Bayram tatili sona erdi, okullar açıldı. Bu ikili birleştiğinde Manisa’da trafik adeta kilitlendi. Dün sabah evden çıkarken yaşadığım deneyim, sadece bir bireyin günlük sıkıntısı değil; bu şehrin artık başa çıkamadığı bir sorunun dışavurumu.

Sabah işe giderken özel sebeplerden dolayı birkaç gün taksi kullanmak durumunda kalıyorum. Eminin Manisa’da benim gibi bir sürü insan vardır sabah saatlerinde taksi kullanan.  Sabahın erken saatinde taksi bulamamak bir yana, akşam saatlerinde aynı manzarayı tekrar yaşamak artık “tesadüf” olmaktan çıktı. Dün işe gitmek için 1 saat taksi bekledim, taksi duraklarını aradığımda bana dedikleri tek cümle ‘Abla yola çıkan geri dönemiyor’ oldu. Herkes yolda ama kimse ilerlemiyor. Akşam saatlerinde ise yine aynı durumda sıkışıp kaldım. Ofisin önüne taksi istediğim zaman ki bu taksi durağı hemen ofisin dibinde yürüme 5 dakikalık bir uzaklıkta. Hem yağmur hem de Manisa trafiğinden dolayı durakta yine taksi olmadığını söylendi. 1 saat boyunca ofisin önünde taksi beklemek zorunda kaldım. 

Her hafta 1 kere bu durum yaşanırken artık bu trafik sorununun ‘tesadüf’ olmadığını inanmaya başlıyorum. Kavşaklarda arabalar sıkışıyor, kimse birbirine yol vermiyor. Ne sabır kalıyor insanda, ne de şehirde nefes alacak bir alan. Bugün de aynı saatlerde otobüse binmeme rağmen, araçların sıkıştığı noktada herkesin birbirine inatla yol vermemesi yüzünden trafik tamamen tıkandı. Bunun tek nedeni ise, Manisa’nın yollarının nüfus artışına uygun olmaması. 

Manisa büyüyor. Nüfusu artıyor, araç sayısı artıyor ama şehir aynı şehir. Yollar, kavşaklar, planlamalar hâlâ eskiye ait. Her bayram dönüşü, her okul açılışı bizlere bunu yeniden hatırlatıyor. Ama hatırlamakla kalıyor; çözüm adına bir adım atılmıyor.

Trafik sadece bir sabırsızlık meselesi değil. Aynı zamanda bir yaşam kalitesi meselesi. İnsanlar işe geç kalıyor, çocuklar okula geç kalıyor, yaşlılar hastaneye ulaşamıyor. Şehir nefes alamıyor. Ve bu boğulmuşluk hissi her geçen gün biraz daha derinleşiyor.

Manisa artık bu sıkışmışlığı kaldırmıyor. Yeni ulaşım çözümlerine, çağdaş şehir planlamalarına ve en önemlisi trafikte saygı kültürüne ihtiyacımız var. Yoksa biz daha çok kavşaklarda birbirimize bakar dururuz ve trafikte bir süre daha sinirlerimiz bozulur.