Tarih milletlerin geçmişini bilimsel yöntemlerle ele alır. Tarih bilimindede diğer sosyal bilimlerde olduğu gibi metedoloji tartışmları yaşanmıştır. Tarihin yazımından çok hangi yöntemle ele alındığı hususu geçmişi incelememizde bize ışık tutacaktır. Rahmetli Cemil Meriç’inde dediği gibi tarih kitaplarımızın haçlıların en büyük zaferi olduğunu göreceğiz. Tarih doğrusalmıdır döngüselmidir sorusunun yanıtı objektif bir şekilde vermeden tüm medeniyetlerin geçmişini tek bir perspektiften ele almış oluruz.
Tüm insanlığın en büyük kahramanı hiç kuşkusuz ki Peygamberlerdir. Tüm insanlığı esbab köleliğinden kurtarıp Hakka yönlendiren, kainat kitabının öğretmeni olan Peygamberimiz (S.A.V) en büyük kahramandır.
Onun yolunu takip edip hedefine Rızay-ı İlahi ve Asr-ı Saadeti koyanlar büyük medeniyetler kurmuş, tüm insanlığı beslemiş, aynı zamanda tüm insanlardan beslenmiştir. 72 milleti tek çatı altında asırlarca bir arada tutan bu inançtır.
Mütefekkir, Türk filozof Teoman Duralı hocamızın son yüzyılımızı şöyle ifade eder; alfabesini yitirip, geçmişiyle bağları kopmuş Alzheimer olmuş zavallı millet. Dil ve alfabe bir milletin hafızasıdır, milletin şanlı mazisini yeniden tekerrür etmesini istemeyenler elbette geçmişiyle olan bağlantılarını koparmak isteyecektir. Enaniyet duygusuna mağlup olanlar kendini İlah makamında görüp düşüncelerini putlaştırırlar. Putlardan, belli bir kalıba sokulmaya çalışılan fikirlerden kurtulmakla başlar düşünce ve fikir hürriyeti. Kahramanlık kendini kabul ettirmeyle değil, kabul edilmeyle elde edilir. Gerçek kahramanlar asırlar geçsede insanlık tarafından, getirdiği medeniyetlerle özlemle anılanlardır. Tarihimizi sahte kahramanlardan temizledikçe geçmişe olan borcumuzu yerine getirip, gerçek kahramanların çizdiği medeniyet yolunun devamanını sürdüreceğiz. Sözlerimize üstad Necip Fazılın şu sözleriyle son verelim;
Bize kalan borç asırlık zamanlardan, tarihi temizlemek sahte kahramanlardan
