Son günlerde Tanzim satış marketlerinin açılması gündemde; nedeni ise büyük marketlerde fiyatların spekülatif olarak yükseltiliyor iddiası…
Hükümet birkaç yıl öncede patates-soğan fiyatların yüksekliği nedeniyle tanzim çadırlar kurmuştu…
Şimdi Tanzim Marketler açılacak.
Bence rezillik... Piyasa ekonomisi, üretim dengesi, serbest piyasa, ekonomi düzenleyicilerinin işbilmezliği bu duruma getirdi bizi.
Tarım konusu biraz ilginç tabi. Örneğiin ekonomide tarım arzı konusunda ‘Örümcek Ağı Teoremi’ ya da Corweb Teorisi diye bir şey var; yani biraz bu meseleleri kafa yoran bile tarım ürünleri fiyatlandırmaları, üretim planlaması, stok rantabiletesi gibi kavramları bilir… Ama ekonomilerde sorun yalnız tarım arz konularındaki sorunlar değil; ki dünyada da bu fiyatlar artıyor.
Mesela ekonominin genelinde son günlerde yok dolardı, faizdi, FED (Amerikan Merkez Bankası) tahvil alımını azalttı filan, derken ekonominin genel durumu hakkında birçok düşüncelerin medyada daha çok yer aldığını görüyoruz.
Açıkçası 2000’li yıllardan bu yana dünyada bir kriz var; pandemi de uz-biber ekti; şimdi herkes bu süreci nasıl atlatacağını düşünüyor.
Biz de karınca-kararınca bu konuda bir şeyler söyleyelim dedik…
İlk olarak şunu soralım; dünyada kriz neden çıkar?
Krizlerin birkaç nedeni olabilir; mesela aniden teknolojik bir ‘sıçrama’ yapmış olabilirler; buluş-icat yapmış olabilirler; pazarın aniden genişlemesi olabilir; doğal bir avantaj yakalanmış olabilir… Bunlar normal; arz-talep, gelir-gider, üretim tüketim dengelerine yakın bir oturmuş sistemde, verimlilik-satış şartlarının genişlemesi; bunun aleyhinde olanla için gelir azalmasıdır.
Ancak bizim sözünü ettiğimiz kriz, spekülatif para kazançlarının büyümesiyle riskli pozisyonların sağladığı servet artışlarındaki fiyatlardır. Peki spekülatif olmayan kazanç oranı nedir; yani dünyada makul bir sermaye kazanç oranı var mıdır?...
…Yani değişik ülkeler ve dönemler ortalamalarına bakarak sermayenizle kazanacağınız ‘normal’ bir getiri değeri var mıdır?
Vardır!..
 Sermayenin getirisi, enflasyondan arındırılmış olarak yüzde yedi olması normal kabul edilmiştir; bundan çok fazla getiriler, ekonomide ‘balon’ fiyatlar oluşturabilir, denir. Çünkü bir kesim aşırı zengin olmuşsa öte yanda halkın aşırı fakirleşmesi, parasını –daha fazla- harcayamayacak kadar gelir sıkışmasına düşmesi, balon’u patlatır…
Zamanımızda bu finansal fiyatlamalar biraz da borç bulma imkânlarının genişliğiyle atbaşı gider; bu konuda çağımızın ilk krizlerinden biri Hollanda’da yaşanmıştır. O günlere dek Avrupa, (15. Yüzyıldan sonra,) kendisini adlandırdığı biçimiyle ‘Karanlık Çağ’ dan çıkmaktadır… 
Fatih Sultan Mehmet’in Doğu Roma’ yı alması; Osmanlılar için parlak bir dönemken Batı için zamanın durduğu-hatta geriye gittiği bir çağdır;
Hollanda bu tarihi dönüşümün kavşak noktalarından biridir; sömürge imparatorluklarının kurulduğu bir çağda, buradan Hindistan’a, Uzak Asya’ya, Afrika’ya çok yüksek kar oranlarıyla ticaret yapmaya başlarlar.
Amsterdam o dönemde Osmanlı’dan getirilen lale soğanlarıyla zenginliğin en gösterişli simgesi olarak bir medeniyet üstünlüğü yaşamaktadır!.. Renklerindeki çeşitlilik asilzadelerin, güçlerini açığa vuracakları bir sosyal itibar konusu yapılmaktadır. Lale soğanları o kadar değerlidir ki tıpkı değerli madenler gibi çok itibarlı fiyatlarla işlem görmektedir; mesela bazı çeşitlerinin değeri memurların yıllık gelirlerinin 15 katına kadar çıkabilmektedir.
Bu fiyatlandırmada Spekülatörlerin hisse alıp-satmasında borç verme mekanizması yardımcı oluyordu;
 Şubat 1637. Birden lale borsasında fiyatlar alaşağı olur; çünkü son fiyatları verenler borç bulamamaya başladı; birden-bire tereddüt başladı; o an Lale borsası çöktü;
Bu tarihteki ilk spekülatif ekonomik kriz olarak anlatılır…
O yıllarda Avrupa, pek çok ülke yeni sömürgeler bulma peşindedir; uzak-seferlerin bir amacı da bir çeşit köle ticaretidir!!.. Madenlerde ağır koşullarda çalıştırılan insanlar; incik-boncuk verilerek takas edilen değerli taşlar, Avrupa’ nın zenginliğini arttırır…
 Bu ticaretten gelen şatafatlı hayat aile kavramını bile vurmuş ve bel soğukluğu gibi hastalıkların artmasına yol açmıştır…
Ancak bir başka sorun daha kapıdadır: Gıda fiyatlarının aşırı yükselmesi…  Finansal kazançlardaki açgözlülük öyle tüketim iştahına dönüşmüş ki, gelir adaletsizliğinin büyümesiyle, halkın büyük kısmının gıda stoklarına erişimi kısıtlanmış…
Halk hastalıklara açık duruma gelince veba salgını gelmiş.
Böyle bir örnek, 1800’ lü yıllarda da yaşanmış; İngiltere’ de; basit bir nedenden ötürü; patates mantarı yüzünden!!!.. Binlerce insan gıda kıtlığından ölmüş.
Anlatalım;
Şatafat arttıkça Avrupa’daki zengin olan insanlar topraklarını İŞLEYEBİLMELERİ için kiralamaya çalışmışlar; ama bu iş üretici köylüye gelinceye kadar toprak dört-beş kez el değiştiriyor ve bu da ürün fiyatlarının aşırı yükselmesine neden oluyormuş… Bu nedenle o dönemde İngiltere gıda alımını, nispeten daha geniş topraklara sahip olan İrlanda’dan yapıyordu. Buğday ve et buradan getirtiliyordu.
İrlanda’da patates mantarı ortaya çıkınca ürün alınamaz oldu; birkaç yıl içinde 500 bin ile bir milyon olduğunu sanılan bir gıda kıtlığı yaşandı! Çünkü ne kadar zengin olursanız olun; kasanızdaki altını, cebinizdeki para’ yı, aç kaldığınızda, karnınızı doyurmak için yiyemezsiniz!
Nitekim sonuç tam bir faciaydı!.. İngiltere’deki bu olayın o yıllarda hiç akla gelmeyen ama dünya tarihine çok önemli bir etkisi daha oldu:
Bu patates mantarı yüzünden ürün alınamayınca, 1845-1849 yılları arasında iki milyona yakın insan göç etti…. Büyük ölçüde, Amerika’ya gitti.
Örneğin Eski Amerika Başkanı Bill Clinton, İrlandalıdır.
İşte kârlılık oranlarındaki yüzde yedinin üstünde getirilerin,  spekülatif yatırımların dünya tarihindeki rolüne ilişkin birkaç örnek verdik… 
Siz siz olun, ekonomik rakamlardaki yüzde yedilere dikkat edin;
Tarım fiyatlarına bir de bu gözle bakın!.