Yazı başlığı niçin Karasuda Pazar Var? Bu sorunun cevabı, makalenin son noktasına varınca kurdele ile süslenmiş, hediye paketi içinde sarılı bulacak ve gülümseyeceksiniz.  
Biliyorsunuz, ışık hızıyla 14 Mayıs’a 100 metre koşucusu atletler gibi hep birlikte koşuyoruz.
Bugün 27 Nisan Perşembe!  
Mehmetçik diliyle konuşsaydık şafak 17 derdik.
Perşembe günleri birçok il ve ilçemizde olduğu gibi, Manisa’da da Pazar kurulduğu kimse için sır değil.  
Sabah kalktım, saat 10 00 sularında pazar arabamı önüme kattım; yola çıktım…
Giderken yolumun üstündeki ATM’ye günaydın diye gülümsedim, utana sıkıla Pazar harçlığı istedim.
Sağ olsun hiç nazlanmadı, bin dereden su getirip ipe un sermeden; İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Bolu mitinginde cebinden çıkartıp, milletin huzurunda salladığı, Türkiye’nin en büyük parasından üç adet elime kimseye göstermeden sıkıştırıverdi.
İki yüzlük matbaa kokan, en büyük parayı görünce; bayramda eline harçlık tutuşturulan çocuklar gibi sevinmişim.
Nasıl sevinmeyim? 
Elimdeki bomboş arabayı dolduracak, ne ihtiyacım varsa alacak, bir hafta bakkala manava muhtaç olmayacaktım.
İlk uğradığım Pazar tezgâhında, Türkiye’nin en büyük parası, pazarcının avucu içinde hamam tellağı elindeki sabun gibi eridi.
Poşetleri arabanın içine bıraktım,  iki poşet vardı. En büyük TL arabanın dişinin kovuğunu doldurmamıştı.
İkinci tezgâh, 3. Tezgâh derken, birkaç pazarcı tezgâhına daha uğradım.  Alışveriş ederken, İyi Parti Liderinin elinde salladığı “Bakın elimde 200 TL var. Bu Türkiye’nin en büyük parası. Bir kilo kıyma alabiliyor musunuz” sorusu hep zihnimi, işgal etmişti.
Zihnim, Bolu meydanındaki miting alanında toplanan kalabalık arasında gezerken, kendimi pazar yeri kapısı önünde buldum.
Karşı kaldırıma geçecekken, güler yüzlü bir hanımefendi yolumu kesti “ Hocam biz iyi parti 1. Sıra Millet Vekili adayımızla birlikte Pazar yerini gezeceğiz. Sizi Millet Vekili Adayımız Şenol Sunat’la tanıştırmak isterim demez mi?
Şaka bir yana şaşırmıştım.
Nasıl Şaşırmayayım?
Uzun yıllar Eckhart Tolle’nin yazdığı Şimdinin Gücü kitabı başucu kitabim olmuştu. Pandemi döneminde Dr. Joe Dispenza, Modern Şaman Alberto Viloldo ve Gregg Braden ‘den ders aldım.
Aldığım Enerji tıbbı eğitimi uygulamalı olarak sahnedeydi, Perşembe pazarı önünde.
İlham perim kulağıma eğildi, kimse duymayasın diye kulağıma Akşener seni duydu, Genel Başkan yardımcısını tanışmak için gönderdi diye fısıldayıverdi.
Şaka bir yana bize hiç öğretmedikleri “var olan her şey enerji” düşündüğün gerçekleşir tezi uygulamalı sahnedeydi.  
Sonra, yolumu kesen hanımefendiye, benim üzerimde eşofman, elimde Pazar arabası,  sonra geleyim öyle tanışalım dediysem de,  kurtulamadım.
Gülden hanımla birlikte, Pazar yerine doğru yürüyen korteje yetiştik. İyi Parti Genel Başkan Yardımcısı, Manisa 1. Sıra Millet Vekili Adayı Şenol Sunat hanımefendiyle ayaküstü tanıştık.
Kısa süreli tanışma faslından sonra Sunat Hocam, gülümseyerek hemşerinizi destekleyin derken,  çalışma arkadaşlarıyla birlikte pazar kapısına doğru emin adıllarla yürüdü.  Aynı içtenlik ve sımsıcak bir ses tonuyla elbette destekleyeceğiz sözcükleri dökülüverdi dilimden.
Dudaklarımdan düşen elbette sözcüğünün yanında; zihnimde yeşeren gerçek iç sesim ise kulağıma, gidenlerin arkasından Azdavaylı Safiye Karasuda Pazar varı söyleyecek, arkadaşları da zil takıp oynayacak diye fısıldıyordu.
Niçin böyle düşünüyorum?
Mevcut iktidar,
Anadolu’yu mülteci kampına çevirdi.  
Milyonlarca Suriyeliyi aramıza kattı.
Yurdumun cefakâr insanları evsiz barksızken;  yabancıyı ev sahibi yaptı. Her karışı şehit kanıyla sulanmış vatan toprağımızı (kendi ifadeleriyle) babalar gibi sattı.
Türkiye cumhuriyeti kurulduğu günden beri böyle bir iktidarla yüz yüze gelmedi.
Siz olsanız, Azdavaylı Safiye’yi çağırıp Karasuda Pazar Var türküsünü okutup, ekipteki köçeklere de zil takıp oynatmaz mısınız?