Günümüzde ekranlar hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Sabah gözlerimizi açar açmaz telefona bakıyoruz. Akşam telefondan bir şeyler izleyerek uyuyoruz. Ancak bu kadar dijital içerik tüketmek, beraberinde zihinsel yorgunlukta getiriyor. İşte tam da bu nokta da adını pek çok duymasanız da yavaş yavaş hepimizin hayatına adapte etmesi geren şey geliyor: Dijital minimalizm.

Son zamanlarda pek çok ünlü isimde dahil sosyal medyayı detoks yaparak kullanmaya başladı. Bunun bir sebebi artık hayatlarındaki teknoloji kullanımını aza indirerek aileleri ile bir arada olmak ve doğanın tadını çıkarmak. Dijital minimalizm ise tam da bu noktada devreye giriyor. Dijital minimalizm, teknoloji ve dijital dünyanın hayatımızdaki yerini sorgulayan bir anlayış. Bu anlayış ile birlikte insanlar daha az dijital içerik tüketerek, teknolojiyi bilinçli bir şekilde kullanmaya çalışıyor. Az ama öz teknoloji kullananlar, daha tatmin edici bir yaşam sürdürebileceklerine inanıyorlar.


Ancak dijital minimalizmi uygulamak okuduğunuz kadar kolay bir şey değil. ‘Yok ya ben hemen ekran süremi azaltırım zaten’ demeden önce gün içerisinde kaç saat sosyal medya da takıldığınıza bakmanızı tavsiye ederim. Çünkü bir çok insan farkında olmadan gün içinde saatlerini sosyal medyada geçiriyor. Sadece beş dakika bakacağım dediğimiz bir platformda, saatlerce kaybolabiliyoruz. Bu nedenle, dijital minimalizm bir karalılık getiriyor.  Amaç, dijital dünyada harcanan zamanı azaltmak değil, o zamanı daha verimli kullanmak.

Peki dijital minimalizm nasıl uygulanır?

Bunun için ilk yapacağınız şey ekran süreniz için kısıtlama getirmek olabilir. Aynen annelerimizin bize ilkokulda yaptığı gibi belirli saatlerde telefon kullanmak da bu uygulamayı hayata geçirmenin en önemli adımlarından biri.  Sosyal medya detoksu yapmak ise sizin bu sürece alıştığınız gösterir.
Az ama öz, dijital dünyada da mümkün.