Kim ne derse desin ben her zaman ilahi adaletin her daim işlediğine inananlardanım. Her ne kadar aksini düşünenler olsa dahi bu ilahi adalet sisteminin gerçekliğini değiştirmez. Sadece sistemin işleyişini bilmiyorlardır.
Bir hadiste şöyle diyor; Neyle gelirsen gel, kul hakkı ile gelme. Bizler bunu biri benim canımı yaktı öte tarafta cezasını bulacak şekilde algılayıp , hatta öte tarafta iki elim yakanda olacak gibi kelimelerle ifade etmişliğimizde vardır. Oysaki kızgınlık, öfke, nefret düşük frekanslardır.
Bu tarz negatif duygular bu hayatta üzerimizde biriktikçe önce bize ruhen sonra bedenen hastalık olarak bedenimize yansır ve bize zarar verir.. Tabi bu sırada canımızı yakan kişi haksız dahi olsa ona bir şey olmaz çünkü o kişinin oluşturduğu tüm o negatif enerjiyi hisler ve duygular yoluyla tutuyoruz.
Ne zaman ki o negatif duygulardan özgürleşip , serbest bırakıp akışa geçersek serbest kalan enerji kaynağına geri döner. Her enerji kaynağına geri döner, bu bir yasadır aslında. İyi ise iyi olarak , kötü ise kötü olarak gerçekleşir. Eğer bir kişi için güzel dileklerde bulunuyorsak gerçekte kendimize kendimize söylüyoruz aynı şey beddua için de geçerli. Fransız yazar olan Simone de Beauvoir'ın bu konu ile alakalı sevdiğim bir sözü var. ''Canımı yakanlardan intikam almayı düşünmedim hiç, hayat benden daha yaratıcı..''
Öfkelerden özgürleşebilmemiz dileği ile..