Kararsızlığın temelinde çeşitli duygular etkin olabilir. İlk olarak bunları fark etmek gerekir. Seçeneklerin fazlalaşması da kararsızlığı oluşturabilir. Yine aynı anda bir çok şeyi yapmaya çalışmak da öyle. Fakat kararsızlığı yaşayan kişiye isteğini sorduğunuzda ne istediğini o da bilmiyor olacaktır. Ne istediğini bilmeyen bireyin kararının geleceğe dair bilinmezliği, karardan sonra harekete geçmesi gereken durumlarda gizli korkularının olması bireyi seçenekler arasında kararsız bırakmaktadır.
Kararsızlığın altında yatan duygulardan biri mükemmeliyetçilik bir diğeri korkudur. Mükemmeliyetçilik en iyi ve en doğru kararı vermeye çalışmaktır. Bu mükemmeli arayış kişinin karar verme sonrası gelişecek süreçleri de kapsar ta ki sonuca erişene ve belirlenene kadar. Korku, alınan karanın sonuçlarına karşı sorumluluktan korkmaktır. Korkuyu çeşitlendirebiliriz. Başarısızlık, reddedilme, yetersiz hissetme gibi korkular başlık olarak ele alınabilir.
Sağlıklı kararlar verebilmek için öncelikle kararsız kalınan durumlarda her seçenek için ‘olursa ne olur?’ sorusu sorulmalıdır. Avantajlarını ve dezavantajlarını, oluşacak olumlu ya da olumsuz hislerimizi, uygularken yaşanabilecek zorlukları cevaplandırmak gerekiyor. Bunu yaparken bedeninize de dikkat etmeniz gerekir. Seçtiğiniz karara odaklandığınızda bedeninizde de bir takım değişiklikler gelişecektir. Derin nefes alma, bedeninizde sıkışma, gevşeme veya kasılma, coşku ya da çökkünlük andıran bedensel titreşimler duyumsamak mümkündür. Kararsız kaldığınızda seçeneklerinizi yazılı olarak sunun kendinize ve dönüp duran beyninizdeki düşünceleri ancak bu şekilde düzenleyebilirsiniz. Genel olarak bir konu üzerinde yoğunlaştığımızda ve fazlaca düşündüğümüzde daha iyi karar verebileceğimizi düşünürüz. Ancak bu durum zihinsel boğuşmaya dönüşebilir. Her olası sonucu yazdıktan sonra ruhsal ve bedensel izlerine odaklanmak yükümüzü azaltacaktır.