Üniversitelerin açılmasına az bir süre kaldı. Öğrenciler şimdiden ev ve yurt arayışına girmiş durumda. Kyk yurtları öğrenci sayısını karşılayabilecek durumda değil. Başta İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerde kyk yurt sorunu daha  vahim durumlarda. Pandemi koşullarında göz önüne alınacak olursa öğrencileri zor bir süreç beklemekte. Konutlarda ve özel yurtlardaki fahiş fiyat artışları il dışında öğrenim görecek öğrencilerin aileleri içinde büyük yük getirecektir. Ne yazık ki  sadece konut ve yurt fiyatlarına değil, başta gıda, elektrik ve doğalgaz olmak üzere birçok tüketim malına zam gelmiştir.


Gelen zamlar ve tüik in paylaştığı verilere göre gelecek olan zamlar bize önümüzdeki kış mevsiminin orta-alt gelir gurubu için oldukça zor geçeceğini göstermektedir. Fiyat artışlarının maaşlara gelen zamların çok üzerinde olması işçi kesiminin enflasyona karşı ezilmesine milli gelirden aldığı payın azalmasına neden olmuştur. Karar verici otorite büyümeyi öncelediği için kronikleşmiş fiyat artışlarına kalıcı çözümler getirmeyi düşünmediği yapılan açıklamalardan ve alınması planlanan tedbirlerden görülmektedir. Yüksek ihracat, değeri her geçen gün düşen Türk Lirası, yüksek enflasyon üçgeni arsında kalmış bulunmaktayız. İşçi memur ücretleri bir maliyet unsuru olarak görüldüğü için ihracattan gelen refah artışı bu kesime yansımamaktadır. Artan döviz kuru ve yükselen fiyat artışları bu kesimin daha da yoksullaşmasına neden olmaktadır. Bu girilen dar boğazdan çıkanın yolu marketlere fiyat denetimi, depolara baskın yapmak değildir. Bunları kısa vadeli çözümlerdir. Üretim ve taşımacılık maliyetlerindeki artışa çözüm üretmek  yerine nihai üreticiye gelen mala denetim yapmak, ölmüş hastayı tedavi etmeye benzer.


Hükümetin açıkladığı orta vadeli programda 2024 yılı tahmini faiz ödemesi 320,4 milyar TL olacağı tahmin edilmektedir. Bu rakam iyimser bir tahmindir. Vatandaşın çalışıp ürettiği para dışarıya faiz ödemesi olarak gitmesi küresel kapitalizme hizmet etmekten başka bir şey değildir. Burada  Necmettin Erbakan’ın 54. Hükümette uyguladığı havuz sistemi, denk bütçe formülleri aklımıza gelmektedir. Memur ve işçi kesimine yapılan %100 ün üzerinde zamlar ve borca dayalı sistemin terk edilmesi küresel kapitalizmi rahatsız etmiş ve hükümeti kısa sürede düşürmüşlerdi.


Denk bütçe ve havuz sistemi gibi formüllerle borçlanmadan oluşturulacak sistem, milli kaynak paketleriyle desteklenirse Türkiye kısa sürede bir toparlanma sürecine girebilir. Dışarıya ödenecek faiz memur-işçi kesiminin cebinde kalır ve refah toplumun tabanına yayılmış olur. Refah artışının toplumun orta-alt gelir gurubuna da yansıması gelir dağılımında adaleti sağlamakla birlikte suç oranlarında da azalmasına neden olacağı yapılan çalışmalarda görülmüştür.


İçinde bulunduğumuz süreçte hayatın her alanında yaşanan zamlar toplumun büyük bir çoğunluğunda huzursuzluğa sebep olmaktadır. 70li yıllardan günümüze devam eden enflasyon sorununa gelen siyasiler kalıcı çözüm bulamamış, çözüm üretmeye çalışanlarınsa ülkeyi yönetmesine müsaade edilmemiştir. Artan fiyat artışları başta eğitim gören gençleri olumsuz etkilemektedir. Üniversiteler açılmadan önce konut ve yurtlardaki fahiş fiyat artışına devlet müdahale etmelidir.