Türkiye ihracatta her geçen gün yeni rekorlara koşuyor. Uluslararası finans kuruluşları Türkiye’nin yıl sonunda %9 büyüyeceğini tahmin etmekte. Hükümetin tahminleri ise çift haneli rakamlar. 2020 yılında pandeminin etkisi ihracata da yansımıştı. Tüm dünyada yaşanan kısıtlamalar ve kapanmalardan dolayı ihracat 169 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmiş oldu. Bu yıl 200 milyar dolar seviyesinin üzerinde gerçekleşmesi bekleniyor. Türkiye tarihinde ilk defa dünya ekonomisi içinde aldığı pay% 1 olmuş oldu.


Peki gündemimizi sürekli meşgul eden büyüme nedir. Büyüme bir dönemde (genelde dört çeyrek olarak incelenir.) üretim kapasitesinde ve ekonomik kaynakların miktarında meydana gelen artıştır. Büyüme bütün dünya ülkelerinin sorunu iken kalkınma gelişmekte olan ülkelerin sorunudur. Bir ülkede büyüme gerçekleşebilmesi için mevcut üretim miktarının artması ve teknolojik gelişmenin sağlanabilmesi gerekmektedir. Üretimde kullanılan faktör girdilerindeki artış üretim olanaklarını arttırır. Üretim olanaklarının artması ülkenin geleceği ile ilgili bulunacağımız öngörülerde bize yol gösterir.

Akılla şu soru gelebilir. Ekonomik olarak büyüyoruz fakat bunu neden hissetmiyoruz. Bu soruya iki farklı yanıt verebiliriz.


Birincisi ülke niceliksel( miktarsal) mi yoksa niteliksel( kalite) mi büyüyor. Ekonomideki miktar ve sermaye stokundaki artışlarla yaşanan büyüme niceliksel büyümedir. Buna nüfus artışı, yeni enerji kaynakları keşfi, kurak tarım alanlarının tarıma kazandırılmasını örnek verebiliriz.
Niteliksel büyüme ise  emeğin verimliğinin artması, eğitim seviyesinin artması, üretimde kullanılan teknoloji oranın artmasını örnek verebiliriz. Buradan niteliksel büyümenin niceliksel büyümeye göre daha önemli olduğu açıktır.


J. BHAGWAT 1958 yılında fakirleştiren büyüme isimli makalesinde beş kötü büyümeyi açıklamıştır.


İŞSİZ BÜYÜME : Büyüme arttıkça işsizliğinde artması
ACIMASIZ BÜYÜME: Büyümenin artmasına karşın gelir dağılımının bozulması
SESSİZ BÜYÜME:  Yaşanan büyümeye karşın demokratik  haklardan yoksun kalmak.
GELECEKSİZ BÜYÜME: Yaşanan büyümeye karşın doğanın zarar görmesi. Doğal kaynakların azalması.
KÖKSÜZ BÜYÜME: Ekonomik büyümeyle birlikte toplumsal değerlerin, milli ve ahlaki değerlerin yitirilmesi.

Türkiye’nin bunlardan birine dahil olup olmadığı konusundaki fikir sizin.