Devlet Film arşivi deposu yangını 5 Eylül 1973 yılında yaşandı.
Bu yangında tek kopyalı belgesel yapıtlar ne yazık ki yok oldu. Mustafa Kemal Atatürk’e ait tek kopyalı kayıtların da yok olduğu bu yangın ile ilgili detaylı bilgi bulamadım.
Aslında yazı yazmak için konu araştırması yaparken 5 Eylül tarihi ile ilgili bu tarihi haberi gördüm. Konuyu araştırmadan yazmak doğru olmazdı elbette. İnternetten umudumu kesince o dönemin gazeteleri acaba ne başlık atmıştır diye düşündüm. Aradığım bilgiye Cumhuriyet gazetesinin dijital arşivinden ulaştım.
Aslında eski olaylara olan merakım beni bu araştırmaya itmişti. Üzeri kapatılan detayların yeniden gündem olması iyidir. Konu açıldığında o dönemde yaşayanlar mutlaka bunu hatırlayacaktır.
6 Eylül günü yayınlanan Cumhuriyet gazetesinde şöyle diyordu:
“Başbakanlığa bağlı Devlet Film Arşivinin Fındıklı’daki 4 numaralı deposunda önceki gün sabaha karşı çıkan yangın sonucu büyük tarihi değer taşıyan belgesel filmler yanmıştır. İkişer anahtarlı, üç ayrı çelik kapıdan geçilerek girilebilen ve çok sıkı kontrol altında bulundurulan çelik depodaki yangının çıkış nedeni saptanamamıştır. Depo bekçisinin verdiği bilgiye göre yangın bir patlamadan sonra başlamıştır. Soruşturmayı yürüten ilgililer, sabotaj olasılığı üzerinde durulduğunu bildirmişlerdir.Edinilen bilgiye göre, yanan filmler içinde, şimdiye dek hiçbir yerde geçilmemiş Atatürk’le ilgili belgesel yapıtlarda yer almaktadır".
Haberde bu detayı okuduğumda, bu arşivin neden bu kadar özenle korunduğunu şimdi daha iyi anlıyorum. Şu an yaşadığımız tarihe ışık tutacak kim bilir hangi önemli detaylar vardı. İnsan kendine neden yangın çıktı diye sormadan edemiyor.
Haberin devamında, “Çıkış nedeni saptanamayan yangının koğuşturması Savcı Nejat Büyüköztürk tarafından yürütülmektedir. Verilen bilgiye göre yangının çıktığı çelik depoya iki arşiv görevlisi ile Arşiv Müdürü ve Güzel Sanatlar Akademisi Genel Sekreteri girebilmektedir” yazılmıştır.
Bu yangın ile ilgili, beni düşündüren en önemli konu kötü niyetli kişiler neyi görmemizi istemedi ve bu yangını neden çıkarmıştı sorusu oldu.
Ya da doğal yollardan bir yangın mı çıkmıştı?
Bu soruların cevabı da o yangında yok edildiğini düşündüğüm gerçekler gibi çaresizce bekliyor.
Geçmiş ile ilgili pek çok konunun aydınlatılması ve yaşanan olayların tarafsız yorumlanabilmesi adına verilerin mutlaka saklanması gerekiyor.
İskenderiye Kütüphanesi yangınında 400.000 bin eserin bile isteye yakılması da bu durum ile benzerlik gösteriyor. İskenderiye Kütüphanesi MÖ.30 ‘lu yıllarda yanmıştır. Kütüphanedeki kitaplarda kim bilir tarihe ışık tutacak neler vardı. İnsan düşünmeden edemiyor.
Geçmişten ders almayan insanoğlu, gelecekte sorgulamaktan mahrum kalacaktır.
Sağlıkla Kalın.