Dünyada canlı olarak sadece biz yaşamıyoruz. Farklı türlerden bir çok canlı ile ortak yaşam alanlarında yaşamaktayız. Ve bu ortak alanı paylaştığımız canlılarla ilgili 2004 yılında Hayvanları Koruma Kanunu yürürlüğe girdi. Bu kanunun yürürlüğe girmesi hem biz hayvan severler hem de birlikte yaşadığımız canlılar için olumlu yasal güvenceler içeriyor. Ancak bu kanundaki bir maddenin hem hayvanlar açısından hem de biz insanlar açısından bazı olumsuz durumlar yarattığını gözlemliyorum.
Hayvanları koruma kanun 6. Maddesini gelin birlikte okuyalım : Sahipsiz veya güçten düşmüş hayvanların en hızlı şekilde yerel yönetimlerce kurulan veya izin verilen hayvan bakımevlerine götürülmesi zorunludur. Bu hayvanların öncelikle söz konusu merkezlerde oluşturulacak müşahede yerlerinde tutulması sağlanır. Müşahede yerlerinde kısırlaştırılan, aşılanan ve rehabilite edilen hayvanların kaydedildikten sonra öncelikle alındıkları ortama bırakılmaları esastır.”
Çeteleşen ve sayıları 10 milyonu bulan sokak köpekleri ile lgili şikayetlerini dile getiren vatandaşalara belediye yetkilileri bu madddeye dayanarak bu durumla ilgili herhangi bir işlem yapamayacaklarını belirtiyorlar. Yerel yetkililer; Cumhurbaşkanımızın ısrarla belirttiği ‘’sokakta başı boş köpek olmaz’’ beyanını duymazdan gelmektedirler. Ve bu sorun karşısında başlarını kuma gömerek suç işlemektedirler.
Kanun bu maddesi onlarca insanın hayatına mal oldu ve olmaya devam edecek gibi. Sadece 2022 yılında 33 vatandaşımız başı boş köpek saldırılarından dolayı öldü. 150’ye yakın vatandaşımız ise bu saldırılarda yaralandı.
Peki, sokak köpeklerinin bu saldırganlığı neden?
Sadece oyun oynamak istiyorlar da biz mi anlamıyoruz? Değil, arakadaşlar değil...
Köpekler iç güdüleri gereği çeteleşip alan savunmasına geçebiliyorlar. Sokaklarımızda 10 milyon başı boş köpeğin olduğunu ve bunların guruplar halinde çeteleştiğini düşünürsek tehlikenin boyutunu anlayabiliriz. Gruplar halinde çeteleşen köpeklerin alanına girdiğinizde bir yabancı olarak gördükleri sizi alanlarından çıkarmak isteyecekleridir.
Bu alan çocuk parkı da olabilir, Şehrimizde olduğu gibi hükümet meydanının önü de olabilir.
Ortalama bir yetişkin zor da olsa bu saldırılara karşı kendini savunabilir. Ancak çocuklarımız, yaşlılarımız ve engellilerimiz kendini savunamaz.
Bu milletin çocuklarının bu sokalarda bu meydanlarda korkmadan yürümesi gerekir.
Bu canlıları yok edelim demiyorum. Bu canlıların başı boş bir şekilde ülkemizin sokaklarında olmasının insanımız için tehlike arz ettğini söylüyorum.
Avrupa’da başı boş köpek yok. Başı boş köpek ya sahiplendirilir ya da uyutulur. Başı boş köpeklerden gelecek saldırma, hastalık yayma veya kuduz gibi riskler olmadan yaşıyor Avrupa halkı. Bizim gibi yaşayan bir ülke var o da Hindistan.
Güvenli ve huzurlu sokaklarda yaşamak dileği ile...
Sağlıcakla kalın...