden veriyor. Yani yedek parça içimizde bizde.
İnsanoğlunda aranacak en büyük özellik güven ve güvenmektir. Bir insanı karşıdan ilk gördüğünüzde size verdiği elektrik ya da enerji çok önemlidir. Bir de bu insanın yüzünde tebessüm varsa ortada ne dert ne de sıkıntı kalmıyor demektir. İşte Prof. Dr. Zafer Aybek hoca da bu saydığım özellikler de bir insan. Alanında kendisine ihtisas yapmış bir doktor. Arama motorlarına Üretrapilasti diye yazdığınızda karşınıza çıkan neredeyse tek isim.
Her insanın canı tatlıdır. Bunda hiç şüphe yok ancak ben bir işi hakkıyla en iyisini yapmaya gayret ederek yapıyorsam aynı şekilde bir hizmet alacağım zaman da o işin en iyisinden almak isterim ve bunun yanında en önemli kriter güvendir güvenmek isterim.
Ameliyat için karar verdiğimde kendimizi teslim edeceğimiz Prof. Dr. Zafer Aybek hocayı araştırdım. Digital dünyada yaşadığımız için her türlü bilgiye anında ulaşabilme imkanına sahibiz bunu düzgün kullandığımız sürece de internet çok güvenli bir alandır. Sosyal medya hesaplarından hocanın paylaşımlarına ulaştık. Benim için ilk intiba ilk karşılaşma çok önemli. Her fotoğrafta tebessüm eden bir insan Prof. Dr. Zafer Aybek. Diyebilirsiniz orası onun kendisini reklam yaptığı alan tabi ki gülümseyecek. Ancak bir ayrıntı var ailesiyle olan fotoğraflarda var hesabında ve aile fertlerinin hepsi gülüyor. Fotoğraflardan anladığım kadarıyla iki erkek çocuğu babası. Hiç birinden negatif bir elektrik almıyorsunuz. Benim için önemli olan buydu tebessüm. Tebessüm edebilen yüzünde eğreti durmayan içten gelen bir gülümseme olan insanlar size derdinizi unutturur. Bu rahatlama ile telefona sarılıp kendisiyle durumumu anlatıp ameliyat günü almak için aradım. Çok naif bir ses tonuyla karşıladı. Gurur ve kibirden ne eser ne emare vardı. Daha önce başka hocalarla da konuşmuştum hiç onlar gibi değildi hatta bir hocayla görüşemedik bile asistanıyla görüştük hoca görüşmeye tenezzül bile etmedi. Görüşme süresince hastalığınızı unutuyorsunuz. Ameliyat için günümüzü aldık. Sonrasında telefonu kapatmadan önce Prof. Dr. Zafer Aybek hocaya bir soru sordum “Hocam biz şehir dışından geleceğiz bu durumlarla da daha önce karşılaşmadık. Sorumuz sadece bilmediğimiz için size bir ödeme yapacak mıyız” oldu çünkü diğer görüştüğümüz hocalar çok afaki ücretler talep etmişlerdi. Prof. Dr. Zafer Aybek hoca benim için o tarihi cevabı verdi “Önce insan sağlığı” dedi ve ekledi “Bana bir ücret ödemeyeceksiniz. Sadece hastaneye ödeme yapacaksınız”
Sağlık sektörünün neredeyse her kademesinin tamamen ranta döndüğü günümüzde alanında neredeyse Türkiye de tek olacaksınız ve paraya tamah etmeyeceksiniz. İşte böylesine işine bağlı ve önce insan merkezli sağlıkçılarımızın doktorlarımızın ve Profesörlerimizin sayılarının çoğalmasını ve Zafer Aybek hocanın herkesin idolü olması gerekmektedir. Bunu siyaset için demiyorum ama hangi makam da olunursa olunsun hiçbir devlet görevlisinin doktorlarımız için “Giderlerse gitsinler” demeye hakkı yoktur. Bu ülke de iki mesleğin hakkı ödenemez. Birincisi öğretmenler ikincisi doktorlar. Milletvekillerine nasıl ki dokunulmazlık hakkı veriliyorsa bu iki meslek gurubunda ki tüm bireylerimize de dokunulmazlık verilmelidir.
Türk sağlık sistemi ve özellikle Denizli Pamukkale Üniversitesi Hastanesi için Prof. Dr. Zafer Aybek hoca çok büyük bir nimettir. Serviste çalışan asistanından hemşiresine hasta bakıcısından temizlik personeline herkes işini severek yapıyor. Böyle olunca da özel hastane standartlarını aratmayan bir Üniversite hastanesi çıkıyor ortaya. Bir teşekkür de Rektöründen hastane Başhekimine ve yönetimine vermek gerekir kaldığımız bir haftalık süre içerisinde hastalara otel konforunda bir ortam sağladıkları için.
Ameliyat sürecinde ağızdan doku alındığı için konuşmakta zorluk çektim daha yeni yeni yavaş yavaş konuşmaya başlıyorum bu zor anımızda telefonlarıma Prof. Dr. Sadettin Ökten hocanın deyimiyle zevcem çünkü Ökten hoca insanın eşi olmaz eş demek rakip demek manasına da gelir oysa zevcem dediğinizde yarımı tamamlayan manasında olur daha da güzel olur diyordu. Bu süreçte telefonlarıma zevcem dediğim Huriye hanım baktı. Hiç bu kadar sevildiğim aklıma gelmezdi. Türkiye’nin birçok ilinden çok kıymetli dostlarım arayıp durumumu takip etmiş. Bu süreçte durumumuzu arayıp soran Manisa Milletvekillerimize – Saadet Partisi Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayımız sayın Temel Karamollaoğlu’na – Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Kocaeli Milletvekili adayı Hasan Bitmez beye – Saadet Partisi GİK Üyesi Avukat Veysel İlhan beye – isimlerini tek tek yazsam sayfaların yetmeyeceği dostlara ve arkadaşlara - Gebze’de ki ahretliklerime ve dostlarıma – İstanbul ve Ankara’da ki dostlara – Türkiye’nin farklı illerinden arayan dostlara ve her ne kadar farklı siyaset kulvarında mücadele etsekte yüzümüzü her zaman tebessüm ettiren baba dostu İsmail Saraç amcama – hem anne tarafımdan hem baba tarafımdan arayan soran bizi yalnız bırakmayan tüm akrabalarıma – hastaneye yattığımız günden taburcu olduğumuz güne kadar her şeyimize koşan bir telefon ile olmazları olur eden kıymetli dostum Ahmet Saraç’a - tek çocuk olmam hasebiyle beraber büyüdüğümüz kardeşten öte Manisa’da ki dostlarıma ve ahretliklerime – mesai arkadaşlarıma – siyasi partilerimizin Manisa İl Başkanlarına – STK il başkanlarına sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Bu zorlu süreçte Abdülhamid Ali’yi okula götürüp getirmek için adeta birbirleriyle yarışan dostlarıma da teşekkür ederim. İyi ki varsınız. Rabbim yokluğunuzu göstermesin inşallah.
Bu zorlu üç yıllık süreçte her daim yanımda bana destek olan ve her fırsatta bu zorlu ameliyatı olmam için bana güç veren zorumu kolaylaştırmak için elinden gelenin fazlasını yapan ve halen kahrımı nazımı çekmeye devam eden ki hastalandığımda biraz fazla nazım olur kıymetli zevcem Huriye hanıma sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Yaptıklarının hiçbirini yapmaya mecbur değilken hep daha fazlasını yaptığı için onun hakkını ödeyemem.
İnşallah bundan sonra ki süreçte daha fazla bir araya geleceğiz ve olmadığımız zamanların acısını çıkartacağız.
Selam Dua ve Muhabbetle…