Hafta sonunda ne yapacağımızı bilemiyoruz genel olarak. Herhangi bir ihtiyaç olsun yada olmasın hepimizin uğrak noktası, yaşamımızın bir parçası haline gelmiş yerlerdir avm ler. Mimarisi değerlerimizi yaşatmayan şehirlerde kasvet abidelerine dönüşmüş mekanlardır avm ler. Gösterişin, tüketim çılgınlığının yaşandığı, sistemin bizi taksitlere böldürerek borca sürüklediği, akıldan çok hevanın ön plana çıkarak davranış eğilimlerinin gösterildiği yerlerdir bizim için.
Muhalif düşünceye sahip olanların genel bir eleştirisi ülkemizdeki kaynakların inşaat sektörüne aktarılmasıydı. Peki ya artan avm inşaatlarına ne demeliyiz. Talep olmadan avm nasıl inşa edilebilir. Bu inşalar bizi ihyaya mı yoksa imhaya mı sürüklüyor. Refah arttıkça artan refahımızı avm lere aktaran biziz. Bunu düşünürken başkalarına suç atmak günaha ortak aramaktan başka bir şey değildir.
İktisatçı Richard Easterlin yaptığı incelemede kişi başı gelir 10.000 usd seviyesini aştıktan sonra artan gelirin mutluluğa bir etkisinin olmadığını görmüştür. Gelir arttıkça refah artmasına rağmen neden mutluluk artmıyor. İnsanlar metayla uyutulamıyor mu yoksa. Her yeni çıkan ürünün peşinden koşmak bizi maddeye taptırmıyor mu. Avm ler artık bizim için sahte ilahlarla sistemin kölesi haline getirilmeye çalışılan insanlar için bir buluşma noktası, mabet haline gelmiştir.
Düşünce özgürlüğünden dem vururken marka reklamlarının esiri haline gelip, bu tutsaklığı yaşadığımız yerlerdir bizim için avm ler. Çocukları avutmak için kurulmuş oyun parkları, teşhir yerleri haline gelmiş yeme içme mekanları, vitrinlerinde insanı cezbedici ürünlerin olduğu giyim mağazaları, son çıkan teknoloji ürünlerinin her eve ihtiyaç diye satıldığı teknoloji mağazaları, ahlaksızlığı ahlak haline getirmeye çalışan filmlerin yayınlandığı sinemalar…
Sadece kölelik değil avmler. Bir savaş. İnsanlığa, ahlaka maneviyata, kültüre, aileye…
Düşmana karşı cephanemiz sınırlı. Hazırlıksız yakalandık . Bu sefer silahımız düzgün esnaflık, milli teknoloji ürünleri, reklamın değil tanıtımın olduğu giyim ürünleri, yerli ve milli sinema, insanı köleleştirmeyen finansal sistem.Bunların hangisinde başarıya ulaştık dersek nerdeyse hiçbiri.
Mevcut sistem geldiğimiz noktada kendi kendini yeniliyor. Satranç masasında her iki tarafı aynı kişi oynuyor. Biz sadece seyirciyiz. Esnaf avm lerden şikayetçi. Müjdeyi verelim o zaman. Avm lerin kısa bir ömrü kaldı. Metaverse dünyası bunları ortadan kaldırmaya başladı. Sadece avm leri değil esnaflarıda bitirmesi muhtemel bir düzen geliyor. İnsansız marketler, insansız kafeler Güney Kore’de hızla yaygınlaşıyor. Netflix sinemaya giden insan sayısını nasıl azalttıysa, metaverse avm lere giden insan sayısını azaltacak. Ülkemizde internetten online arazi satışları başladı bile. İstanbul için dönümü 4,000usd den başladığı söyleniyor. Telefon bağımlılığın arttığı bir dönemde yeni dünyamıza geçiş yaparken hiçte zorlanmayacağımızı söyleyebiliriz.
Özellikle bu süreçte yapmamız gerekenler basit . Sisteme alternatif oluşturmak. Metaverse yaygınlaşırken kendi dini, ahlaki değerlerimize uygun bir sistem oluşturmaktan başka bir çare yok. Çocuklarımızı internet bağımlısı haline getirmeyeceğiz gibi hayaller çocukları değil ancak evebeyinleri avutur. Gelen sisteme direnmek mümkün değil. Duamız Fehmi Demirbağ hocamız gibi dert sahibi ülkenin gençliği için çaba gösteren kişilerin sözlerinin yetkililer tarafından dikkate alınması.
Selam ve dua ile…