Son aylarda toplumun tamamının etkilendiği fiyat artışları ve dövizdeki artışlar beklentilerin üzerinde gerçekleşiyor. Herkesin aklında aynı soru mevcut. Bu durumun sonu ne olacak. Hükümet yetkililerine göre dövizdeki dalgalanmalar ve enflasyon geçici bir durum. Son olarak Hazine ve Maliye bakanı Lütfi Elvanın görevden ayrılmasıyla Türkiye ekonomide yeni bir sürece adım atmış oldu. Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan Çin gibi bir büyüme izleyip altı ay içinde ekonominin rayına oturacağını söylüyor. Birçok iktisatçı ise hükümetin bu adımlarının felaketi getireceğini söylüyor.
Türkiye yeni ekonomik modelinde ihracatı merkeze alan, ucuz işçilikle döviz girdisini arttırmaya çalışıp, cari fazla vermeyi hedeflemektedir. Hükümet burada Çini örnek göstermiştir. Şimdi Çin ve Türkiye’nin durumunu kıyaslamaya başlayalım.
Yukarıdaki veriler Çin ekonomisine aittir. Çin bizim istediğimiz gibi cari fazla vermiştir. Bizden farklı olarak 1,5 enflasyon 3,85 faiz oranına sahiptir. İşsizlik oranıda 4,9 dur. Çinin bu başarısının arkasında başta blockchain olmak üzere yüksek teknolojiye yaptığı yatırımlar yatmaktadır. Çinin ekonomisi büyürken aynı zamanda emeğin ve sermayenin verimliliğide artmaktadır. Ekonomik büyüme sağlanırken ara ve yatırım malı ithalatı azalmaktadır. Geleceğin dünyasında ülkeler arası savaşlar teknoloji firmaları üzerinden bir vekalet savaşı olacaktır. Çin blockchain alanında yaptığı yatırımlarla bu savaşta şimdiden lider konumda olduğunu ispat etmiştir. Zira Avrupa Çinin yakaladığı bu başarıya karşılık verecek durumda değildir. Batılı birçok teknoloji yazarı bu yarışta çinin gerisinde kaldığını kabul etmektedirler. Almanya ekonomisinin ana omurgasını oluşturan otomotiv sektörü çinin piyasaya tam anlamıyla girmesiyle sarsılacaktır. Çin 10.000 dolara elektrikli otomobil satacağını söylemektedir. Birkaç yıl içeresinde bu araçları yollarda göreceğiz. Konuyu özetleyecek olursak Çin işsizliğin yok denecek kadar az olduğu fiyatların artmadığı, teknoloji ihracatında dünyanın lideri konumunda olmasına az kalmış, asgari ücretin 5400 TL olduğu bir ülkedir.
Yukarıdaki veriler ise Türkiye ekonomisine aittir. Cari açığın olduğu enflasyonun dünya ortalamasının çok üzerinde olduğu bir görünüm sergilemektedir. Türkiye yüksek kur politikasıyla işçilik maliyetlerini düşürmeye çalışmaktadır. Türkiye için yüksek kur düşük faiz politikası teknik olarak doğrudur. Ancak Türkiye’nin ihracatında ara ve yatırım malı ithalatının payı yüksektir. İhracat arttıkça hammadde ve teknoloji ithalatıda artmaktadır. Kurların artması girdi malların fiyatını arttırmakta buda doğrudan vatandaşın alım gücünü ve maliyetleri etkilemektedir. Türkiye’nin enflasyonu kontrol etmeden ve ihracattaki girdileri azaltmadan böyle bir operasyona girişmesi çok büyük riskleri berberinde getirmektedir. Ayrıca ihracatı yapılan ürünler ağırlıklı olarak geleneksel mal ve ürünlerden oluşmaktadır. Bu ürünlerin gelir esnekliği yüksektir. Bu ürünlerde rekabete gitmeye çalışırsanız 3. Dünya ülkeleriyle aynı seviyede maaş ödemek durumunda kalırsınız. Bu ürünleri sizden daha ucuza üreten ülkelerden daha düşük bir fiyat vermeniz gerekir ki buda karınızı azaltır. Çin bunu görerek kendi teknoloji firmalarını kurmuş ve bu ürünlerde rekabet etmektedir. Şimdiden başarıya ulaştığını söyleyebiliriz. Teknolojik ürünlerde rekabet edecekseniz yüksek kur politikası sizin önemli avantaj elde etmenizi sağlar. Çinin teknolojiden elde ettiği gelir arttıkça ücretlerde artmıştır. Şu an mevcut asgari ücret 5400 TL seviyesinde olması bunun net göstergesidir. Türkiye ihracatı milli kaynaklarını verimli ve teknoloji odaklı kullandığı zaman refah ve nitelikli büyüme beraberinde gelecektir.